Ahmet Taşgetiren
Ahmet Taşgetiren'in Siyasal İslamcılığı Batı yayılmacılığına karşıt, ulusal bağımsızlıkçı bir akım olarak tanımlayıp, Siyasal İslamcılığa karşı olanları Batının maşası olarak gösteren bu yazısı, askerleri Batıyla elele verip İslamı ezenler olarak nitelendiriyordu. 1948 doğumlu Siyasal İslamcı yazar Ahmet Taşgetiren, İmam-Hatip Lisesi mezunu, Yüksek İslam Enstitüsü'nde okumuş ve 1968'de kurulan İslamcı Yeniden Milli Mücadele Hareketi içinde yer almış..Yani kendisi Soğuk Savaş boyunca Batı'yla, Amerika'yla elele verip, o yıllarda bağımsızlık diye tutturan yurtseverlere karşı savaş açanlardan biridir.
En fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde, Türk ulusunu “inananlar ve inanmayanlar” gibi suni kamplara ayırmak ve ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklenmenin mazur görülecek bir yanı bulunmamaktadır
Reklam
Biliyorum ki Müslüman başka İslamcı başka şeydir. Simit satan adama simitçi denildiği gibi, İslam’ı satan adama da İslamcı denir.
Atatürk döneminin dinsiz, Tanrıtanımaz, kafir, komünist olduğu savı, Siyasal İslamcıların Amerika’nın Türkiye’ye girdiği yıl başlattıkları ve kesintisiz biçimde günümüze dek sürdürdükleri yüz kızartıcı bir yalandı. Atatürk döneminde din özgür fakat Siyasal İslamcılık ve dinin siyasete alet edilmesi yasaktı.
General Pershing'in kurmay başkanı olan general Harbord Sivas'ta Mustafa Kemal'le görüşürken der ki; - Türk tarihini okudum. Ulusunuz büyük komutanlar yeeiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir ulus elbette bir uygarlık sahibi olmalıdır. Takdir ede­rim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya müttefikinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz, dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Kişilerin intihar et­tikleri zaman zaman görülür. Bir ulusun intihar ettiği­ ni mi göreceğiz? Mustafa Kemal generale " teşekkür ederim dedi. Tarihi­mizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat, şunu bilmenizi isterdim ki biz emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkum olmak­tansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa öl­meyi tercih ediyoruz." General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar. - Bizde olsa böyle yapardık!
Sanıyorlar ki, hem Hilafet ile yönetilir, hem Tam Bağımsız olabiliriz! Bilmiyorlar ki, Hilafet ile yönetilirsek, Misak’ı Milli sınırları içinde yaşayan Hıristiyanlara vs. İslam ’ın bir buyruğu olarak özerklik, yani devlet içinde devlet vermek zorunda kalırız. Bu ayrıcalıkları bizden ‘İslam ’ın gereği budur' diye diye alırlar; Türkiye'deki Hristiyanlara vs. özerklik verince de, Misak’ı Milli sınırları içerisinde Müslümanların borusunun ötmeyeceği özerk bölgeler kurulur, bu ise ‘Tam Bağımsızlık’ı içinden yıkacak bir durumdur!
Sayfa 254Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.