Bu şehir seni seçmeyecek
çünkü ihanet bir şehre zehir verir
çünkü senin varlığın bu şehri karartıyor
bağrında bir yara gibi taşıyarak öğrendi bunu
bu şehir.
haklı ve mazlum olanın uyuşuk omurunu
uyarmak için kuvvetli ve zalime karşı
nice sarp yerden geçildi buraya kadar.
Ve buradan daha da dikleşerek
dinmeden-dinlenmeden
dişe-diş
dövüşe dövüşe yürünecek.
Ölüm seni yanıltmasın...
Nasıl ki yığılır yüzüne gecenin karanlığı
gözlerinle birbaşına kalırsın
ölüm öylesine gözuçlarında
savun, kavuştur yüreğini
minicik bir çiçeğin bile kökleri
yaşamak hırsıyla uykusuzdur.
Birazdan yoldaşlarım gelecek,
yılların acısından sağılmış sevgileriyle
gelecek ve nabzımı dinleyecekler.
Nasıl da içten ve sevimli bir gürültüyle
kuşanıp yüreklerini dünyadan söz edecekler
direnen omuzdaşlardan
iğrenç oyunlarından düşmanın
ve yenilmeyen, yürüyen, yükselen kardeşlerden.
Böylece dolduracak benim de yüreğimi
onların halkımız için