Anlamsız, samimiyetsiz, sahte günlerin tozunda sözlerimizle parlatmaya çalışıyoruz kendimizi ama her söz hikmetten uzaklaştırıyor insanlığı, ağızdan çıkan her sözle biraz daha yaklaşıyoruz cehenneme, oysa cennet suskunların krallığı olacak.
- Bir şey yok; yüreğim tıkandı; arasıra böyle olurum. Sonra geçer. Bu bir dertmiş. Beni askere aha, bundan almadılar. İçimden, belki Cennet de seni bundan istememiştir, dedim. Onunla yalnız kaldığımız zaman, bazen Cennet'in bahsini açarım. O vakit, gözleri parıldamaya başlar. Sıska vücudu bir yay gibi gerilir.
- Nasıl hiç haber aldığın var mı?
- Heriften ayrılmış diye işittim.
- Ya şimdi ne yapıyormuş?
- Günahı söyleyenin boynuna, kötü olmuş diyeler.
Bunu duyunca ben ondan ziyade mahzun oluyorum. Fakat, o sırıtıyor.
- Ben dedim. Ben dedim. Elbet, bir gün pişman olup gelecek.
- Ya gelince kabul edecek misin?
Cevap vermeden önüne bakıyor. Kendinden emin değildir. Hangimiz kendimizden emin olduk? Biz, erkekler, zavallı yaratıklarız.
hassas kalp
kırık kalp
kırk yamalı kalp
selim kalp
mutmain kalp
ölüm meleği ile ilk tanışma
yaklaştırılan cennet
cennete giriş
mutlu son
sonsuz mutluluk
Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün
Nice bin senedir çürüyen canlar
Hakk'ın emri ile dirilir bir gün
Ne güzel yapıldı cennet yapısı
Çok aradım görünmedi kapısı
Benim korktucağım Sırat Köprüsü
Aşkın aldı benden beni
Bana Sen'i gerek Sen'i
Ben yanarım dün ü günü
Bana Sen'i gerek Sen'i
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana Sen'i gerek Sen'i
Cennet, cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver Sen anı
Bana Sen'i gerek Sen'i
“Bir Hıristiyan yazar, "İnkâr edenlerin sonsuz azap çekecekleri doğruysa, inanmaya değmez mi?" diye kibarca soruyor. Hayır! Biz de ona karşılık veririz, buna değmez, bir yalana inanmaya ya da hem kalbimizin hem de aklımızın yanlış olduğunu reddettiği bir şeyi doğru olarak kabul etmeye değmez; bir cennet için ruhlarımızı satmaya ya da
bir cehennemden kaçmak için dürüstlüğümüzü kirletmeye değmez; bir Şeytan'a diz çökmeye ya da bir hayaletin önünde başımızı eğmeye değmez.”