Bir zamanlar Basra vilayetinin halkı İbrahim-i Edhem hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olunmadığından şikayet etmişler. "Halbuki Cenâb-ı Hakk'ın duaların kabul olunacağına dair sözü vardır." demişler. İbrahim-i Edhem hazretleri cevaben şöyle buyurmuşlar: "On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüştür. Tabiatiyle
Sayfa 46 - Server yayınları (1.cilt)Kitabı okuyor
776 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
17.02.2024 Kitabın adı: Uygarlığın Tuğlası Arifiye Köy Enstitüsü Yazarın adı:Karabey Aydoğan Sayfa sayısı:762 1940 yılında çıkan yasa ile kurulmasına karar verilen ğitim kurumlarından köy enstitülerinin ilklerinden biri olan Arifiye köy enstitüsü kurulma çalışmalarına başlanır. Enstitü Müdürü Süleyman Edip Balkır, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ,Maarif (Milli Eğitim )Bakanı Hasan Ali Yücel'dir .Peki bu 3 Aydın insan bir araya gelirse neler olmaz olmuş da. Uygarlığın temelini Arifiye de atmışlar yıkık dökük bir bina yol su elektrik yok öğrenci yok, para yok, araç gereç yok, hiçbiri yok. Önce öğrenci bulurlar sonra usta öğreticiler bulunur. Bu usta öğreticiler öğrencilere öğretirler bu kişiler neler mi öğretirler çivi çakmayı, ağaçlardan kalas yapmayı ,tuğla yapmayı, kısaca inşaattan tutun Bağ bahçe yapımına iğneden -ipliğe her şeyi öğretirler öğrencilere cennet gibi yaparlar. Bir genç öğretmen olarak mezun olduklarında bir binayı temelinden çatısına kadar yapacak durumdadırlar çünkü onlar da gittikleri köylerde köylüye öğreteceklerdir ilim İrfan yuvası köy enstitülerinden ne istediler bilmem ki kapattılar ki köy enstitüsü zamanında okuma yazma oranı çok yüksekti ya şimdi?
Uygarlığın Tuğlası Arifiye Köy Enstitüsü
Uygarlığın Tuğlası Arifiye Köy EnstitüsüKarabey Aydoğan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20198 okunma
Reklam
Sevgilinin Ölümü
Onu deli gibi sevmiştim. İnsan niçin sever? Dünyada tek bir varlığı istemek, kafamızda tek bir düşünce, kalbimizde tek bir arzu, dudaklarımızda tek bir isim yaşatmak. Garip bir şeydir bu; öyle bir isim ki, kaynaklarından fışkıran su damlaları gibi, ruhumuzun derinliğinden dudaklarımıza kadar yükselir; bu ismi her yerde, her an bir dua gibi yavaş
TOKALI BABAANNEM
Babaannem 1975 yılının Ağustos ayında bir gün sabah namazından sonra vefat etti. Babam; “Haydi oğlum sen koşa koşa Ermenek’e git, amcanın kızına haber ver. Cenazeye gelsinler. Koşarsan bir saatte varırsın. Gelirken onlar arabayla onlarla gelirsin.” dedi. Köyümüz Ermenek’e 15 kilometre. Evet, 15 km. koşacaktım. Daha güneş doğmamıştı. Cebimde sadece
Öldükten sonra otlağa gideceksiniz!
Evrim teorisi doğru bile olsa insanın bu evrimin bir parçası olamayacağına dair iddiada bulunanlar, Hz. Âdem’in cennette yaratıldığının Kuran’da ifade edildiğini ve cennetten bu dünyaya indirildiğini, bu yüzden bu dünyayla ilgili biyolojik bir sürecin parçası olamayacağını ifade ederler. “Cennet” kelime anlamıyla bahçe demektir.
Şimdi kışın ortasında böyle bir yaz anısı sizi pek sarmayabilir ama yine de anlatayım :) Bir gün aylardan temmuz falan, acayip sıcak, millet kavruluyor.. Dedim hadi denize gireyim, bindim vapura, gittim Heybeliada'ya.. Dedim hadi adanın arka tarafına geçmek için kestirmeden gideyim.. Daldım ormanın içine yürü yürü yürü derken, ormanın
Reklam
Mustafa Kemal'in Suriye arkadaşları, o günlere ait renkli hatıralar nakletmişlerdir. Şam mahallelerinin sapa bir yerinde ve bir sürgün evinde üç kişi arasında «Vatan ve Hürriyet Cemiyeti»nin kurulduğu geceden sonra, Mustafa Kemal'in uykuları kaçmıştır. Geceleri uyuyamaz. Şam'ın zenginleriyle orta hallileri, kayısı ve üzüm kokan
Allah, için neye razı olursan fazlasını alırsın
Türk ordusunun düzenlediği bir sefer sırasında bir şehirden geçilirken bir asker yol üzerindeki elma bahçelerindeki bir ağaçtan bir elma alır bir ısırıktan sonra ücreti aklına gelir yer helallik durumdan dolayı endişeye kapılarak bahçe sahibinin kapısını çalar.. Bahçe sahibine durumunu anlatır (ki unutmak ictimai hayatta da, unutulan şeyin hayatı
Karışık şeylerin hepsi hayata benzemez mi? İçinde her şey var. Daha doğrusu peşine hayat kelimesini taktığımız ne varsa hayat içinde, bir hayattır: Aile hayatı,mektep hayatı,askerlik hayatı…Bütün bu hayatların hülasası şudur:Hayat ve manası da şudur: İçinde zindan,bahçe,cennet,cehennem,her şey olmak.
Sayfa 302Kitabı okudu
520 syf.
·
Puan vermedi
·
61 günde okudu
" Sevinç cesaretten daha iyidir.O , bildiğimiz en büyük güçtür ve cesareti kapsar çünkü cesaret sevincin bir parçasıdır. Sevincin olduğu yerde korkuya yer yoktur . Bu sevinci korumaya çalış Gılgameş ve onu sana yakın olanlarla paylaş . Gözlerindeki kırmızı aslanın gülüşünü koru..." ... Gılgameş , derin bir nefes aldı . Havanın tadı o kadar sıcaktı ki ölümü andırıyordu fakat yine de Ümit vadediciydi . Bahsedilen cennet burası mıydı? Yani bu sonsuz kum cennet miydi yoksa Fırat Nehri' nin kıyısındaki verimli topraklardan daha harikulade olan büyük bahçe , daha da mı uzaktaydı ? Ya da ufuk çizgisine kadar uzanan sarı-kahverengi kumulların ve çukurların ötesinde miydi? Belki de bu yaşananlar bir yarıştı fakat oldukça yalnız bir yarış : Gılgameş tek başına tüm dünyaya karşı ... Bir anda tarif edilmez bir sevinç gösterisi oluştu . İnsanlar coşkuyla bağırıyor , sesleri kısılana kadar çığlık atıyor ve birbirlerinin kollarına atılıyordu .
Uruk Aslanı Gılgameş
Uruk Aslanı GılgameşHarald Braem · Olimpos Yayınları · 20191,277 okunma
Reklam
Kalp Kedisi...
youtu.be/A3BihEPDtsI?si=... Mırıl mırıl mırıldanma deli rüzgâr, havandasın biliyorum ama ben havamda hiç değilim bugün, Sabahın mahmurluğu üzerimde, başımın etini didik didik didikleyip, örseleme rüzgâr…Örseleme..! Offf, offf! Tırmalama kadife çiçeği, sonbaharın muhteşem ılık nefesini…Tırmalama...! Hüzünlerinde uzamış nerede,
Resim