Servet birikimi olduğu yerde durur. Para hareket eder. Bir cepten diğerine yolculuk yapar. Servet birikimi bir yığındır; para ise servetin bir ölçüsüdür.
Sayfa 33 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
304 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Emeksiz yemek olmaz...!
- Şekeer, parayı cepten çeker, parası olmayan sümüğünü çeker. - Darı var darı, hamama girdi kocakarı, dişleri sarı sarı!.. - Hadi buzlu su, otuz iki dişine trampet çaldırıyor buzlu su! Sokakta pazarda harçlığını çıkarmak için, ailesine destek olmak için uğraşırdı küçük Muzo.. Küçük şehirlerde yılın belli bir zamanında panayırlar kurulur, ki hala da vardır; panayır da cadde kapatılır, pazarcılar gelir görece daha uygun fiyattan çeşitli ürünler satarlar… İlkokul zamanları olmalı, ben de bir panayır zamanı pamuk şekerciden pamukşeker alıp satmış ve pamukşekerci tarafından kandırılmış onun hırsıyla anneme poğaça yaptırıp satmış, Muzo’nun deyimiyle “büyük para” kazanmıştım… Bu da benim ilk girişimciliğim olarak anılarım arasına yerini aldı… Kitapta çok daha eski yılların, yokluk yıllarının Adanasını, ağabeyi, anne ve babasıyla geçim savaşı veren Muzo’nun ağzından okuyoruz. Fakir ama (u)mutlu insanlar, gerçek ilişkiler, okuyabilme azmiyle feda edilen bir “aşk”, belki de pişmanlıklar… Hikayenin kahramanı ”Yıl 1933, aylardan ekim, günlerden 29; yani Onuncu Yıl… cumhuriyetin onuncu yıldönümü… İşte o gece annem tutturmuş da tutturmuş, Fener alayını izleyeceğim diye…” şeklinde kendi doğumunu anlatan yazarın kendisi mi bilmiyorum, esasen bilmek için bir çaba içine girmek de istemedim; keza ne değişir; kaleminin gücünden kaybetmez ya… Bu arada okurken bazı bölümlerinde aklıma iki filmden görüntüler geldi, onları da tavsiye niyetine paylaşayım. - [ ] Bisiklet Hırsızları (1948) - [ ] Cennet Sineması (1988) En saf haliyle bir Anadolu Hikayesi okumak isterseniz tavsiye ederim…
Zıkkımın Kökü
Zıkkımın KöküMuzaffer İzgü · Bilgi Yayınları · 20201,672 okunma
Ruhumun bir mendilin cepten çekilişi gibi benden çekildiğini hissettim.
“Haydi şeker, parayı cepten çeker, parası olmayan burnunu çeker.”:::!!!
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 17 hours
Yazarımız Nabizade Nazım zor bir hayat yaşamıştır. Annesini hiç görmemiştir, babasını ise çok küçük yaşta kaybetmiştir. Üvey anne ve dadıların elinde büyüyen Nazım meslek olarak askerliği seçmiştir. Henüz 30 yaşındayken verem hastalığı sonucu hayatını kaybetmiştir. Genç yaşta ölümü Türk edebiyatı açısından gayet hüzün vericidir. Kim bilir daha ne
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911.3k okunma
Reklam
Secde Etmeyen Şeytan
Kime ve neye güvendin be Şeytan! -Allah'ın (c.c) emrine karşı eğilmek neden bu kadar zor geldi? -Neyinden ne kaybedecektin? -Secde emrine karşı gelmekle ne kazandın? - O güzelim cennetten 'kovulma' haberi karşısında Allah'tan özür bile dilemedin... Allah'tan daha güçlü ve seni savunacak bir ilahın mı vardı? (Hâşâ!) - Allah'ın (c.c) hükmünün geçmeyeceği (Hâşâ!)bir belde mi vardı da oraya kaçmayı düşünerek itaatsizlik ettin? - Kovulmaya karşılık Allah (c.c) ile aramıza gireceğinin ve ibadetlerimizin içini boşaltmaya çalışacağının istihbaratını aldik... Çok kurnaz, zeki, sabırlı ve her dönem teknolojiyi en iyi kullanan bir uzman olduğunu da öğrendik... - Hedefinde Allah'ın (c.c) dediklerine kulak vermek isteyenler var... Bunu biliyorum... Ama beni öncelikle ilgilendiren kısmı hedefinde 'benim' olmam... Tam 38 yıldır benimlesin... Kim bilir kaç yılımı yedin... -Damarlarımda dolaşan kan kadar yakınsın... İstihbaratçıları kıskandıracak kadar hakkımda bilgi sahibisin... Yazdığım her harfi okuyorsun... Ama fiili bir gücün yok... O gücü sana verme yen Allah'a (c.c) hamd ediyorum... -Allah'tan uzaklaştığım oranda sana yakın oldum... Seninle geçen birlikteliğim cepten yedirdi bana... Sen ısmarladın, ben ödedim... Sen kötü bir arkadaşsın... Beni kandırmak için araya kimleri koymadın ki? Bu satırları yazarken seninle her birlikte oluşumdan delerimi aksattığım için Allah'tan özür diliyorum... Bu konuda seni örnek almıyorum... Zekâna yakışmayan bir inadını örnek almamı bekleme benden...
Namazda Huşuya Götüren 155 Etken
Namazda Huşuya Götüren 155 Etken
Bir geldi mi temmûz-ı keder böyledir işte Deryâ-yı dilim çöl çöl eder böyledir işte Cepten dökülür sanki kuruşlar yola tek tek Gün gün geçiyor ömr-i heder böyledir işte Bilsen nasıl imrenmedeyim zâhide bazen Şi‘rim okuyup eskice der böyledir işte Gel umduğun ey kalb-i hazin boş yere umma Sen öyle umarsın da kader böyledir işte Derler ki benimçün götürür baht-ı siyâhın Bir gölge ki yanınca güder böyledir işte Cilveyle geliş gamla gidiştir dem-i dünya Hep böyle gelir böyle gider böyledir işte “Vurduksa kimin sırtına vursun bize şimdi” Âlemlere Rahmet mi lider böyledir işte • Ömer Demirbağ
Hüzünlüdür aşkım İçten bağlıdır çünkü Sorguya çekmez unutkanlığını kimsenin Dökülmez ağızdan düşmesi gibi cepten bir gazetenin Birleştiricisi değildir burgaçlanan sıkıntının Çekilmez yarımadanın dalgakıranına karamsarlık taslamak için Hüzünlüdür aşkım Çünkü aşkın kargışlı huyundandır hüzünlü olmak Işık gibi Mutluluk da hüzünlüdür
ZERYÂ Sana baktıkça örgütleniyorum Zeryâ yağmurla, suyla, acıyla, aşkla. Zamanın tıkırtılarını göğsümüzle karşılayarak yaklaşıyoruz suların karanlığına Yakışıyoruz ölüme. Sen yine de gülümse sevgilim, pencerelerim var hâlâ yolunu gözlemek için. Başıma ne geldiyse sendendir Değil mi ki yağmursun Değil mi ki ıslanmışım Çölün serabına
Reklam
Ne olursa olsun direneceksin, yaşayacaksın. Ama nasıl, nereden güç alarak, kimden yardım isteyerek! Bunu da yapacaksın yerine göre. Hemen her seferinde, karşılığında neyin gittiğini hesaplayarak... Satılmadan, köpekleşmeden, altta kalmadan, ileride bir yerine beş vererek... Cepten, yürekten, emekten mutlaka ödeyerek...
Sayfa 44 - 7. Basım - Ocak 2018Kitabı okudu
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 28 hours
ÇÖPKENT//EDWARD CAREY
Kil bir düğmeye dönüşen Lucy Pennant,sonsuza dek kaybolması için hurdalığa atılmıştı. Bir yarım altının içine hapsolan Clod Iremonger ise pislik içindeki Çöpkent sokaklarında bir cepten diğerine yolculuk ediyordu. .. Serinin ikinci kitabında artık daha hareketli ve tehlikeli bir yolculuğa çıkıyoruz. Hurda Köşkü tüm uğraşlara rağmen dağılmış kahramanlarımız ise dönüşmek zorunda bırakılmıştır. Tüm bu kargaşa içersinde hem eski hallerine dönmek için savaş verecek hemde Iremonger ailesinin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışacaklar. Bu kitapta beni asıl etkileyen şey her ne kadar gerçek üstü bir dünya oluşturmuş olsada şimdiki zamana, olaylara yapılan atıflar ve metaforlar oldu. Şuan yaşadığımız dünya ile kitaptaki dünya aslında o kadar benzer sorunlar barındırıyor ki... Gözümüze iyi görünen kötüler, bulunduğu mevkiden ve makamdan vazgeçmemek için her türlü yola başvuran zenginler ve acımasız yöneticiler. Ne kadar da tanıdık değil mi? Bir çok ülkenin yaşadığı ve hala yaşamak durumunda kaldığı sorunlar. Bazen bir kitaba daha farklı bir gözle bakmak gerekiyor gerçeği görebilmek için. Demem o ki bu seriyi okuyun,okutun:))
Çöpkent
ÇöpkentEdward Carey · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201851 okunma
"Ruhumun,bir mendilin cepten çekilişi gibi benden çekildiğini hissettim."
İş Çıkmazı
İşten çıkalı epey olmuştu. Yine yemeğe geç kalmıştı. Trafik yoğundu. Kafası da. İş, işte kalmıyor eve kadar her gün ona eşlik ediyordu. Evde de rahat bırakmıyordu da hanımla çocuklar sağolsun telefonu elinden alıyordu. Her an ulaşılabilmek insana ne ağır bir yüktü. İnsan; her zaman ulaşılabilir bir zamanda, herkesin ulaşabileceği bir mekanda yaşamıyordu. Teknoloji yanlış düşünüyordu. Sonunda siteye ulaşmıştı. Bir an önce arabayı park edip günün yorgunluğunu ceketi gibi üzerinden atmak, rahatlamak istiyordu. Otopark doluydu. Mecburen sitenin dışına bırakmak zorundaydı. Arabayı park etti. Geçende çalınan komşusunun arabasını hatırladı. İçine ektiği korku tohumlarıyla evine doğru yürüdü. Ev, dış dünyanın iç alemiydi. Mahremdi. Evdeki huzurdu, hayatının damarlarında gezen. Bunu bilerek sarıldı karısına ve çocuklarına. Kısa sürdü bu her mutlu an gibi. Eşi gününü anlatırken arayamadığı müşterisi aklına geldi. Sustu. Dinliyormuş gibi yapmaya devam etti. Eşi de anlatıyormuş gibi yapmaya. Daha sonra çocuklarla oynamaya geçti. Onların neşesiyle tam oyuna dalmıştı ki bir otomobil alarmıyla irkildi. Korku tohumları filizlenmişti. Apar topar bahçeye indi. Neyseki bir sorun yoktu. Ama arabayı bağlayacak sağlam kazık da. Geceyi düşündü ertesi günü,hayatı…Yorulmuştu.Mutluluğu aramak istiyordu cepten, arabaya binip huzura gitmek istiyordu.Park etmek istiyordu kendini sükunete. Korkularını,endişelerini dönüştürmek istiyordu sevgiye,ilgiye.... İnsan;hayalden ibaret insan, yaşayamaz olandı. Anladı...
Cepten hüzünler yiyorum uzun süredir. Ağlamaklı bir iç borca bile girdim. Karşılığında devrik cümlelerime dinlemeye alındı ve kelimelerimin şifresi çözüldü.
391 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.