“Boş dizginle doludizgin gidiyorsun.” Düşes, “Hız hayat yaratır,” diye bir yanıt yapıştırdı. “Bu gece günceme yazacağım.” “Neyi?” “Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini.” “Ateş bana dokunmadı ki! Kanatlarım sapasağlam duruyor.” “Uçmak dışında her amaçla kullanıyorsun onları.” “Cesaret erkeklerden kadınlara geçmiş. Bizim için yepyeni bir şey bu.”
Hatırladığın sürece geçmişi bir kenarda tutarsın. Bir gece ormanının ortasında ateş yakmak gibidir. Etrafına iblisler ve kurtlar çökmüştür, geçmişin canavarları çemberi daraltır ancak geçmeye henüz cesaret edemezler. Alegori basit. Hafızanın ateşi yandığı sürece efendisin. Sönmeye başladığında ulumalar artacak ve canavarlar hep daha yakına gelecektir. Geçmişin tayfası. Ne kadar az hafıza, o kadar çok geçmiş. Sondan kısa bir süre önce zamanlar karışır. Çünkü kafesler açılmıştır ve herkes sürünerek dışarıya çıkar... Günler olmasaydı nerede yaşardık, diye soruyordu bir şair, adı neydi... Oysa günler yok. Takvim kendiliğinden dağılmış, tek bir gün ve gece var, onlar da sonsuza dek tekrarlanıyor... Geçmişi geçmişte tutmak için hatırlıyorum...
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
Öte yandan delicesine bir cesaret ateşi yanıyordu içinde. Umutsuzluğa kapılanlar, yenik düşenler iyi bilirler bu duyguyu.
Sayfa 134Kitabı okudu
“Artık savaşın ateşi içinde olduklarını duyumsuyorlardı. Gerçek askerler de gerçek çarpışmalarda böyledir. Düşmanın yüzünü görmedikleri sürece her çalıdan ürkerler. İlk kurşun kulaklarının dibinden vızıldayarak geçti mi, onlara cesaret gelir; kendilerini yitirirler ve ölüme koştuklarını unuturlar.”
“ Hatırladığın sürece geçmişi bir kenarda tutarsın. Bir gece ormanın ortasında ateş yakmak gibidir. Etrafına iblisler ve kurtlar çökmüştür, geçmişin canavarları çemberi daraltır ancak geçmeye henüz cesaret edemezler. Alegori basit. Hafızanın ateşi yandığı sürece efendisin. Sönmeye başladığında ulamalar artacak ve canavarlar hep daha yakınına gelecektir.”
Sayfa 274 - Metis EdebiyatKitabı okudu
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
"Üşüyorsun, hastasın ve aptalsın." "Kanıtla o zaman," diye yanıtladım. "Birkaç kelimeyle kanıtlayacağım. Üşüyorsun çünkü yalnızsın, görüştüğün hiç kimse içindeki ateşi yakamıyor; hastasın çünkü en güzel duygular, insana bahşedilmiş en tatlı ve en yüce duygular senden hep uzakta; aptalsın çünkü acı çekmene rağmen seni bekleyen şeylere ulaşmak için ne onlara gel diye işaret ediyor ne de kendin bir adım atıyorsun."
Sayfa 273Kitabı okudu
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle iniş­li çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
Minerva'ya tapan kişi temkinli olmak isteyendi. Cesaret, Mars'ın ayakları dibine çömelen kişinin kalbindeydi. Bu büyük adamların tek bir tanrısı bile enerjiden yoksun değildi: hepsi, kendilerine tapan kişinin ruhuna kendi yaktıkları ateşi aktarıyordu.
Sayfa 133 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Erkeklerin yaşamı açıklamak için uydurdukları efsanelerde ilk yaratık bir kadın değil: Âdem adında bir erkek. Havva sonradan geliyor, ona zevk vermek ve başına işler açmak için. Kiliseleri süsleyen resimlerde Tanrı aksakallı, yaşlı bir adam olarak gösteriliyor, hiçbir zaman ak saçlı bir kadın olarak değil. Tüm yiğitler erkek: Ateşi bulan Prometheus'tan uçmaya kalkan İkaros'a, Tanrı'nın ve Kutsal Ruh'un oğlu olarak nitelenen İsa'ya değin: Sanki onu doğuran kadın bir kuluçka makinesi ya da bir sütnineymiş gibi. Ama işte, belki de salt bu nedenlerle kadın olmak çok harika bir şey. Nasıl da cesaret isteyen bir serüven! Hiçbir zaman sıkıcı olmayan bir meydan okuma!
Sayfa 18 - Can Yayınları
Reklam
*** Hayatı hor görmeye kim cesaret edebilir? ***
Sayfa 430 - Kor yayınlarıKitabı okudu
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Nefes Nefese
Göğün delindiği rivayet edilir. Tipi yüzünden ağaçların buzdan kristallere döndüğü , saçaklardan kılıçların yere indiği , taş evlerden burnunu uzatmanın cesaret sahiplerince mümkün olduğuydu. Ateşi görmeyen yerlerin ürperdiği. Köyün ihtiyarlarının senelerdir öyle kar görmediği .