Yıl 1513... O günlerde ne basılı atlaslar ne de akıllı telefonlarda Google Mapler vardı. Muhiddin Piri, yıllardır üzerinde çalıştığı Dünya haritasını Hicri 919 yılının bir bahar günü tamama erdirmek üzere.Türlü zahmetlerle 30 kusur haritayı bulup incelemesinin arkasındaki gayreti ve o günün şartlarında bu bilgilere nasıl bir çabayla eriştiğini
Çeşme Deniz Faciası
Kaptan-ı Derya Hüsamettin Paşa... ...Yeniçeri Ocağı mensuplarından Yetim Ali Çelebi'nin dediği gibi, suyu bardakta, gemiyi duvarda görmeyi tercih eden derya kaptanı...
Sayfa 1132 - İskit YayınıKitabı okudu
Reklam
107 syf.
7/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Yazar, Rauf Orbay İngiltere'de iken tesadüfen bulduğu bir kitaptan kendisine bahsedince İngiltereye giderek kitabı temin ile tercümesine giriştiğini söylüyor. Çeşme vakasının 2 yıl sonrasında savaşa katılan bir İngiliz zabitinin çalışmasını çevirmiş. Kitapta çok önemli bilgiler var. Ancak mütercim tercüme esnasında sık sık yazara karşı geliyor ve kitabın ilk sayfasında söylediği yabancı kaynakları toplayıp çevirip karşılaştırma imkanını bu konuyu daha sonra çalışacak tarihçilere bıraktığından bahsettiği kısmı yalanlıyor. Yer yer dipnotlarla, yer yer ise metin arasında İngiliz zabitin yanlışlarını söylüyor. Bu haliyle akademik üsluptan uzak olmasına rağmen 40'lı yılların Türkiyesi için güzel bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Kitapta denizcilik terimlerinin yer yer açıklanmış olması ve yer yer de açıklanmamış olması okuma keyfini düşüren bir diğer unsur. Bu haliyle konunun yeniden ele alınıp ciddi bir çalışma ile tekrar hazırlanması kanaati hasıl oldu ancak anlattığı tarih itibarıyla önemli ve okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
Volter ve Katerina
Lakin Volter gibi fikir istiklali ve dürüstlük iddiasında bulunan bir felesofa, ateşli şaire yakışmayacak, hatta bütün şerefini lekeleyecek bir nokta varsa, en sonra onun da Katerina’ya uyup, uzaktaki hırs ve emel sahiplerinin kanlı kurbanı olan ve alçakca terkedilen zavallı Rumlar hakkında hakaretler savurmasıdır. Koca hakim diyor ki: -Bu millet, imparatoriçe’nin gösterdiği iyiliklere hiçbir vechile layık değildir. Bundan sonra Yunan dilinde yazılmış eserleri okumağa tahammül edemiyeceğimden korkuyorum! Eğer haşmetli imparatoriçe Katerina da Rum Ortodoks mezhebinde olmasaydı hatta Rumların din ve mezheplerinden bile nefret edecektim.
Orlof buradan ayrılır ayrılmaz Mora paşası hemen memleketin her tarafında umumi bir af ilan etti. Ruslarla beraber kaçmış olan Moralıların ailelerine bile büyük bir merhamet ve adaletle muamele edildi. Türkiye hükümeti halka emniyet ve refahı tekrar vermek ve kanlı harbin bütün izlerini silmek için en büyük insaniyeti gösterdi.
"Bu onsekizinci asrın Türkleri, Büyük Sultan Süleyman zamanındaki büyük babalarının yüksek mertebelerinden ne aci derecede düşmüşler; ne feci surette dejenere olmuşlardı. Kanuni Süleyman devrinde Türk amiralleri Akdeniz adalarını, bütün Akdeniz sularını, Hint Okyanusu denizlerini mesaha ederek haritalarını yapmışlar, cografyası ve navigasion’u ile ilgili her madde üzerine hem fenni hem de ilmi birçok kitaplar yazmışlardı..."
Reklam
1869 senesi yazında içlerine kara askeri de yükletilmiş olan 12 kapak, 12 firkateyn ve büyük miktarda nakliye gemilerinden mürekkep büyük bir Rus donanması Baltık denizinde Kronştad harp limanından Akdenize gitmek üzere yola çıktı, Kont Alexis Orlof bu kuvvetin başkomutanı idi. Donanmaya da Kont Orlof'un emrine tabi bulunmak üzere Rus Amirali Spridof kumanda ediyordu. Lakin deniz harekatinin hakiki liderleri İngiliz Amirali Elphingston, İngiliz kaptanı Komdor Greg, ve daha birgok İngiliz zabitleri idiki: Donanmanın her gemisine dağılmış bulunuyordu.
Rusyanın gizli memurları Morada ve başka Rum, Yunanlı halkı merkezierinde pek çok çalışıyorlardı. İmparatoriçe Rumlardan kendisine karşı duydukları saygı ve sadakate, Türklere isyan için ayaklanmağa hazır bulunduklarına dair birçok haberler almakta idi.
Türklerin bütün donanmalarından ancak 64 toplu bir gemi ile bir iki kadirga kalıp onlar da Ruslar tarafından alınarak limandan çıkarılmıştı. Ortada bunlardan başka birşey, yoktu. Bizim zaferimiz o kadar mükemmel, onları felaketi o kadar tamdı!
Biz yüzbaşı ile böyle münakaşa ederken yüzümüzü çevirerek daima bu talihsiz Türk centilmenine bakmakta idim. O bu münakaşanın kendi üzerine olduğunu anlıyordu. O sağ kolu ile sol bacağından kurşun ile yaralanmıştı ve düşmanlarının elinde esirdi, ancak böyle bir vaziyette bile öyle asilane, yiğitçe bir tavır ve çehre gösteriyor, bütün etrafındakilerden o kadar yüksek görünüyordu ki; onun mümtaz bir şahsiyet olduğuna kanaat ettim.
Reklam
Bu kitabımın bir hususiyeti de hadiseler hakkında yabancı milletler tarihlerinin telakkilerini ve beyanatını toplamış olmasıdır. Söylemeğe hacet yoktur ki: Bu gibi kitaplar nihayet bir devir, bir hadise hakkinda etüd mahiyetindedir. İlgili olduğu devrin tam bir tarihi olamaz. Eğer hadiseler hakkında Türkiyede bulamayacağımız kitapların verdiği bilgileri Türk okuyucularına sunmağa muvaffak olursam bana düşen vazifeyi yapmış olurum. Tam tarihini yazacak olanlar Türk kaynaklarını da kendi kütüphanelerimizden kolayca elde ederek tarihi çerçeveyi her bakıma ve her görüşe göre tamamlayabilirler.