Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uğurlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim artık.
Sayfa 192Kitabı okudu
Sen yoluna devam et.
Olacaksa olur ve bunun önüne kimse geçemez. Kapıyı açık bırakmayı öğrendim. Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uyarlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim
Sayfa 192 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kapıyı açık bırakmayı öğrendim. Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uğrayabilirim kadar güçlü, gitmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim artık.
Canımı yakanları o kapıdan uğurlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim artık
İlahi sistem olması gerektiği gibi en iyi şekilde ilerliyor. Bu süreçte aklını kullanamayıp öfke, hırs, kıskançlık, intikam duygusuyla yaşayanlar büyük yaşam dersleri ile sisteme faydalı olmaya ve saf sevgide kalmaya davet ediliyor. Sistem insanları bencillik sürecinden birey olma sürecine yönlendiriyor. İnsanlar akıllanmalı, bilinçaltının oyunlarıyla kimsenin oyununa gelmemeli! Yaşamda seni daha güçlü kılacak şu gerçekleri her zaman hatırla:
Sayfa 249Kitabı okudu
Kapıyı açık bırakmayı öğrendim. Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uğurlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim artık. Filenin ağzı açık merak etme:))
Sayfa 192Kitabı okudu
Reklam
Bırakın, bırakın da tekrar ayağa kalkana kadar uyuyayım.
Sayfa 118Kitabı okudu
Ve güneş doğdu ve güneş battı, günler yavaş adımlarla geç­ti; önce yazdı, sonra güz, artık kıştı önümüz.
Ben nehri sordum, karşılığı üç beş fı­sıltı oldu.
Ben bir yankı ararken, ne bir işaret var ne de mihenk taşı.
Reklam
Ah! Bazı şeyler bize söylenmedi! Yapayalnız beklemeye bıra­kıldık. Olaylar bizden gizlendi. Tüm çabalarla dalga ge­çildi. Annelerimizin ne iş yaptığından bahsedilmedi. Kendi kendimize yetinmemiz emredildi. Sahte bir güven duygu­suyla uyuşturulduk. Sonra da onun kaybolması korkusuy­la tehdit edildik. Özgürlükle gözümüz boyandı. Kimse bize kıtlığı anlatmadı. Geçen yüzyılların karanlığıyla baş başa bırakıldık. Sakinleşelim diye kulağımıza çalınan tek tük hadiseyle avutulduk. Şiddeti azaltmanın yolları üzerimizde denendi. Üstümüzden polis atlarıyla geçip gidildi.
Yazarken bir yandan da şöyle düşünüyordum: Yazıyor ol­mam çok saçma, henüz çok gencim. Aynı zamanda: Ama 'daha sonra' demek, 'çok geç' demek; sadece şu an var, her zaman şu an ve ne pahasına olursa olsun.
omuzlarımızı boğazımıza doğru çe­kip çenelerimizi titreten bir his var içimizde. Birazdan se­simizi yükseltmek isteğiyle dolacağız. Bu hissi yasaklamalı mıydık yoksa? Bizi güçten mi düşürür bu? Hayır! Muhtemelen, bir sorumluluk yaratıyor bu!
Hikâyenin hiçbir gizemi yok, ama zaman zaman şaşkın­lığa sebep olabilir ve ürkek mizaçlıları telaşa düşürebilir; hayatın kendisinin de sıklıkla yaptığı gibi. Ne yazık ki bu duruma engel olmak mümkün değil.
Resim