Benim tarafımda hayat sıklıkla kitap okuyarak geçiyordu. Dikkate değer bir yanım yoktu.
Sabahları kalkıp kahve yapıyordum, kendimi kitaplara veriyor, onları inceliyordum, bir yandan kahve içiyordum ve sonra gidiyordum.
Sonra da geri geliyordum.
Olacaksa olur ve bunun önüne kimse geçemez.
Kapıyı açık bırakmayı öğrendim. Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uyarlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim
Yazarken bir yandan da şöyle düşünüyordum: Yazıyor olmam çok saçma, henüz çok gencim. Aynı zamanda: Ama 'daha sonra' demek, 'çok geç' demek; sadece şu an var, her zaman şu an ve ne pahasına olursa olsun.
Kapıyı açık bırakmayı öğrendim. Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uğrayabilirim kadar güçlü, gitmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim artık.
omuzlarımızı boğazımıza doğru çekip çenelerimizi titreten bir his var içimizde. Birazdan sesimizi yükseltmek isteğiyle dolacağız. Bu hissi yasaklamalı mıydık yoksa? Bizi güçten mi düşürür bu? Hayır! Muhtemelen, bir sorumluluk yaratıyor bu!
Kapıyı açık bırakmayı öğrendim.
Gelene merhaba gidene eyvallah demeye hazırım. Canımı yakanları o kapıdan uğurlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekliyim artık.