__Türk Atasözleri__
_Dünyayı sel bassa, ördeğe vız gelir.
_Altın leğenin, kan kusana ne faydası var?
_Horoz ne kadar öterse ötsün, civciv, tavuğun dıkdıkına bakar.
_Ölmüş koyun, kurttan korkmaz
_Her deliğe elini sokma. Ya yılan çıkar ya çıyan.
_Kedi törpüyü yalar da kanlar çıktıkça oh der.
_Yük altında eşek anırmaz.(Ağır iş altında ezilen kişi, daha ağır yük istememeli)
_Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş (Açıkgöz kimseler, işledikleri suçu başkalarının üstüne yıkmayı bilirler) _Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.
_Elmas çamura düşse yine elmas
_Rüzgâr eken fırtına biçer (tepki çekecek bir iş yapan kimse sert tepkilerle karşılaşır.) _Sıçılacak ağız göte yakın gelir(hakaret görmek kendi yüzündendir)
_Şahin ile deve avlanmaz
_Sinek küçüktür ama mide bulandırır. Sinek pekmezciyi tanır .
_Arife tarif gerekmez.
_Ar dünyası değil, kar dünyası.
_Yazın harmana sıçan öküzün kışın yemlikte ağzına gelir. (Kötü işler yapan kişi, ileride, yaptığı kötülüklerle karşılaşır.)
_Haddini bilmeyene bildirirler.
_Bir günlük beylik, beyliktir.
_Edebi, edepsizden öğren. (Ne yapılmaması gerektiğini öğrenerek ne yapması gerektiğini öğrenir)
_Dilencinin torbası dolmaz.
_Yılana yumuşak diye el sunma. Yılan ne kadar eğri gitse deliğine doğru girer. Yılanın başı küçükken ezilir.
_Yiğidi öldür; hakkını yeme. (Bazı yanlışlar üzerinden bir insan tamamen yargılanamaz)
_Parayı domuzun boynuna takmışlar da Domuz Ağa! diye çağırmışlar
_Deliye her gün bayram. _Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış. _Sarhoştan deli bile korkar. (Sarhoş, deliden daha delice davranışlarda bulunur.) _Ölüsü olan bir gün ağlar; delisi olan her gün ağlar
_Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker.
_Zırva tevil götürmez. (Saçma söz, niteliğini değiştirmez.)
_Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış.
_Kazan taşarsa kepçenin değeri olmaz.
_Ahlatın iyisini ayılar yer.
_Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir. _Adam adamdır, olmasa da pulu; eşek eşektir, olmasa da çulu.
_Bıçak, sapını kesmez.
_Bir pire için bir yorgan yakılmaz
_Kan kus, kızılcık şerbeti içtim de(Kişisel dertlerimiz içimizde kalmalı)
_Akıl olmayınca ne yapsın sakal.
_Altın anahtar, her kapıyı açar.
_Alışmadık götte don durmaz.
_Kapıyı kırarsan odun çok olur.
_Aslandan aslan doğar! _Erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi? _Arslan kocayınca sıçan deliği gözetir
_Ağaçtan maşa, aptaldan paşa olmaz
_Ağustos'tan sonra ekilen darıdan, bal vermeyen arıdan, sabah erkeğinden sonra kalkan karıdan hayır gelmez!
_Adam kıtlığında keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
_Ayıya sormuşlar mesleğin ne diye? Berberlik demiş. Amma da eline yakışır ya demişler!”
_Ayının bildiği 40 türkü, 40’ı da armut üstüne.
_Arkalı it kurdu boğar.
_Teyzemin taşağı olsa dayım olurdu(Varsayımla düş kurularak bir şey elde edilemez)
_Şahin gözünü ette açmış; karga gözünü bokta açmış. (Kişi ana baba ocağında ne görmüşse öyle yetişir.)
_Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar
_Üslup insanın ta kendisidir _Baş dille tartılır. _Dil yüreğin kepçesidir _Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir
_Kel kız teyzesinin saçıyla övünür.
_Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır.
_Halka verir talkını, kendi yutar salkımı
_Kabul olunmayacak duaya amin denmez
_Kimse, ayranım ekşi demez
_Her gün baklava börek yense bıkılır.
_Aceleci sinek süte düşer. _Keçiye içki içirmişler kurdun evini sormuş. _Sıçana rakı içirmişler, kediye meydan okumuş. _Eceli gelen fare kedi taşağı kaşır. _Sakalda keramet olsa, keçi şeyhlik ederdi. _Kedi, yavrusunu yerken sıçana benzetir. _Karınca kanatlanınca serçe oldum sanır.
_Aç kurt arslana saldırır. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır. Acıkmış kudurmuştan beterdir. Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış. Aç anansa da kaç. Aç, aç ile yatınca arada dilenci doğar. Aç elini kora sokar. Aç kurt yavrusunu yer. Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış. Açın imanı olmaz. Aç arslandan tok domuz yeğdir
_Çul içinde arslan yatar. _Ummadığın taş baş yarar. Uyuyan yılanın kuyruğuna basma. Ürkütme kurbağayı, yiğit edersin. Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış. _Şahin küçük, et yer; deve büyük, ot yer. Siyah inekten beyaz süt sağılır (Kişi, görünüşüne göre değil, yeteneğine göre iş yapar.)
_Alim ile eyle ülfet, alırsın mertebe! Cahil ile etme sohbet, dönersin merkebe! Alim ile sohbet etmek lal-ü mercan, incidir; Cahil ile sohbet etmek günde bin can incitir.
_Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar. (Zorbalığın hüküm sürdüğü yerde din ve yasa buyrukları yürümez.)
_Yağmur yağsın da varsın kerpiççi ağlasın. (Yağmurdan zarar görecekler bulunabilir. Ama yararlanacaklar o denli çoktur ki zarar görecekler düşünülmeyebilir.)
_Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir (Azarın kötü yoldan döndüreceğini ifade eder.)
_Baban bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım.
_Bal olan yerde sinek de bulunur.
_Beleş peynir fare kapanında bulunur.
_Az ateş çok odunu yakar
_Adamın iyisi alışverişte belli olur.
_Bir söz bin büyüye bedeldir.
_Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.
_Bastığın yer bayram olsun.
_Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez.
_Eskiye itibar olsaydı bitpazarına nur yağardı.
_Yel gelen deliği kapamalı.(Tehlikeye önlem alınmalı)
_Yel kayadan ne koparır. (Sağlam işler, önemsiz etkilerle sarsılamaz.)
_Vakitsiz öten horozun başını keserler. Vakitsiz açan gül çabuk solar.
_Akıllı, sözünü aptala söyletir
_Al ile arslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz. (Zekanızla daha güçlüyü yenebilir. Gücünüzle daha güçsüzü yenemezsiniz.)
_Yavşak büyür bit olur, enik büyür it olur. (Kökeni neyse, kendisi de odur)
_Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut düşünme derin.
_Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi.
_Taşıma su ile değirmen dönmez
_Terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış
_Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur
_Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.
_Orman olur da domuz olmaz mı?
_Maşa varken elini ateşe sokma.
_Mezar taşı ile övünülmez. (insan, atalarıyla değil ancak kendi değeriyle övünebilir)
_Alçacık eşeğe herkes biner
_Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
_Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır.
_Karga şakırdamış bülbülüm sanmış.
_Gölgesinde oturulacak ağacın dalı kesilmez
_Derin su yavaş akar
_Bin nasihatten bir musibet yeğdir.
_El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır.
_Cumhura muhalefet kuvve-i hatadandır. (Halkın tuttuğu bir davaya karşı çıkılmaz)
_Dost için ölmeli, düşman için dirilmeli. Dost dostun ayıbını yüzüne söyler. Dost ağlatır, düşman güldürür. Dost acı söyler.
_Eşeği süren osuruğuna katlanır. Gönül düştü bir boka o da misk gibi koka.
_Kesilen baş yerine konmaz
_Irmaktan geçerken at değiştirilmez.
_Kalem kılıçtan keskindir.
_Leyleğin ömrü laklaka ile geçer.
_Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır.
_Kaymağı seven mandayı yanında taşır.
_Karga şakırdamış bülbülüm sanmış.
_Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur.
_Yiğidin malı meydandadır. (Cömert kimsenin malı herkesin yararlanmasına açıktır.)
_Yüz verdik Ali'ye geldi sıçtı halıya. (Kendisine boş yere önem verilen eğitimsiz kişi terbiyesizleşir)
_Yağmurlu gün, tavuk su içmez.(Kaybedince anlaşılır)
_Yazın yediğin hurmalar kışın götünü tırmalar. (Yaptığın hatanın, açgözlülüğünün bedelini ağır ödersin.)
_Varsa pulun, herkes kulun; yoksa pulun, dardır yolun.
_Vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut? (İnsan ne kadar çırpınırsa çırpınsın nasibinden fazlasına sahip olamaz.)
_Ananın çıktığı dala kızı salıncak kurar. (Büyüklerinin tutumu çocuklara örnek olur.) _Alma soysuzun kızını, sürer anası izini. Arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer
_Yavaş atın çiftesi pek olur. (Yumuşak huylu kimselerin öfkesi sert olur.)
_Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur.
_Yerdeki yüze basılmaz. (Alçakgönüllü olanları kimse hor görmez)
_Yularsız ata binilmez. (Bir disipline bağlı olmayan işin başına geçmek doğru değildir.)
_Acı patlıcanı kırağı çalmaz. (Zorluğa alışık olanı yeni kötü durumlar etkilemez.)
_Ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır. (kötü olan şey görünüşçe iyi olana benziyorsa iyinin değeri azalır.)
_Adamın yere bakanından, suyun sessiz akanından kork
_Ayranı yok içmeye, tahtıravanla gider sıçmaya
_Ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış.
_Avradı er zapt etmez, ar zapt eder.
_Azan Mevlasını da bulur, belasını da.
_Her ağacın meyvesi olmaz.
_Güttüğü iki keçi, ıslığı dağı taşı tuttu.
_Gitti ağalar paşalar, kellere kaldı köşeler.
_Doğmadık çocuğa don biçilmez.
_Değirmende doğan sıçan, gök gürültüsünden korkmaz.
_Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.
_Çok incelme, koparsın.
_Cins horoz yumurtada öter.
_Kedinin boynuna ciğer asılmaz.
_Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz.
_Oynayamayan gelin yerim dar dermiş.
_Bakmakla öğrenilse kedi kasap olur. .
_Erkeğin şeytanı kadın.
_Eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez. Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış. Eşeğe rakı içirmişler; çulunu bahşış diye vermiş.
_Göç dönüşü topal eşek öne geçer.(Toplum belli bir yönde ilerlerken sonuncu olanlar bu gidiş ters yön alırsa birinci olurlar)
_Tek kanatla kuş uçmaz.
_Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş.
_Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz.( Kimseye faydası yok)
_Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
_Vuran mı yiğit, vur diyen mi? Vur diyen
_Ahmak misafir ev sahibini ağırlar.
_Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye?
_Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır.
_Acemi marangozun talaşı tahtasından çok olur (Acemi, faydadan çok zarara yol açar.
_Aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz
_Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer
_Akılsız kafanın, ayak çeker zahmetini
_Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da.
_Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (Bir yolsuzluğun sorumluları aranırken o işte kusuru bulunan kişi telaşa düşer.)
_Allah fukarayı sevindirmek isterse önce eşeğini yitirtir, sonra buldurur
_Ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz
_Zan, herkes tükürür.
_Avcı ne kadar hile bilse ayı o kadar yol bilir
_Zannetmediğin yerden tilki çıkar
_Zelzeleyi gören yangına razı olur
_Zemheride(karakış) yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır.(İmkansızı isteyen kimse, isteğini gerçekleştirecek çözümü bulmak zorundadır)
_Zengine bir kıvılcım, güzele bir sivilce yetermiş
_Zerdaliden kaval olmaz, al zurnadan haberi. (Bir işin iyi yapılabilmesi, gereken koşulların gerçekleşmesine bağlıdır)
_Yarım elma, gönül alma. (Armağanın büyüğü küçüğü olmaz)
_Yaş kesen, baş keser
_Yük altında ancak eşek kalır.(kişi, iyiliğin altında kalmaz.)
_Ak koyun kara koyun geçit başında belli olur. (Kimin ne olduğu önemli bir deneyimde anlaşılır )
_Ak koyunun kara kuzusu da olur
_Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini.
_Atılan ok geri dönmez.
_Atın ölümü arpadan olsun.
_Arpa verilmeyen at, kamçı zoruyla yürümez
_Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür. (Eşek çifte atar)
_Ateş ile barut bir arada olmaz.
_Ata et, ite ot verilmez
_Asılmış adamın evinde ipten söz edilmez.
_Üç kuruşluk eşeğin beş paralık sıpası olur
_Ürümesini bilmeyen it, sürüye kurt getirir
_Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün başlısı
_Tek kanatla kuş uçmaz
_Teyze, ana yarısıdır
_Topalla gezen, aksamak öğrenir
_Şeytanın dostluğu darağacına kadardır.
_Şimşek çakmadan gök gürlemez
_Şapkası dar gelen, başım büyük sanır.
_Sağırlar birbirini ağırlar
_Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa
_Sen bir garip Çingenesin, telli zurna nene gerek.
_Söz var, dağa çıkarır; söz var, dağdan indirir
_Soğuk su, sıcak aş diş düşmanı, genç avrat koca herifin baş düşmanı.
_Sopayı yiyen eşek, atı geçer.
_Söyleme dostuna, o da söyler dostuna. Bir gün olur kül basarlar postuna.
_Pisboğaz ile boş boğaz, beladan kurtulmaz.
_Pire itte (köpekte), bit yiğitte bulunur.( kabadayıların ve eşkiyaların hijyen eksikliği yiğitliğin şanındandır)
_Öfke baldan tatlıdır.
_Okumayı sevmeyene dokuz hoca az
_Oynamasını bilmeyen kız; yerim dar demiş.
_Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür.
_Mart ayların çingenesidir
_Misafir ev sahibinin kuzusudur.
_Kabahat da gizli olmalı, ibadet de
_Havada ahreni ile uçmayan kuşun sesi, tavadan gelir.(Denginle birlikte değilsen, zor duruma düşebilirsin)
_Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz.
_Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar
_Her delinin başına bayrak dikilse bedestende bez kalmaz.
_Her ağaç kökünden kurur.
_Gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş.
_Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş.
_Erkek sel, kadın göl.
_Et tırnaktan ayrılmaz
_Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü.
_Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur. Dertsiz bir kabak varmış, onun da başını kesip içini oymuşlar.
_Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
_Denenmişi denemek ahmaklıktır.
_Dede koruk yer, torununun dişi kamaşır.
_Çanakta balın olsun, Yemen'den arı gelir.
_Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış.
_Çürük tahta çivi tutmaz. Çürük iple kuyuya inilmez.
_Bir korkak bir orduyu bozar.
_Bir ağızdan çıkan bin ağıza yayılır
_Beleş atın dişine bakılmaz
_Zırva tevil götürmez (Saçma söz ne kadar mantıkla açıklanmaya çalışılırsa çalışılsın niteliği değişmez)
_Zenginin horozu bile yumurtlar.
_Kavanoz dipli dünya (Boş dünya)
_Allah fukarayı sevindirmek isterse önce eşeğini yitirtir, sonra buldurur.
_Altının kıymetini sarraf bilir.
_Ağır otur ki bey desinler
_Ayının bildiği 40 türkü, 40’ı da armut üstüne.
______
_Yabancı Atasözleri_
_Latin_
_Adalet erdemlerin kraliçesidir._Aptalın suskunluğu bilgelik sanılır._Böl ve Yönet._Çoğu için azı feda et._Eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan._Geldim, gördüm, yendim.(Veni, vidi, vici)_Sanat sanat içindir._Sakalı ve hırkayı görüyorum ama filozofu göremiyorum._Üçüncü yol yoktur._Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. _Zarlar atıldı. _Zorladılar ama ben de istedim.
_İran_
_Cahiller okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar._Arının yuvasını yıkan, balın tatlılığıdır._İzlemek cehennemden daha yakıcıdır._Yedi derviş bir posta oturur da, iki hükümdar dünyaya sığamaz._Arapça bir dildir, Farsça yemeğin sonunda yenen tatlı, Türkçeyse sanat. _Meyvesini yediğin ağacın dalını kesme._İstanbulu bir kere gören ya İstanbula gelirken yolda ölür, ya İstanbulda, ya da İstanbul hasretiyle ölür.
_İbrani_
_Komşunun sakalı yanarken kendi sakalını ıslat._İğne küçük ama yutamazsın. _Aptallar ve çocuklar gerçekleri söylerler._Sevgi bittiyse başlamamış demektir.
_Çin_
_Sakın bir kaplanın kuyruğundan tutmayın, tutarsanız da sakın ama sakın bırakmayın. _Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir. _Kadına inanan, kendini aldatır. İnanmayan da kadını aldatır._Mahalledeki tüm köpeklerin aynı anda havlaması asla tesadüf değildir. _Kurbağa gökyüzünü, kuyunun ağzı kadar sanır. _Kimi insan, öldüğünde yalnız ölür. Kimi insan da öldüğünde alem ölür. _İnciler kumsalda bulunmazlar, eğer bir tane istiyorsan onun için dalmalısın._Elindekiyle yetinmeyen, elde edeceğiyle de yetinemez._Evlilik kale gibidir, dışındakiler girmeye, içindekiler çıkmaya uğraşır dururlar._Dağın tepesine hangi yoldan çıkarsan çık, manzara aynıdır. Ancak çıkarken gördüğün manzara farklıdır.
_Özbek_
İğne kadar delikten, deve kadar soğuk girer._Yılan kovalarsa yola; deve kovalarsa yokuşa kaç._Civcivin şansı olsaydı, tavuğun memesi olurdu._Dayakla ayı bile molla olur.
_Yunan_Korku, mantıktan daha kuvvetlidir.
_Fransız_
Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür._İspanyol ineği gibi Fransızca konuşma. _Ses çıkarmayan ve gürültü yapmayanlar tehlikelidir_Parmak bir şeyi işaret ediyorken parmağa bakan ahmaktır._Bir şey ne kadar çok değişirse, o kadar çok aynı kalır. _Aşk, eşeğe bile dans ettirir.
_Rus_
Islak adam yağmurdan korkmaz._İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar._Savaşa giderken 1, denize girerken 2, evlenirken 3 defa düşün._Uyuyan tilki rüyasında tavuk görür
_Polonya_İyi bir adam meyhanede bile bozulmayacak, kötü bir adamsa kilisede bile düzelmeyecektir. _Şeytan gidemediği yere, bir kadın gönderecektir. _Kargaların arasındayken kargalar gibi öt._Güzel bir kişi, her giysinin içinde güzeldir.
_Alman_
Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır._Hediye edilen atın dişine bakılmaz._Aşkta ve savaşta her şey mübahtır. _Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar. _Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.
_Arap_
İki karısı olan erkek, iki ateş arasında kalan birine benzer. Hangi yana sokulsa yanar._Aç eşek semerini de yer. _Yılanın ısırdığı kedi, ip görse yılan sanıp kaçar.
_Afrika _
Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Afrikada her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin_Büyük ağaç devrilince, yapraklarını keçi yer.
_İngiliz_
Erken kalkan kuş solucanı yakalar. _Cahil kral taç giydirilmiş eşektir._Şöhret kabiliyetin gölgesidir.
_Abd_
İtle yatan bitle kalkar._Bir insan sana "eşek " derse umursama, ama 5 kişi sana "eşek" derse git kendine bir semer al._Sır dolu kalp zindan, kalbin sahibi gardiyandır. _Cesur adamın bakışı, korkağın kılıcından daha çok düşman titretir
_İspanya_
Arının yediği bala dönüşür, örümceğin yediği ise zehre. _Onurlu insana soyağacı sorulmaz.
_Laz_Bok at, yapışmazsa izi kalır.
_Kızılderili_
Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık._Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır_Bütün dinler Tanrı'ya dönüş yolunda bastığımız taşlardır. _Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın._Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz. _İnsan iki ruhludur. İçinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır. _Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur.
______
__Deyimler__
_İfadeyi daha etkileyici kılmak amacıyla söylenen söz öbekleridir.
_Sinekten yağ çıkarmak. _İçine kurt düşmek. _Kuru kalabalık. _Akıntıya kürek çekmek. _Ar damarı çatlamak. _Ateşle oynamak. _Barut fıçısı gibi. _Başından kaynar su dökülmek. _Canlı cenaze. _Ciğeri beş para etmemek. _Cin çarpmışa dönmek. _Ciğerini okumak. _Çirkefe taş atmak. _Dağ doğura doğura fare doğurdu. _Dananın kuyruğu kopmak. _Danışıklı dövüş. _Devede kulak. _Dingonun ahırı. _Eceline susamak. _Maymun iştahlı. _Kuyruklu yalan. _Hüsnükuruntu. _Yuvarlanıp gitmek. _Gözü ısırmak. _Ayranı kabarmak _Öfkelenmek. _Kof çıkmak. _Kök salmak. _Turşu gibi olmak. _Ayıkla pirincin taşını. _Ayak takımı. _Ayaklı kütüphane. _Abes kaçmak. _Abesle iştigal etmek. _Ağzında bakla ıslanmamak. _Ağzından bal damlamak. _Aklına düşmek. _Ali Cengiz oyunu. _Allak bullak etmek. _Altı kaval, üstü şeşhane. _Anasının nikâhını istemek. _Ateş püskürmek. _Ayağını yorganına göre uzatmak. _Beterin beteri. _Çar çur etmek. _Çetin ceviz. _Çiçeği burnunda. _Edebiyat yapmak. _Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca. _Hık demiş burnundan düşmüş. _Kalıptan kalıba girmek. _Kapalı kutu. _Keçileri kaçırmak. _Küçük dilini yutmak. _Nabza göre şerbet vermek. _Nabzını yoklamak. _On parmağında on kara _Renkten renge girmek. _Renk vermemek. _Ruhunu teslim etmek. _Sakız gibi yapışmak. _Şeytan dürtmek. _Şeytanın yattığı yeri bilmek. _Taş yürekli. _Tavşan yürekli. _Voli vurmak. _Yangına körükle gitmek. _Yanlış ata oynamak. _Yıldızı sönmek-parlamak. _Nato kafa nato mermer(Söz anlamaz taş kafa) _On parmağında on kara (iftira atmayı huy edinmiş) _Şeytanın yattığı yeri bilmek(kurnaz) _Zemheri zürafası(Kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir.)
_Damokles'in Kılıcı_
_Kişiyi korku ve baskı altında tutan büyük tehdit. İdareciler, makamlarının büyüklüğüne aldanmamalı, o makamların büyüklüğünün, taşıdığı sorumluluktan geldiğini hiçbir zaman unutmamaları gerekir.
_Demokles, M.Ö. 400. Hâkim Diyonisyüs’ün yardımcısıdır. Demokles, sarayında sürülen debdebeden dolayı efendisinin herkesten daha mutlu olduğunu anlatırmış. Diyonisyüs ise, görünüşte çok gösterişli olan bu saray hayatının aslında ne kadar ağır bir sorumluluk ve sıkıntı taşıdığını Demokles’e anlatmak istemiş. Bir gün bir ziyafette, Demokles’i kendi yerine geçirmiş. Hizmetçilere, kendine nasıl hizmet ediyorlarsa Demokles’e de aynı şekilde hizmet etmelerini istemiş. Bu durumdan çok zevk alan Demokles, büyük bir keyifle kendinden geçtiği bir sırada, başını yukarı şöyle bir kaldırdığında; tepesinin üstünde, ağzı keskin, sivri bir kılıcın, bir at kılıyla asılı durduğunu birden bire görmüş ve heyecandan elindeki bardağı yere düşürmüş. Böylece iktidar koltuğunun, dışarıdan göründüğü kadar, rahat bir yer olmadığını anlamış.
__________
__Argo - Jargon__
_Zoka-tuzak, cartayı çekmek-ölmek, bilezik-kelepçe, hanımevladı-çıtkırıldım, kıtır atmak-yalan söylemek, kaynatmak-unutturmak, kalıbını basmak-bir şeyi güvenle doğrulamak, kafa ütülemek-çok laf edip tedirgin etmek, hödük-görgüsüz, madara olmak-kötü duruma düşmek, sinek avlamak- boş oturmak, gır gır geçmek-alay etmek, aynasız-polis, düdük makarnası-aptal, duman etmek–yok etmek, zırtapoz-utanmaz, zemzem kuyusuna işemek-herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir iş yapmak, zımbalamak-bıçaklamak, yaylanmak-çekilip gitmek, traş-yalan, racon -yöntem, piliç gibi-sevimli kız, postu deldirmek-kurşunla vurulmak, ördek-yolcu, orostopolluk-kurnazca iş, oltayı yutmak-aldanmak, mayası bozuk-karaktersiz, madik atmak-dolap çevirmek, küp-sarhoş, kopil-arsız sokak çocuğu, hırbo-sersem, hava gazı-boş laf, eşekten düşmüş karpuza dönmek-çok sarsılmak çuvallamak-başaramamak, cart kaba kağıt-yüksekten atana karşı söylenen söz, caka-gösteriş, ayvayı yemek-kötü duruma düşmek avantacı-çıkarcı, atma Recep,din kardeşiyiz-söylediklerin hep yalan, alengirli-gösterişli, çizerim façanı-dağıtırım suratını
_Aynı çevredeki ve düşüncedeki insanların, genel dilden ayrı olarak kullandıkları, herkesçe anlaşılamayan, kendilerine özgü sözcük ve deyimlerin yer aldığı özel dil. Argo, anadil içinde sonradan türetilmiş bir yardımcı dil olarak konuşulur. Argo küfür değildir fakat küfürlü argo terimler de vardır. En çok mizah ve küfürlü söyleyişlerdedir. Eskiden külhanbeyi ağzı denirdi. Ayaktakımı ağzı da denir. Argoda kelimeler örtük, şekilleri bozuk ve yerleri değiştirilmiş olabilir. Teşbih, istiare, mecaz, hüsni talil ve mübalağaya açık bir dildir. Suç dünyasında, kapalı topluluklarda, göçmenlerde, cinsellikle ilgili alanlarda, eğlence ve futbol dünyasında,internette bu özel dile has kelimeler kullanılmaktadır. Sokağın, çarşı pazarın dili argo ile doludur. Argonun bir özelliği gizliliğidir. Bunun sebebi suçlar ve sırlar, müstehcenlik ve kapalılıktır. Grup kimliğinde oluşan argo, özenti ve aykırı görünme, samimi konuşmaya çalışma dilidir._Çeşitleri : Cinsel argo, Dilenci argosu, Esnaf argo, Spor argosu, Şoför argosu…
_________
_Belagat – Hitabet_
_Etkili ve Güzel konuşma sanatı. Terim olarak ise “meleke”(yetkinlik) ve “ilim” olmak üzere iki mânada kullanılmıştır. Batı dillerinde meleke anlamında belâgata karşılık eloquence, ilim anlamında da retotik kelimeleri kullanılmaktadır. Meleke olarak belâgat, sözün yerinde ve zamanında ifade edilmesidir. Belâgat için öncelikli şart fesâhattir(açıklık). Fesâhat ilgisini daha çok lafzı’n(söz) niteliklerine yöneltir; belâgat ise tek tek lafızla ilgilenmez, cümledeki kelimeleri birlikte ifade ettikleri mana ile ele alır. Daha sonra da bu ilgisini bütün metne yayar. Diğer bir ifade ile cümle ögeleri arasındaki ilişkiye yönelttiği dikkat tek bir cümlede kalmaz, o metindeki diğer cümlelere ve onların ögelerine de uzanır.
_Belâgat bir ilim olarak üç kısma ayrılır: Meânî, beyân ve bedî‘.
_Me’ânî, sözün duruma uygun bir şekilde nasıl ifade edileceğini,
_Beyân, bir maksadın birbirinden farlı usullerle ne şekilde dile getirileceğini,
_Bedî, ise maksadı ifadede yeterli olan söze mana ve âhenk açısından güzellik verme yollarını gösterir.
_İbnü’l-Mukaffa‘a göre belâgat, sözü herkesin kolay kolay söyleyemeyeceği tarzda söylemektir. Câhiz’e göre lafızla mânanın güzellikte birbiriyle yarışması, yani mânadan önce lafzın kulağa, lafızdan önce de mânanın zihne süratle ulaşmasıdır. Rummânî’ye göre ise mânayı güzel ve uygun ifadelerle zihinlere ulaştırmaktır.
_Söz Sanatları - Edebî Sanatlar_
_İfadeye zenginlik katmak, etkiliğini artırmak, monotonluğu kırmak ya da az sözle çok şey ifade etmek için kelimelerin düz anlamlarının dışına çıkarak ifade etme biçimleri.
_Abartma (Mübalağa)_Bir şeyi, olduğundan daha büyük veya daha küçük göstermek
_Konuşturma (intak)_İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzından söz söyleme sanatı.
_Kişileştirme (Teşhis)_İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesi.
_Benzetme (Teşbih)_İki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine denir. Aslan gibi
_Karşıtlık (Tezat)_Birbirine karşıt olan durum, kavram ve fikirlerin bir arada kullanılması.
_İroni: Etkiyi artırmak için, bir şeyin tersini söyleyerek alay etme. Ciddi görüntüsü altında, karşıt eylemi, çelişki noktasına çekmeyi hedefler. İroni mimik, jest ve tonlama ile söylemek istenenin altını, dolaylı çizer.
_Kinâye (Değinmece)_ Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir. İğnelemede, hafif ve zarif biçimde alaya almada yararlanılır. Açıkgöz birine benziyor.”
_Dokundurma (Tariz)_Sözün gerçek ve mecazlı anlamı dışında büsbütün tersini kastetmektir. Tarizde mecaz-ı mürsel ve kinayedeki ilgiler yoktur. Tarizin güzel olması söyleyişteki inceliğe bağlıdır. "Kefil olduğunuz gece bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu."
_İstidrâk_Över gibi görünerek yerme, yerer gibi görünerek övme mantığına göre oluşturulan bir edebi sanattır.
_Hüsn-i ta'lil_ Her olayı güzel bir sebebe bağlama sanatı. Nedeni bilinen bir durumun gerçek nedenini bir yana bırakıp; onu hoşa gidecek hayalî bir nedenle açıklama sanatıdır. Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oldu ağaçlar.
_Tevriye_Sesteş bir kelimenin bir dizede, iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye denir. Sarımsak da acı amma evde lazım bir dişi
_Tenasüp_ Şiirde birbiriyle ilgili, birbirine uygun sözleri birlikte kullanma sanatıdır. Arı gibi her çiçekten bal alırsın
_Leff ü Neşr_söz simetrisi. Genellikle bir beyit içinde birinci dizede en az iki şeyi söyleyip ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları verme sanatıdır. Bu sanatta önce iki veya daha fazla unsur ayrı ayrı ya da kısaca zikredilir (leff), ardından bunlardan her biriyle ilgili ögeler anılır (neşr)
_Tecahül-i arif_Bilineni bilmez görünmek nükteli şekilde gerçekleştirilir. Bunun için sanatkâr muhatabına cevabını bildiği sorular sorar. Böylece hem maksadı doğrudan söylemenin yeknesaklığı kırılır hem de söze nükte ve zarafet kazandırılmış olur.
_Tekrir (Yineleme)_ Sözün etkisini güçlendirmek için sözcük ya da söz grubunu yineleme şeklinde yapılan söz sanatıdır.
_Nida_Seslenme, hitap etme sanatı. Şiirde belli bir coşku, heyecan, şaşkınlık, acı, öfke... belirtmek için "hey, ey, ya..." gibi
_İstifham_Okuyucunun dikkatini çekmek, duygu ve düşünceleri daha etkili kılmak için bu duygu ve düşüncelerin soru biçiminde verilmesidir.
_Rücû (geri dönüş)_Anlatımı güçlendirmek için, söylenilen sözden vazgeçip daha güçlü bir söz söyleme sanatıdır.
_Terdit_ Sözü veya anlatımı beklenmedik bir sonuca bağlayarak dinleyiciye, okuyucuya sürpriz yapmak, onu hayrete düşürmek şeklinde tanımlanabilecek bir edebî sanattır.
_Telmih_ Hatırlatma sanatı. Bilinen bir hadise, kişi, nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma sanatıdır.
_İrsal-ı mesel_ Atasözlerini kullanarak yapılan bir söz sanatıdır.
_Dolaylama_Doğrudan kaleci demek yerine file bekçisi demek bir söz sanatıdır
_Mecaz - İstiare (Eğretileme)_ Benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan sözlere. Türkçe eğretileme; Arapça mecaz, istiare denir. Bir ateş düştü canıma.
_Mecâz-ı mürsel - Ad aktarması_ Gerçek anlamının dışına çıkmış bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılması. Her sabah bir kase içerim. (Asıl kastedilen bir kase çorba içtiğidir.)
_Mecâz-ı mürsel çeşitleri_
1-Antonomazi: Lakap, unvan ya da bir cümlenin kullanıldığı bir mecâz-ı mürsel çeşididir. Führer" - Adolf Hitler
2- Eponim: Gerçek ya da hayali bir kimsenin adının bir şey için verilmesi. Elizabeth' zamanı Elizabeth devri adıyla tanımlanmaktadır.
3- Sinekdoş: Eş zamanlı anlam. Nesnenin sadece küçük bir parçasını sunarak bütününü anlatma yöntemidir. Sinema, fotoğraf veya resimde bir bıçak, cinayeti; bir martı, denizi; bir çan, kiliseyi veya Hristiyanlığı temsil amacıyla kullanılabilir. Sesli sinekdoş, ses yoluyla küçük bir parçadan bir bütünün algılanmasını sağlayan işitsel bir anlatım yöntemidir
_Cinas _Yazılışları ve söylenişleri aynı, ama anlamları farklı iki kelimenin bir arada kullanılma sanatıdır. Yüz, kız…
_Aliterasyon_Aynı sesin veya hecenin tekrarlanması. Seherlerde seyre koyuldum semayı, deryayı
_Akrostiş – ilkleme_ Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir.
_Lebdeğmez - Dudak değmez_ Halk edebiyatında, atışmada icra edilen bir söz sanatıdır. Dudakların birbirine değmesiyle çıkan harfleri kullanmadan yapılan atışmaya denir. Aşıklar dudaklarının arasına, dik pozisyonda bir iğne yerleştirip "doğaçlama" olarak, içinde b, f, p, m, v harfleri bulunmayan sözcükler kullanarak hem çalarlar hem de atışırlar. Çekil izzetle, uzlet kûşesinde
_Ulama_Ünsüz ile biten bir kelimeyi ünlü ile başlayan bir kelime takip ettiğinde birinci kelimenin ikinci kelimeye bağlanarak söylenmesidir.[
_Aks (Çaprazlama) _ İki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatına akis veya aks denir. Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır.
_Tekellüm-i Ruh_ Şairin kendisini ölmüş varsayarak bu minvalde şiir söylemesidir.
_intak_Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme.
__Mecaza Dayalı Sanatlar__ Teşbih (Benzetme), İstiare (Eğretileme), Mecaz (Değişmece), Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)Antonomazi,Eponim, Sinekdoş, Kinaye (Değinmece), Tariz (Tersini Söyleme) , Teşhis (Kişileştirme), İntak (Konuşturma)
__Anlama Dayalı Sanatlar__İham, Tevriye (İki Anlamlılık), Tenasüp (Uygunluk), Leff ü Neşr (Sıralı Açıklama), Tecahül-i Arif (Bilmezlikten Gelme), Hüsn-i Ta’lil (Güzel Neden Bulma), Sihr-i Helâl, Mübalağa (Abartma), Tezat (Zıtlık), İstidrak, Tekrir (Tekrar Etme), Nidâ (Seslenme), İstifham (SorSorma), Rücu (Geriye Dönme), Tefrik, Kat (Kesme), Terdit (Geri Çevirme), İltifat, Telmih (Anımsatma), İrsal-i Mesel (Atasözü Söyleme), İktibas (Alıntı Yapma)
__Söze Dayalı Sanatlar__Cinas, Aliterasyon, Asonans, Ulama, Seci, Kalp (Değiştirme), İştikak (Türetme), Akis (Yansıma), İade (Geri Çevirme) Tarsî, Akrostiş, Leb-Değmez (Dudak Değmez)
__Düşünceye Dayalı Sanatlar__Tekellüm-i Ruh
___________
_Kubbealti Lugati - Türkçe sözlük_
_Farklı dönemlerdeki yazılı ve sözlü dil örneklerini 3 cilt halinde yaklaşık 3.650 sayfa, 61.000 madde, bunlardan türetilmiş 35.000 deyim ile 400 müellifin 1.000'e yakın eserinin taranmasıyla elde edilen 100.000 misalli temel başvuru eseri. Kubbealtı Lugatı'nın ilk bilimsel danışma toplantılarına 1971 yılında ilim ve fikir adamları ile Türk dili üzerinde çalışmış akademisyenlerden oluşan 12 kişilik bir heyetle başlanmıştır. Hazırlığı 1971, yazılması ise 1976 yılında başlayan Kubbealtı Lugatı 34 sene süren ciddi ve zahmetli bir çalışmanın sonunda 2005 yılında tamamlanmıştır."
__________
_Konuşma adabı_
Kişinin konuşması, kendisinin bilgisi, görgüsü, saygısı, ahlak anlayışı, dünya görüşü hakkında bilgi verir. Kendisine ve çevresine saygısı olan kaba konuşmaz çünkü böyle bir durumda konuşma edep sınırlarının dışına taşmış olur. Kendinize saygınız yoksa başkalarına da saygı duymazsınız. Ne konuştuğunuz değil nasıl konuştuğunuz önemlidir. Kendi tarzınız, özgün bir üslubunuz olsun. İlginç konulardan bahsedin. Size düşünceniz sorulmadan cevap vermeyin…
_Terminoloji : terimbilim.: bir bilim, bir sanat, bir meslek ya da bir teknik dalına özgü terimlerin tümü.
_________
_Mânî_
_Halk edebiyatı nazım biçimi. Halk kültüründe goşa (koşa) olarak da bilinir. “Goşa” Türkçede çiftlenmiş (ikili) demektir.
_Ay doğar elek gibi, Gün doğar melek gibi, Şu Karaman kızları, Turfanda kelek gibi
_Uzunsun sırık gibi, Ekşisin koruk gibi, Ne gezesin sokakta, Yolunmuş tavuk gibi.
_Çıktım incir ağacına, Yedim hamını mamını, Yere düşersen, Görürsün ananın …
_Masa üstünde darı, darı üstünde arı, beni küçük sanmayın, bende isterim bir garı
_Ayran yapar yayıklar, Kızlar fındık ayıklar, Harmanın kenarında, Titrer ince bıyıklar
_Ağaç kartken bükülmez, Kökü büyür sökülmez, İyi adam ağzından, Kötü bir söz dökülmez
_Havada yıldız, Nerden geliyon baldız, Sen git bacın gelsin, Yatamıyom yalnız.
_Bahtiyarım bahtiyar, Ben istemem ihtiyar, İhtiyar mis kokar, Bıyığı pis kokar
_Masa üstünde bardak, Yuvarlak mı yuvarlak, Türkiye’nin kızları, Hem dondurma hem kaymak
_Birde Kalktım Ki Erken, Ne Oldu Öyle Derken, Yastığı Kemirmişim, Rüyada Mısır Yerken
_Yaza yaza yaz geldi, pazara kiraz geldi, daha yazacaktım ki, ekonomik kriz geldi
_Mani mani dedin, Başımın etini yedin, Al sana mani, Öpsün seni gulyabani
_MİNİ MİNİ FARELER, RÜYAMA GİRDİLER, DAHA ÇOK YAZACAKTIM, KALEMİMİ YEDİLER
_______
_Tekerleme_
_El alem ala dana aldı aladanalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık
_Kızın biri kitap okurken ölmüş. Neden? -Satırbaşına gelmiş. _Ben kamyonu sürüyordum, Leonardo da vinci _Gözlüklerin numaralı mı? -Yok kale arkası…_Ali’nin selamı var. -Hangi Ali? -Şehirlerarası Otobüs terminali
________
_Fıkra_
_Temel asılırken, bu da bana ders olsun demiş.
_Temek onuncu kattan yere çakılınca hemen kalabalık toplanmış. Hayrola temel, ne oldu burada demişler? Ben de bilmiyorum, yeni geldim demiş.
_Vücutta bütün organlar şef olmak için yarışırken, göt kendini büzünce diğer organlar sıkışmış ve göt, şef olmuş.
_Dünyanın en uzun fıkrası: Adamın biri lokantaya gitmiş ve 10 tane muz istemiş. Garson muzları getirince adam, birinci muzu soyup yiyip yere atmış, ikinci muzu soyup yiyip yere atmış, üçüncü… Garson sinirlenmiş ve beyefendi neden birinci muzu soyup yiyip yere attınız, ikinci muzu soyup yiyip yere attınız…demiş. Adam da:………….
______
_Renk_
_Fuşya, galibarda, sıcak magenta(parlak mor)__ Horozibiği rengi__ Siklamen(bordo)__Çiğ köfte rengi__Denizkabuğu__Camgöbeği(açık yeşil ve mavi renklerinin karışımı)__Çivit mavisi, mavi ile mor arasındaki renk__ Alev kırmızısı__Gece mavisi__Ametist (mor gibi)__Akuamarin (açık turkuaz)__Bataklık yeşili(açık sisli yeşil)__Burgonya(koyu kırmızı)__Karolina mavisi__Kehribar(koyu sarı)__Kiraz kırmızısı__Koyu leylak(eflatun)__Kuşkonmaz(sisli yeşil)__Leylak__lavanta__Şarap rengi_Soluk gül__Kraliyet mavisi(koyu)__Kehribar(açık Turuncu)__Zeytin yeşili__Mandalina sarısı__Camgöbeği(yeşil mavi)__Ametist(açık eflatun)__Manolya__Hardalsarısı__Nar çiçeği(sıcak turuncu)__Yavru ağzı(sisli tutuncu)__Limon küfü(sisli sarı)__Kavunçi__ Palement mavisi(koyu)__Cyan(açık turkuaz)__Buz mavisi_Siyah, pigmentler ışığı yansıtmadığı tuttuğu için siyah olarak görünür.
_Kraliyet mavisi _ Noel Yıldızı-Bethlehem Yıldızı'nın görüldüğü ve müneccimler tarafından İsa'nın doğumunun müjdelendiği gecedeki göğün rengini temsil eder. "Doğudan gelen bilge adamların" Kudüs'e seyahat etmek için yıldızdan ilham aldığı Matta İncili'nin doğum öyküsünde yer alır.
___________
L' Orgasmo ha 7 fasi fondamentali:
1)ASMATICA: ah ah....
2)GEOGRAFICA: qui qui...
3)MATEMATICA: di + di +...
4)RELIGIOSA: o mio Dio....
5) SUICIDA: sto per morire...
6)OMICIDA: se ti fermi ti ammazzo...
7) SCARAMANTICA: se non fai girare la barzelletta niente sesso per 5 anni...!!!! Io non rischio...