Bugün biri çıkıp 'sizce dünyada enerji problemi var mı?' diye bir soru sorsa şu cevabı verirdim: 'Evet bayım, kesinlikle dünyada bir negatif enerji problemi var!' Ve daha da kötüsü, bu enerji problemini ortadan kaldıracak elimizde ne bir pozitif enerji santralimiz var, ne de yeraltı rezervlerimiz... Orta Doğu ve Arap Yarımadası dahi bu konuda
Kadın ve Feminzm
Dünyada ve Türkiye 'de Feminizm(Feminizm' in Tarihçesi)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Feministik düşünceyle tanışmam Üniversite yıllarıma dayanır. "Kadın ne değildir? "in tanımını bana öğreten yine kadınlar olmuştur. Fakat gördüğüm kadarıyla kadının ve kadın haklarının tüm dünyada geri plana atılmasının en büyük
Bir kadının aşkı uğruna kendi içinde yaşadığı çatışmalar, çevre baskısı, ön yargılar ve tutkularını işleyen, aşka dair bütün duyguları okura her sayfada çarpıcı bir biçimde yaşatabilen, oldukça sürükleyici bir eser.
Bende bıraktığı duygular çok özel oldu, okurken Marguerite'in acısını derinden hissediyorsunuz.
Peki aşk her şeyin üstesinden gelir miydi? Marguerite'in öyküsü kuraldışı bir olay, ama her gün rastlanan türden bir şey olsa, yazma çabasına değer miydi?
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,5bin okunma
"Araştırmalar gösteriyor ki, boşanmaların büyük çoğunluğunun sebebi evliliktir." Hadi canım sende ciddi olamazsın. :)
Gevezelik》Yine ortalığı karıştıran kitaplardan bir tanesiyle karşınızdayım. Kimi çok alıntı ve inceleme yapmamı istedi kimi kitap hemen bitsin de kurtulalım <şu acımasız gerçeklerden> dedi yani sonrasını ben
Hangisi gerçekti hangisi hayal gücü?
Zehra, diğer Zülfü Livaneli karakterleri gibi geçmişle gelecek arasına sıkışmış, diğer insanlara göre manevi açıdan farklı özelliklere, doğaüstü özelliklere sahip bir genç kadın. Serenad eserini okuyanlar bilirler oradaki baş karakteri, Konstantiniyye Oteli’nin baş kahramanı Zehra da yine eğitimli, üst düzey bir görevde çalışan sosyal bir İstanbul kadını.
Biraz çevre baskısı, biraz yaşadığınız dönemle ruh hali arasındaki uyumsuzluk biraz hayattan yorgun aslında.
Romanın üslubu ve hikaye akışı şuana kadar okuduğum kitaplardan farklıydı. Bizans kalıntılarından oluşturulan bir otel “Konstantiniyye Oteli” Kitap bu otelin açılışında verilen ve şehrin bir çok kesminden ünlü ismin çağırıldığı davetle başlar. Tüm kitap da orada geçer aslında. Bir geceyi, davette bulunan 30'a yakın masaya, masadaki karakterlerin hayatlarına parça parça dahil olarak izleyeceksiniz uzaktan. Bir salonda, aynı anda bulunan yüzlerce insanın nasıl bambaşka hayatlar, bambaşka hikayeler sakladığını gösteriyor kendi içerisinde. Klasik bir Livaneli eseri. Uykudan göz kapaklarınız kapanmak üzereyken sizin tek derdiniz bir sonraki sayfada neler olacağı. Dili öylesine akıcı ve sade. Ama betimlemeleri ve kullandığı tabirler bir o kadar kulağa süslü ve çekici geliyor.
Eğer daha önce herhangi bir Zülfü Livaneli eseri okuduysanız ve beğendiyseniz bunu da çok seveceğinizden eminim. Özellikle sizlerin de benim gibi Serenad’ın tadı damağınızda kaldıysa, Konstantiniyye Oteli tam da aradığınız kitap.
Sevgiler!
Hoş Nağme, peş peşe sayılabilecek kısa bir arayla iki çocuk sahibi olmuş bir annenin kariyerini bırakıp çocuklarına bakmak için evde kalmasıyla birlikte yaşadığı sıkıntılarla başlıyor. Bir yandan çocuk bakımını nerdeyse tamamen ve sadece annenin omuzlarına yüklenen bir sorumluluk olarak dayatan toplum ve çevre baskısı ve diğer yandan artık
Sıradan olmayan bir aşk romanı.
Aşka dair bütün duyguları okurlarına yaşatabilmeyi başarabilen sayılı usta yazarlardan babasıyla aynı isme sahip olan Alexandre Dumas Fils...
Romanın sayfalarında ilerledikçe gerçek aşkın nelere göğüs gerdiğini göreceksiniz bütün çıplaklığıyla.. Ciddi anlamda çok sağlam bir aşk hikayesi bir kadının kendi içinde yaşadığı çatışma aşk çevre baskısı ve diğer her şey harika.
Unutulmaz bi kitap okumak istiyorsanız mutlaka öneririm..
Güzel bir alıntıyla iyi okumalar...
+Yani beni gerçekten çok mu seviyorsunuz?
- Bir insan ne kadar sevebilirse, sanırım ben de o kadar...
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,5bin okunma
''İnsan zihni için, üst üste yaşanan olayların duyguları ayağa kaldırmasının ardından gelerek, ruhu hem ümitten, hem de korkudan azade kılan eylemsizlik ve kesinliğin mutlak sükûnetinden daha acı verici şey yoktur.''*
William Godwin ve Mary Wollstonecraft'ın kızı ‘’Mary Wollstonecraft Godwin’’, 30 Ağustos 1792’de
Dünya Edebiyat tarihinde belki de en çok tartışılan , tartışılacak olan ve tartışılmayı da hak eden bir kitap. Kitabın hem övülecek ve hem de eleştirilecek o kadar çok özellikleri var ki; işte bütün bunlardan dolayı bence de çok tartışılmalı ve çok konuşulmalıdır bu kitap.
Kitabın yazarı Boris Pasternak , aslında usta bir şairdir ve
Oysa görüyoruz ki, var olan din, taşlaşmış zihnî kalıplar içinde durmakta, yalnız aile baskısı, toplumsal gelenekler ve çevre telkinleriyle korunmaya çalışılmaktadır.
**Yazılanlarda bir parça da olsa size dokunan bir yer varsa oraya daha önce birisi dokunduğu içindir**.
Böyle bir epigraf ile başlamış
Taş Sektirme Ustası kitabına.
Bu deyiş bam telimeden vurdu beni. Dedim acaba hangi yaşanmışlıklar iç olacak bana.
Kolay değil yaşanmışlıkların ya da ifade edilemeyen boşlukların, insanı zincir gibi bağlayan, esir eden