Şehvet Dersi romanını açık söylemek gerekirse okumaya başladığımda çok büyük bir beklentim yoktu. Betimlemeler,karakterlerin hayatı ve akıcılığına hayran kaldım.
Karakter isimlerinin seçiminden, romandaki hikaye akışına kadar herşey birbirini tamamlar nitelikte. Dramatik ve güzel bir aşk dizisi tadında olmuş diyebilirim.
Bu tür roman sevenler için tatmin edici ve beklentiyi fazlasıyla karşılayacağını düşünüyorum. Okuyan pişman olmaz.
Şehvet DersiAşkın Nur Karataş · Lapis Yayıncılık · 202390 okunma
Bir Kürt Sevdim adlı kitabında, Gülşah ve Şahin'in gerçek hayat hikâyesini paylaşıyor bizimle.Kitabın anlatımı okuyucuda Gülşah ile sohbet ediyormuş hissini yaratıyor, Gülşah yaşadıklarını anlatırken aşkı iliklerinize kadar hissediyor onunla ağlıyor onunla gülüyorsunuz.
"Ben Diyarbakır'lıyım Gülşah sen ise Balıkesirlisin, biz ülkenin batısıyla doğusuyuz, biz bitmeyen bir kavganın bitmeye mahkum aşkıyız" olmuştu Şahin'in Gülşah'a ilk sözleri ama aşk kapıyı çalmıştı bir kere gördüğü anda vurulmuştu bu güzel kıza.
Gülşah ve Şahin'in hüzün dolu aşk hikâyesini okurken çoğu insan gibi bende göz yaşlarıma hakim olmakta güçlük çektim. Allah herkese böyle sevmeyi, sevilmeyi nasip etsin ama bu acıları yaşatmasın diyor okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Bir Kürt SevdimDilek Bilgiç Esen · Müptela · 20224,661 okunma
Biz adlı distopik eseri ülkemizde çok fazla bilinmese de distopik eserlerin başında gelmektedir. Kendisinden sonra yazılan 1984 romanıyla benzerlikler taşıması da George Orwell'ın romandan esinlenmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Romanda bahsedildiği üzere 200 yıl savaşları döneminin ardından sağ kalanların (26.yüzyıl) kurdukları dünya düzeni anlatılıyor. İnsanlar artık D-503, I-330 gibi cinsiyetine göre (sesli harf ile başlayanlar kadın,sessiz harflerle başlayanlar erkek) rakam ve harflerden oluşan isimler kullanıyor. Kaldırımları bile camdan oluşan bir şehirde, camdan evlerde oturan insanların mahremiyetini gizleyen tek şey sadece belli saatlerde kapatabildikleri bir perde. İnsanların gün içindeki tüm aktivitelerin devlet tarafından planlandığı bir yaşantı hayal edin.
Sürekli tek devlet vurgusunun işlendiği romanda George Orwell'ın 1984 kitabında bahsettiği büyük birader bu kitapta ki Velinimet karakteriyle benzerlik göstermektedir. 1984 de Winston'ın günlüğünden okuduğumuz hikayeyi bu kitapta D-503'ün not kayıtlarından takip ediyoruz.
Bende bilim kurgu filmlerini andıran bir hissiyat yarattı. Distopya sevenler için okunması gereken güzel bir roman.
Prova 160 sayfalık kısa bir hikayeden oluşmaktadır. Kitabın kapağında kullanılan siyah fon ve bir korku filmini çağrıştıran görsel oldukça dikkat çekici. Daha ilk bakışta ilginç bir konuyu işlediğini hissettiren kitabın arka yazısını okuyunca da merakınız iyiden iyiye artıyor.
Ne zaman ve nasıl öleceğinizi bilseydiniz ne yapardınız? Bir silah üreticisi olan Roman Merovech ve arkadaşı Radion Galitsky gelecek hakkında bilgi veren bir cihaz geliştirirler. Başlarda varlıklı insanlara gelecekten bilgi sağlayarak para kazanan merovech öleceği zamanı öğrenmesiyle birlikte hayatı zindana döner. Artık öleceği zamanı biliyordur ve bunu önlemek için elinden ne geliyorsa yapacaktır.
Sonunun havada kaldığını düşündüğüm
Prova, keşke biraz daha uzun olsaydı diyeceğiniz türden bir kitap. Bu güzel kitap için
Gizem Çetin'in kaleme almış olduğu Papatya Tarlasında Rönesans toplamda 584 sayfadan oluşan 2 ciltlik bir roman. Sade ve anlamlı kapak tasarımı ufak farklılıklar dışında 2 kitapta da aynı olduğu görülüyor.
Hikaye 2016 yılında İstanbul'da bir kadın cesedinin bulunmasıyla başlıyor. Hastanenin morgunda canlanmasıyla aslında ölmediği anlaşılan Crescent'in aynı hastanede hademe olan Melih'le karşılaşmasının ardından sır perdesi aralanmaya ve 600 yıllık bir serüven gün yüzüne çıkmaya başlıyor.
13. yüzyılın sonlarıyla 2016-17 yılları arasında mekik dokuyan romanda ingiltere açıklarında bulunan hillyin adası hill ve lilyin adında iki büyücü ırkına ev sahipliği yapmaktadır. Dışarıyla neredeyse hiçbir bağlantısı bulunmayan bu iki ırkın uydudan bile tespit edilemeyen ada gibi kendilerine has özellikleri vardır. Hill ırkı ortalama bir insan ömrüne sahip olmakla birlikte ölene kadar genç görünen bir yapıya sahipken lilyin ırkı ortalama bir insandan çok daha fazla yaşayabilmektedir.
Peki hem uzun yaşayıp hemde genç kalabilmek mümkün mü? Bu sorunun cevabı ve bu nefes kesen serüveni merak etmeniz açısından daha fazla ayrıntı vermeyeceğim :)
Bu güzel roman için
Duru - Görü kitabı hemen hemen herkeste merak uyandıran bir konuyu işliyor.
Başlığından da anlaşılacağı üzere bu kitapta durugörü türlerini, bu konuda yapılan bilimsel deneyleri ve tarihte durugörü yeteneklerini etkili şekilde kullanan insanları okuyacaksınız.
Peki nedir bu durugörü; Zaman ve mekândan bağımsız olarak duyu organlarının sınırı dışında kalan fiziki objeleri ruhsal gözle görmek.Piri Reisin çizdiği ilk dünya haritası kabul edilen haritada henüz keşfi yapılmamış bölgelerin yer alması buna örnek gösterilebilir.
Basit,akıcı ve anlaşılır dille yazıldığı için hiç sıkılmadan okudum. Biraz daha uzun sürmesini isterdim. 79 sayfa az geldi. Konuya ilgisi olanlara tavsiye ederim.
Duru - GörüKolektif · Bilim Araştırma Merkezi Yayınları · 197927 okunma
İskender Pala gibi usta bir yazarın kaleminden çıkmış olması beklentiyi oldukça arttırıyor. Son yıllarda oldukça popüler bir yer olan Göbeklitepe her geçen gün tarihe ışık tutmaya devam ediyor.
Romandan kısaca bahsetmek gerekirse, günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce yaşamış olan kadim insanların avcı-toplayıcı yaşam biçiminden tarıma, dini inanışlarından sosyal yaşantılarına kadar aklınıza gelebilecek birçok konunun işlendiğini söyleyebiliriz.
Kapak resmini ve romanın içeriğinde kullanılan görselleri beğendim.Açıkça söylemek gerekirse, akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış olmasına rağmen kurgu beni tatmin etmedi.
Akşam Yıldızıİskender Pala · Kapı Yayınları · 20206,4bin okunma
İncir Kuşları adlı kitabını okurken çok kez gözlerim yaşardı, hatta bir kaç bölümde ara vermek zorunda kaldım. Sevgi,hüzün,vahşet kelimelerle ne kadar ifade edilebilirse okadar anlatmış yazar.
Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse;
(spoiler içerebilir.)
Konservatuvar öğrencisi olan Suada Hatibovic üniversiteiyi okumak için İfeta teyzesinin yanında kalmaktadır. Daha üniversitedeki ilk dersinde hocası Prf.Dr. Duşanka begiç'in oğlu Tarık begiç'in dikkatini çeker. Kısa süre içinde birbirlerine derin bir sevgiyle bağlanırlar.
Suada düğün alışverişi için şehre gelen Edina ablası ve müstakbel eniştesi fikret ile beraber baba evine döner. Suada ablasının düğününden birkaç gün sonra dönmeyi planladığı sıralarda Hırvatlarla savaş halinde olan Sırplar yolları ve köprüleri ulaşıma kapatır.
Bosna da artık savaşın içerisindedir. Suada, Tarık ve çevresinde ki Müslüman Boşnakları ızdırap dolu günler beklemektedir.
İncir Kuşları Sinan Akyüz · Alfa Yayınları · 201726,2bin okunma
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi isimli kitabı 65 sayfalık kısa bir hikâyeden oluşuyor.Belkide kısa olmasının en büyük sebebi detaylara yer verilmeyen sade bir anlatım kullanılması.
Benjamin button 1860 yılında sıra dışı bir şekilde yaşlı ve hasta bir bedene sahip olarak dünyaya gelir. Bu terslik hayatı boyunca devam edecektir. Herkes yaşlanırken o gençleşecek zaman onu herkesten daha farklı bir noktaya taşıyacaktır.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesini hiç sıkılmadan okudum ve daha sonra bu kitabın aynı isimle filminin yapıldığını gördüm.Film ile hikayenin konuları benzer olsa da büyük farklılıklar göze çarpıyor.
Bence kitabı okuduktan sonra eğer zamanınız varsa filmi izlemenizi öneririm. Zamanınız varsa diyorum çünkü yönetmeniliğini David Fincher'ın üstlendiği, baş rollerinde Brad Pitt ve Cate Blanchett'in oynadığı film tam tamına 2 saat 46 dakika.
Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi isimli kitabının her sayfasında şüphesiz çok büyük emek ve bilgi birikimi var. Yazar anlaşılması zor konuları örneklerle ve basite indirgeyerek okadar güzel anlatmış ki, okuyan herkes bitirdiğinde kitabın ana fikrine vâkıf olabilir.
Eserden kısaca bahsetmek gerekirse insanlığın geçmişten günümüze kadar olan evrim sürecini başta sosyal, kültürel, teknolojik ve daha birçok açıdan geniş bir yelpazede ele alarak gelecekte karşımıza çıkması muhtemel gelişmeler hakkında tahminde bulunuyor.
Homo sapiens'ın biyoteknolojik gelişmelerin ışığında bir sonraki evre olan homo deus'a evrilişini anlatan ve tahminden de öte açıklamaları sizi heyecanlandıracak.
Bu kitabı okurken yanınızda not alabileceğiniz telefon, defter, tablet vs. bulundurmanızı tavsiye ederim.
Tesadüf dediğimiz okadar fazla şey var ki hayatımızda, belkide çıktığımız bu hayat yolunda bizi biz yapan tesadüf dediklerimiz. Hakan tesadüfen tanıştığı azra ile onları nereye götürdüğünü bilmediği bir yola çıktı. Bu yolda tesadüfen karşılaştıkları insanların kâh sofralarına misafir kâh dertlerine ortak oldular. Yoksa hiçbiri tesadüf değil miydi?
Hakan Mengüç'ün ustalıkla kaleme aldığı bu kitabı okurken hiç sıkılmadım. Eğlendim, öğrendim ve huzur buldum.