Yeniden doğma esrikliğimin gölleri, gözler
Bir soytarı gibi: elini, kolunu sallayan,
Kalemi kandilin budala isini ansıtan
Bir yazar gibi, duvara oyduğum pencereler.
El, kol, bacak sallayıp taklalar, perendeler
Atan bir yüzücüyüm sayrı Hamlet’i yadsıyan!
Denizlerde temiz, erden kaybolmaya çalışan
Biriymişçesine kazıyorum nice gömütler.
Yumrukların kışkırttığı güleç, sembol altını,
Güneş döğüyor birden arınmış çıplaklığımı
Yayılan bu serin, bu körpe sedef bedenimden.
Üstümden geçtiğinizde, ey tenin karanlığı
Buzulların suyunda boğulmuş düzgün, nerden
Bilecektiniz benim kutsanmış kokum, yağımdı.