Akşam oluyor. Günün çalışmalarıyla yorulmuş zavallı kafalarda büyük bir rahatlayış başlıyor; alacakaranlığın yumuşak ve bulanık renklerine bürünüyor şimdi düşünceleri.
Alegori.
Güzel bir kadındır o, havası çok zengin.
Bırakır saçı şarabında sürüklensin.
Pençeleriyle aşk, zehriyle batakhaneler,
Teninin granitinde körelir, gideerrr....
Zararsız bir oyalanma düşüncesi vermek istiyorum. Suçtan uzak eğlenceler öyle az ki!
Sabahları yollarda başıboş dolaşmak amacıyla evden çıktığınız zaman, birer kuruşluk ufak oyuncaklarla doldurun ceplerinizi –bir tek iple oynayan yavan mı yavan soytarı, örsünü döven demirci, atı düdük kuyruklu binici gibi– meyhanelerde, ağaç diplerinde karşılaştığınız, bilinmedik, yoksul çocuklara armağan edin bunları. Gözlerinin alabildiğine büyüdüğünü göreceksiniz. Almaya cesaret edemeyeceklerdir ilkin, mutluluklarından kuşku duyacaklardır. Sonra elleri armağanı çabucak kapıverecek, sonra da kaçacaklardır, insandan sakınmasını öğrenmiş olan, verdiğiniz şeyi götürüp uzakta yiyen kediler gibi.