Evlerimiz büyüdü, ama ailelerimiz küçüldü; konforumuz arttı, ama zamanımız azaldı. Eğitimimiz arttı, ama mantıgımız azaldı; bilgimiz arttı, ama yargı gücümüz azaldı;
Bir şeyin ticaretin nesnesine dönüşmesi için önce kıtlaştırılması gerekir. Ekonomi büyüdükçe, tanım gereği, giderek daha fazla insan faaliyeti paranın alanına, mal ve hizmet alanına giriyor. Ekonomik büyümeyi zenginlik artışıyla ilişkilendiririz genellikle, ama onu aynı zamanda bir yoksullaşma, kıtlıkta artış olarak da görebiliriz. Bir zamanlar para ödemeyi hayal bile edemeyeceğimiz şeylere bugün para veriyoruz. Neyi kullanmak için para ödüyoruz? Parayı kullanmak ıçin, elbette -elde etmek için mücadele edip fedakârlıklarda bulundugumuz parayı. Kıt olan bir şey varsa, kesinlikle paradır. Tanıdığım insanların çoğu sürekli olarak, yeterince paraya sahip olamayacakları korkusuyla düşük düzeyde (kimi zaman da yüksek düzeyde) kaygı içinde yaşıyorlar. Zenginlerin kaygılarının da doğruladığı gibi, hiçbir miktar hiçbir zaman “yeterli” olmuyor.
Reklam
Modern benlikse aksine. Öteki olan bir evrende farklı ve ayrı bir nesnedir. Adam Smith‘in Ekonomik İnsan'ı; dinin somutlaşmış ruhu; bıyolojinin bencil genidir bu benlik. Çağımızda kesişmekte olan krizlerin altında o yatar ve bu krizler de ayrılma temasının çeşitlemeleridir -doğadan, topluluktan,kendimizin yıtirilmiş parçalarınızdan ayrılmanın.
Nerede ve nasıl olmuş olursa olsun, toprağın özelleşmesi çok gecméden mülkiyet yoğunlaşmasını da getirdi. Eski Roma’nın ilk günlerinde toprak, küçük bir ev arazisi hariç, (şahsi değil) ortak mülktü: “Tahıl toprağı kamusal haktır.”Roma fetih yoluyla genişledikçe yeni topraklar uzun süre “kamu“. olarak kalmadı; çok geçmeden en zengin ailelere
Eskiden parasal olmayan mal ve hizmetlerin ticarileşmesi son birkaç yüzyılda, teknolojinin de yardakçılığıyla, günümüzde para alanının dışında pek az şey kalana dek hızlandı. İster toprağa ait olsun ister kültüre, ortak değerler duvarlarla çevrilip satıldı -hepsi de paranın katlanarak artmasına ayak uydurmak için yapıldı. Ormanları keresteye, şarkıları entelektüel mülke dönüştürmemizin ardındaki asıl neden bu. Günümüzde tüm Amerikan yemeklerinin üçte ikisinin ev dışında hazırlanmasının nedeni bu. Şifalı bitkilerden yapılan halk devalarının yerlerini ilaçlara bırakmalarının, çocuk bakımının ücretli bır hizmete dönüşmesinin, içme suyunun içecek satışlarında bir numaralı büyüme kategorisi olmasının nedeni bu. Yaşamın, dünyanın ve ruhun amansızca paraya dönüştürülmesine neden olan,Faiz temelli paranın içerdigi sürekli büyüme zorunluluğudur. Kısırdöngüyü tamamlarsak, yaşamın daha çok parçasını paraya dönüştürdükçe, yaşamak ıçin daha fazla paraya ihtiyaç duyuyoruz. Tüm kötülüklerin anası para değil, tefeciliktir.
Toplumsal ve doğal sermayesinin paraya dönüştürülmesine direnen her yönetim baskı görür ve cezalandırılır. Aristide neoliberal politikalara karşı çıkıp 1991’de ve 2004'te darbeyle devrildiginde Haiti’de olan buydu; 2009’da Honduras’ta aynı şey yaşandı; tüm dünyada yüzlerce, yüzlerce kez aynı şey oldu. (Ancak yöntem Küba’da ve daha yakın
Reklam
Sevgili okurum, şunu bir düşün: “Sana borç para veririm -ama ancak karşılığında bana daha da fazlasını verirsen,” diyen gerçekten sen misin? Yaşamak için paraya ihtiyacımız varsa, bu bir kölelik formülü değil mi? Solon’a ün kazandıran borç affının nedeninin kısmen, nüfusun giderek artan bir bölümünün borç kölesi durumuna düşmesi olması önemlidir. Günümüzde gençler üniversite kredilerine, ev sahipleri ipotekli konut finansmanlarına ve tüm Üçüncü Dünya ulusları dış borçlarına köle olduklarını hissediyorlar. Faiz, köleliktir. Ve kölelik durumu köle kadar köle sahibini de küçülttüğünden, yüreğimiz bununla bir ilgisi olsun istemez. Birisine borç verdiginde bu yükümlülüğü sonsuza dek kafasına kakan gerçekten sen misin? Krediden alınan faiz bu anlama gelir: geri ödeme baskısıdır. “Geri ödemezsen bu borç büyür de büyür,” tehdididir.
KİTAP LİSTESİ (devam ediyor) PAYLAŞIP YARDIMCI OLUNUZ!!!
KATEGORİLENDİRME AŞAMASI DEVAM EDEN HER KONUDAN KİTAPLARIN OLDUĞU UYGULAMA PROJESİ KAPSAMINDAKİ KİTAP-DERGİ-MAKALE LİSTEM. LÜTFEN PAYLAŞIP, YORUM YAPIP, MESAJ ATIP DESTEK OLUNUZ!!! LÜTFEN YARDIM İÇİN, İSTİFADE İÇİN, GELİŞİM İÇİN PAYLAŞINIZ!!! ŞU KİTABI UNUTMUŞSUN, EKLE diye yorumlar yapınız, öneriniz ve kategorisini belirtiniz. Kitabın
Bunca zaman sonra bile Güneş demez ki yeryüzüne, "Bana borcun var." Bak ne oluyor böyle bir sevgiyle; Aydınlatıyor Tüm Göğü
Günümüzde sık sık armağan değiş tokuşunda bulunuruz, ama armağan değiş tokuşu zaten, takas yolunda atılmış bir adımdır. Eski topluluklarda armağan vermeyi düzenleyen incelikli adetler vardı; geçmişle bağını tümden yitirmemiş toplumlarda günümüzde de varlığını sürdüren adetler bunlar. Armağan ağları genellikle akrabalık ağlarıyla yakından bağlantılıdır. Kimin kime armağan vereceğini adetler belirler. Bazı akraba kategorilerine sizin vermeniz beklenir; bazılarından almayı bekleyebi- lirsiniz; bazılarındaysa armağan akışı iki yönlüdür.
Reklam
Paranın nasıl geliştiği konusunda ekonomi metinlerinde verilen alışıldık açıklamalarda, başlangıç noktasının takas olduğu varsayılır. En başından iti- baren, rekabet içerisindeki bireyler kendi rasyonel kişisel çıkarlarını azamiye çıkarma peşinde koşarlar. Antropoloji, bu idealleştirilmiş tanımı desteklemi- yor. Mauss'a göre takas Polinezya ve Melanezya'da ender görülürken, Pasifik Kuzeybatı'da hiç duyulmamıştı. Ekonomi antropoloğu George Dalton empa- tik bir yaklaşımla, 'Takas, parasız değiş tokuşla sınırlı anlamında, hakkında bilgi sahibi olduğumuz geçmişteki ya da bugündeki hiçbir ekonomik sistemde hiçbir zaman niceliksel olarak önemli ya da baskın model olmamıştır," der.8 Dalton, yegane takas örneklerinin küçük, ender ya da acil işlemler olduğunu söyler -günümüzdeki gibi. Bunlar bir yana bırakıldığında, parasız işlemler ekonomistlerin fantezilerinin kişiliksiz, faydayı azamiye çıkaran işlemlerine pek de benzemezdi, daha çok, "gelenekle onaylanmış ve karşılıklılık özelliği içeren kalıcı (ve kimi zaman ritüelleştirilmiş) kişisel ilişkiler gerektirme eğili- mindeydi."9 Bu tür işlemlere takas değil, ritüelleştirilmiş armağan değiş toku- şu demek lazım.
Tüm kötülüklerin anasının para, ya da en azından para aşkı olduğu söylenir. Ama neden öyle olsun? Ne de olsa paranın amacı en basit haliyle, değiş tokuşu kolaylaştırmaktan ibarettir -diğer bir deyişle, insan armağanlarını insan ge- reksinimleriyle buluşturmaktan. Hangi güç, hangi canavarca sapkınlık parayı bunun tam tersine, yani kıtlık aracına çevirmiştir?
Çünkü gerçekten de temelde bolluk dünyasında, inanılmaz miktarda yi- yecek, enerji ve malzemenin israf edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın yansı açlık çekerken öteki yansı, ilk yarıyı beslemeye yetecek kadarını israf ediyor. Üçüncü Dünya'da ve bizim kendi gettolarımızda insanlar yiyecekten, barınaktan ve öteki temel gereksinimlerden yoksun yaşıyor, bunları satın ala- mıyorlar. Bu arada devasa kaynakları savaşlara, plastik çerçöpe ve insan mut- luluğuna hizmet etmeyen başka sayısız ürüne akıtıyoruz. Yoksulluğun nede- ninin üretim kapasitesi eksikliği olmadığı açıktır. Yardım etme isteksizliğine de bağlı değildir: yoksulları doyurmaktan, doğayı eski durumuna getirmekten ve başka anlamlı işler yapmaktan mutluluk duyacak pek çok insan var, ama bunlardan para kazanılamayacağı için yapamıyorlar. Açıktır ki para armağan- lan gereksinimlerle buluşturamıyor. Neden?
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.