Bir anne olarak bu kitabı tabiki daha farklı hislerle okuyorsunuz içinizi acıtıyor hele birde gerçekte böyle bir trenin olmasi ve onca çocuğun bu acıları çektiğini bilmek üzücü okumaktan pişman olmayacağını bir kitap kesinlikle
1854 ve 1929 yılları arasında iki yüz binden fazla öksüz çocuğu taşıyan Öksüzler Treni ve adını tam da buradan alan kitapta İrlanda'nın zorlu yaşam koşullarından kurtulmak için ailesiyle New York'a göç eden Niamh'ın hikayesi anlatılıyor.
Yaşananlardan sonra yalnız kalan Niamh, kendisine bir aile bulmak umuduyla Öksüzler Treni'nde yerini aldı. Ve ilk değişen şey ismi oldu.
Sonrasında, 2011 yılında kendi gibi öksüz olan Molly ile yolları kesişti. Kendilerine ait olan hüzünlü hikayeler dile geldi.
Oldukça yalın bir dille yazılmış. Geçmiş ve günümüz bağlantısı güzel bir kurguyla yazılmış kitap Jio kitaplarının tadını veriyor.
Orjinalini epey zaman önce okumuştum. O da böyle bir çırpıda bitmişti. Dişli bir kadın karakter var hikayede. Böylesini seviyorum :) Bu arada Constantin Film'le anlaşma yapılmış, filme uyarlanıyoooorrrr :)
Mucize, ancak onu bir mucize olarak görmeye hazırlıklı olanlara görünür, diğerleri için görünür değildir, o yüzden de yoktur; aslında nesnelerin ve günlük olayların içinde gizlenir.
Kitabın her sayfasında her adımımda yanımda olan, beni destekleyen bir ailem olduğu için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anladım.. İnsanın hiç tereddüt etmeden sırtını dönebileceği insanlar olması hayata 1 - 0 önde başlamasını sağlıyor.. Bu kitap hayata yenik başlayanların hikayesi.. Bir çırpıda okuyacaksınız!
Daha önce tüm hayat, gelişi güzel anlardan oluşan bir tesadüf gibiydi. Bu defa ilk kez bir tesadüf değil de kaderin ta kendisiydi. Seni seviyorum. Seni özlüyorum. Kendine dikkat et...
Bu tarz kitapları da okumak gerek arada:) Kısa teneffüsler gibi.Birbirini seven ama ifade edemeyen ,kendi kendine bile sevdiğini kabullenemeyen insanlar, veee mutlu son.Hayat işte!
Çok özelliği yoktu bu kitabın. Yıkık bir ilişki sonrası teselliyi yabancıda arayan Sara ve şehrin popüler İngiliz (ki kitapta bile olsa İngiliz aksanı candır) CEO'su Max. Ancak Max'in İngiliz aksanı bile bunu kurtarmaya yetmiyor. Akıcı bir dildi ancak çok bir özelliği yoktu bence.
1854 ve 1929 yıllarında Amerika`da " Öksüzler Treni " adı verilen bir tren varmış. Bu trende 200 binden fazla öksüz/ yetim çocuk sokaklardan toplanarak bu trene bindirilip yeni ailelere sahip olmaları için Orta Batıya götürülmüşdür. Ne yazık ki, çocuklar için her şey kolaylaşmak yerine bazen daha da kötüleşmiş... Tren bir istasyonda