Salondaki fısıltılar kulaklarda uğultu bırakırken, halkın gözbe-beğinde heyecan kıvılcımları kaynaşıyordu. Çünkü insanoğlunun iskeleti çamurla, kanı merakla yoğrulmuştu. Maznunun kadın oluşu, halkın heyecanını bir kat daha artırmıştı… Koridor, insan selinin boğucu nefesi ile dolup taşarken, mendiller yüzlerdeki teri emdi… Sanki az sonra, bilmem kaçıncı perona, içi hasret yüklü bir tren gelecek ve özleyişler son bulacaktı… Bekleyenlerde bir kıpırdanış oldu ama gelen, tren değildi. Alev alev yanan gözler, iki jandarmanın arasında yürüyen maznunun üzerinde mıhlandı… Fısıltılar iyice yoğunlaştı. Görenler, görmeyenlerin dikkatini aynı noktaya çekebilmenin telâşı içindeydi:
"Bir defa ele geçen ömrün baharı, insan hayatında, bazen billur billur akan bir suya benzer… İnsan o akışta resmini görebilir…"
Reklam
"O, son çırpınışlarını okyanusun orta yerinde harcarken, onu ummanların derinliğine terk edenler, bir gün aynı mücadeleyi vereceklerinden habersizce, bu boğuluşa alkış tutabilir."
"Okşayan eli ısıranlar, tekmeleyen ayağı öperler."
Sayfa 310Kitabı okudu
Mahkeme
İnsanoğlunun iskeleti çamurla, kanı merakla yogrulmuştu.
Timaş yayınevi
"Bulanık suda resmine bakan, çamur görür."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.