Evet, doğa yalnızlığı sevmez, hep bir desteğe dayanmak ister: çok yakın dostlukların en tatlı yanı da budur. Doğa ne istediğini, ne aradığını, neyi istediğini böyle işaretlerle belli ettiği halde, bilmem nasıl oluyor da, sağırlaşıyor ve uyarmalarına kulaklarımızı tıkıyoruz.
Erdemsiz ne dostluğa, ne de istenen herhangi bir şeye erişebiliriz. Erdeme değer vermeden dost edindiklerini sanan insanlar bir gün kötü bir olayla karşılaşmak zorunda kalırlarsa, o zaman ne denli yanılmış olduklarını anlarlar. Bunun için bir kanıya vardıktan sonra sevmelisin, sevdikten sonra bir kanıya varmamalısın.
Reklam
Yapılan ve görülen iyiliklerin eş olmasını istemek, dostluğu çok ince ve derin hesaplara vurmaktır. Gerçek dostluk daha zengin, daha eliaçıktır; sanırım aldığından çok vermemekte bu denli titiz davranmaz: dostlukta yapılanların yitmesinden, taşmasından ya da hakkından çoğunu almaktan korkmamalı.
Cicero zorbaların egemenliğinde her türlü hakkın çiğnendiğini söyler. Bir toplumda gerçek uyum, ancak birey kamusal alandaki konumundan kendi çıkarı için yararlanmaya bakmak yerine kişisel çıkarlarını kamu çıkarının gerisine çektiğinde mümkün olur. Toplumun sağlıklı bir yapıya kavuşması ancak zenginliğin lüks ve savurganlıkla tüketilmek yerine iyi yönetilerek düşünsel ve sanatsal alanda kültüre katılmasıyla, aristokrasinin kibrinden vazgeçmesiyle, halkın da demagogların etkisinde kalarak devleti bir partiye satmak yerine kendi olağan haklarını savunmasıyla gerçekleşebilir.
Sayfa 250Kitabı okudu
Ahlaksız liderler, yalnızca kendi ahlaksızlıklarını beslemekle kalmayıp aynı zamanda onları devlete aşıladıkları için topluma daha fazla zarar veriyorlar; sebep oldukları tek zarar kendilerinin yozlaşmaları değil, başkalarını da yozlaştırmalarıdır: Hatalarından ziyade kötü örnek olarak zarar veriyorlar.
"dum spiro spero" " Nefes aldığım sürece umuyorum" Cicero
Sayfa 350Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.