Dilimize pelesenk olmuş bu kalıbın ilginç ortaya çıkış hikâyesi
İstanbul’da 1871’den itibaren hizmete giren ilk atlı tramvaylar şehrin yokuş bölgelerinde tek, eğimli olmayan yollarında ise çift katlı olarak hizmet veriyordu. Tramvaylara çift at koşulur, ağır vagonlar yokuş başına geldiğinde civarda bekletilen bir çift at daha bağlanır, meyilli hat böylece aşılırdı. Tramvaylara koşulan atların bulunduğu ahır, şu an Taksim’de elektrikli tramvayların tamir edildiği bölge Fransız Kültür Merkezi’nin hemen yanı. Ahır kahyası Dingo isimli Rum bir ihtiyardı. Sık sık başında bulunduğu ahırı meyhaneye giderken boş bırakan Dingo, ahırda olmayınca yorulan atları dinlendirmek için vagonlara at tedarik eden seyisler ahıra diledikleri gibi girip çıkar, yedeğe alınmış yorgun atlara yem verir ve yokuş tırmanacak atları vagonlara bağlamak için alırmış. Bu durum o günden bu güne İstanbullular arasında gireni çıkanı belli olmayan yer anlamında “Dingo’nun ahırı” deyimiyle kullanılmış...