... Mesela; mana ile söz can ile ten gibi asla ayrılmaz. Gönül bir dalgıç gibi mana denizine dalar ve irfan incileri çıkarıp ibare ipine dizer. Dil ise bir gelin süsleyicisidir; ipe dizilmiş bu manzum cevherleri zaman dilberinin boynuna takar.
...Mesela; düşünce deniz, ilham ise bu denizdeki zihin istiridyesine düşen ve mana incisine dönen nisan yağmurudur. Bu inciler düşünce dalgalarıyla söz haline gelir ve kenara çıkar. Ancak söz yazılırsa kalıcı hale dönüşmüş olur, yoksa kaybolmaya mahkumdur.
Abdülhamit rejiminin düşmesi ile Borçlar İdaresi tabiî sona ermedi. Onu Meşrutiyet, hatta Birinci Cihan Savaşı bile yerinden sökemedi. Bu savaş süresinde İngiliz ve Fransız üyeler gitmiş, fakat onların yerine eski arkadaşları olan Almanlar orayı yine tıkır tıkır idare ediyorlardı. İngiliz ve Fransız sermaye sahiplerinin hisseleri büyük bir dürüstlük içinde bu geçici düşmanlar tarafından harp sonunda sahiplerine teslim edilmek üzere Deutsche Bank’a emanet olarak yatırılıyordu. Belki birçok okuyucu bilmez: Düyun-i Umumiye denen borçların son ve kesin tasfiyesi 25 Mayıs 1954’te tamamlanmıştır. İlk borç anlaşması, 4 Ağustos 1854 tarihinde yapılmıştı. Demek ki tam yüz yıl borç içinde yatmışız. Borçlar İdaresi 1882’de kurulduğuna göre de 72 yıl borç ödemişiz.
Ne olur selvi boylum, o güzel başın için,
Terk etme toprağımı, bir gölgeni salmadan!
Okuyucu, unutma Hâfız'ın sözlerini:
"Gözyaşlarıyla yıkan, güzele bak o zaman!"