Bir müdekkik kalkıp da: ”Türk ruhunda en ziyade göze çarpan şey aşk ve ihtirastır!” dese gözleri kamaştıracak kuvvette doğru bir söz söylemiş olur. Halk şiiri ve tekke şiirinde her şey gönül etrafında döner. Türk musikisine bakınız baştan nihayete kadar beste ve güftesiyle aşktır. ” (Beyatli, 62) Peki; ama eskilerin aşktan anladığı şey bizim anladığımız mı? Bu konuda da şunları söylüyor şairimiz: Bu şiirde aşk bugünkülerin anladığı gibi bir çehreye alaka manasmda değil, bir ummandır. Fuzulî kimi sevdiğini, sevdiğinden ne istediğini, sevdiği sorsa ne söyleyeceğini bilmez. Nedim durup dinlenmeksizin Iaubali bir meşreple sever. Galib Dede aşkı öyle bir cezbede duyar ki gözler kamaşır... Aşk ruhun yanıklığı ve uzun bir susamak olduğu için bütün o şairler şiirlerinde Cem’in şarap küplerini devirirler, muttasıl kadehler doldururlar, bir türlü kanmazlar.” (Beyatlı, 54-55)
736 syf.
9/10 puan verdi
3. kitabı beklerken sinir krizlerine neden olan okuduğum en güzel kitaplardan biri. Neredeyse en güzeli diyeceğim ama daha tanışılmamış kitaplar var.. Hikaye harika. Kitabın okuyucu için sayfa sayısı ile ters orantılı bir bitirme süreci var. Yazar kitabını ithaf ederken 'bir şey yapacaksam acele etmeden daha ilk seferde düzgün yapmamı öğreten babama' demiş olsa da umarım seriyi bitirir ve okuruz.
Rüzgarın Adı
Rüzgarın AdıPatrick Rothfuss · İthaki Yayınları · 20193,817 okunma
Reklam
Hakikatte eski musikimiz belki bizim en öz olan sanatımızdır. Türk ruhu hiçbir sanatta bu kadar serbest surette kendi kendisi olmamış, bu kadar derin ve yüksek kemale mutlak bir hamle ile erişmemiştiı: O ne büyük ibdadır, o ne zengınliktir. (Tanpınar, Yaşadığım Gibi, 340) Yazara göre üç büyük bestekâr üç dönemi eserleriyle temsil ederler: A.Meragî'nin eserinde garib bir tokluk ve nağmenin şalı mevcuttur. ltrî’nin Nevakaı’ı klasik bir sanattan beklenen her şeyi, yerli yerine oturmuş eşyayı temsil eder. Dede Efendi'nin Ferahfeza Ayini ise inkıraz devrinin bütün acısını kendinde taşır. Diğer sanatlara karşılık musiki Tanpınar’ın ifadesiyle XVII. asırda “tam klasik devrinde"dir. Hafız Post (1630-1694) ve en önemli bestekârımız Itri (1630?-1712) bu devirde yetişir. Lale Devri’nde Önceleri pek iltifat görmeyen şarkı formu zamanla önem kazanır ve bu şekil Hacı Arif Beyle zirveye ulaşır.
Bir müdekkik (araştıran, araştırmacı) kalkıp: "Türk ruhunda en ziyade göze çarpan şey aşk ve ihtirastır!" dese gözleri kamaştıracak derecede doğru bir şey söylemiş sayılır. Halk ve Tekke şiirinde her şey gönül etrafında döner. Türk musıkîsine bakınız, baştan nihayete kadar beste ve güftesiyle aşktır. (Yahya kemal BEYATLI)
Mevlana ,mesnevi'de ,bir su kenarında kendi iç âleminin cennetine dalmış bir sufi ile durmadan gafil bir yolcuyu konuşturur .yabancı ona "niçin uyuyorsun?ilahi sırrın işareti olan çevredeki güzelliğe baksana !" Der .beriki ise şöyle cevap verir: "ey surete tapan ,gerçek bahçeler ,meyveler günüldedir."
479 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kazım Özalp / Milli Mücadele 1919-1922. İ- II Kazım Özalp (1882- 1968), 50 yılı aşan bir askerlik ve devlet hizmetinde; en küçük rütbeden başlayarak Balkan Harbi, Birinci Cihan harbi ve Milli Mücadele, bölük kumandanlığından cephe kumandanlığına kadar ve orgeneral rütbesine erişerek yapılan askeri hizmet, milletvekilliği, bakanlık ve meclis
Millî Mücadele
Millî MücadeleKazım Özalp · Türk Tarih Kurumu · 202028 okunma
Reklam
395 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.