Şunu iyi bil ki: Sana Allah'ı hatırlatan, seni inciten, gizlice yalvaran dert, dünya mülkünken ve saltanatından daha hayırlıdır.
Allah sana dert, tasa verdiyse, O'nu anman için verdi.
Su ve havadan sonra insan için en hayati ihtiyaç nedir diye sorulsa, "muhabbet" çıkıverir ağzımdan. O kadar önemlidir yani. Yaşamak paylaşmaktır çünkü. Ve düşünceleri, sevinçleri, üzüntüleri paylaşmak en az ekmeğini paylaşmak kadar elzemdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Beş vakit namazın Allah’ın emri olduğunu kabul eden; abdestlerine,
vakitlerine, rükûlarına ve secdelerine özen göstererek beş vakit namazı kılmaya devam eden kimse cennete girer.”
İbn Hanbel, IV, 266
Fetihten bu yana sürekli çoğalan alçak gönüllü ve masum aydınlığıyla eski İstanbul'dan nelere sahip çıktık ne
kadarını koruyabildik düşünmemiz gerekiyor.
Pascal'dan, Kopernik'ten bahsederken, İbni Heysem'den, Harezmi'den, Biruni'den, mikrobiyolojiyi Pasteur'den önce kuran Akşemseddin'den habersiz yeni kuşakların zihninde neyi nasıl kaybettiğimizin bir soru olarak belirmesi gerekiyor. Ve en fazla da medeniyetimizin esaslı dinamiklerine dönmeden öncü bir millet olamayacağımızı hatırlatmak gerekiyor.