Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Büyük bir emek tebrik ediyorum. Yanlış gördüğüm bir konuyu da düzeltmek istiyorum. "İmam Gazali her ne kadar Huccetü’l İslam olsa da en zirve eseri olan İhya da zayıf rivayetler mevcuttur" diye belirtmişssiniz. Huccetü’l İslam demek İslam dininin hak olduğunun delili demektir, İslam dininin hak olması için Gazali veya herhangi bir beşerin sözüne gerek yoktur. İlk insandan itibaren tüm insanlara bilmediğini öğreten Allah'tır. "O, kalemle öğretmiştir. İnsana bilmediğini öğretmiştir" (Alak 4,5)
Vurgulamak istediğiniz hadis ilminde sahihlik konusu gerçekten çok önemli ona tamamen katılıyorum. Benim bahsettiğim ayet tüm bilen ile ilgili değil, insana bilmediğini kalem ile öğretenin Allah olduğu ile ilgiliydi. Dolayısıyla her insana doğru ve yanlış yolu kalem/kitap ile öğreten Allah olduğuna göre herhangi bir beşerin "Hüccetül İslam" gibi aşırı bir övgüyü sahiplenmesi/haketmesi her ne kadar sizin söylediğiniz bir söz olmamasına rağmen doğru olduğunu düşünmüyorum. Saygılar..
"Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" cümlesi de hatalıdır.Çünkü "asrın anlatışına göre fetva vermeliyiz" manasına gelir ki,hakikat bunun tam tersinedir.Yani Müslümanlık zamanın icabına uyacak değil,zamanın icabı daima Müslümanlığa uyacaktır.
Şiirin bir kısmı alıp bir kısmını almamak anlam kaymasına neden oluyor, doğrusu; “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı”. Yani Kuran'ı okuyup anlayıp günümüzdeki problemlere Kuran ışığında çözüm bulmalıyız.
Nebimizin sünnetine de başvuralım buna kim itiraz edebilir, ama sünnet arapça birinin yapmayı alışkanlık edindiği şey demektir. Nebimizde Kuran okumayı, Kuran'ı ahlak edinmeyi kendine sünnet edinmiştir. Şimdi ki müslümanların sünnet anlayışı bu mudur?