Bir kış daha bitti...
Bitti diyorsam; arza emrivâki fâsıladan, körpe yeşilin cilvesinden, filizlenen başaklardan, ağaç dallarında şakıyan kuşlardan, toprağını delen tohumlardan, taşlara nazlanan eflatun menekşelerden kulağıma gelen mûsikî sesindendir...
Gökler kadar ırak değil haşr-i bahar; kışın hengâmına, gün vuran ayazlara mı aldandın..?
Gözlerini kaldır, seyrâna çık ömür tüketen gâm u kederden, gözyaşı döktüğün gecelerden..!
Güneş bir başka doğuyor dünlerin önünden;cemre düşmüş olmalı,zemherinin har'ına...Durma,çek içine havayı ! Nasıl da esiyor ılık rüzgâr,ıtır kokuları sarmış her bir yanı...Mest olsun ruhunun aynasında,Sevgili'nin sûret-i yansıması...
Sanki ,Aşk geçmiş buralardan...Sanki,vuslatın kokusu sinmiş cân'ına...Bir nefes(len)Sen..!! Ser'imi sevi'sine feda ettiğim;kapat gözlerini,en güzel düş'ünü ser mavi atlasa ! Ser ki;göreyim cemâlinin rû'yetini...
Bilmez misin;felâket'i olur Âşık'ın didâr'ından,mahrumiyet...Bilmez misin;nazargâh'ımdır gözlerin,hangi ufka yönelsem.......buğusunda yalnız Sen...!!
Daralıyor vakit!!
Kulak ver; gönlüne sezdirilen sırrın, kendi zamanına ulaşan sesine...
Sukutu adımladığın yollarda ses olayım lisanına...
Dinle ve dile tez elden fasl-ı baharı...
// Yunus Toktay //