...
Gündüzden geçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter ...
Duymasa da hiç kimse şair gönlümün,sende karar kıldığını ...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter...
Bir gün duysan bittiğimi ,tükendiğimi
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek ,
Bir ince dal gibi üzerime titreyerek
Eğilsen yeter...
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Şimdi sen gelsen
Dağ suları gibi incecik
Kırılıp dökülen
Uçarı gülüşünle sen
–Hep böyle hayata barışık–
Çıkıp gelsen
O bengi sularda ben
–O serin, o gökçe mavilerde–
Şu büyük kent yorgunu
Örseli, kırgın
Lime lime yüreğimi
Dinlendirsem…
Bir daha hiç mi hiç
Gitmesen…
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
seni özlediğimi düşündükçe, gücünü yitirmiş bir derebeyi gibi yalnız hissediyorum kendimi. sessizleşiyorum. oysa konuşmayı nasıl da sevdiğimi bilirsin, gece, en güzel uyku şarkılarını söylerken bile, susamazdım. bilsen biraz sese nasıl da ihtiyacım var. sadece biraz ses. taşıyamıyorum bu yalnızlığı, oysa nasıl da çoğul yaşıyordum seninle her şeyi, şimdi çıkıp gelsen, işte buradayım, desen. kendimi iyi hissetmem için sadece gülümsemen bile yeter. yalnız ruhların kalıplarına sıkışmış sözler yazmak istemiyorum. yedi cehennem, sekiz cennet olduğunu biliyorum. bu yüzden, sırf bu yüzden seni bekliyorum. yoruldum artık. sözerimi ayıklayıp, onlarla çoğalmak istiyorum. gel artık, yalnızlığı sevmiyorum..