Sizin hayatınızın baharıyla kendi ömrünün kışına çiçekler açtırmak istiyor. Seralarda vakitsiz bahar görülse bile gönüllerde suni aşk yaratılması henüz görülmemiştir.
Gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum, gerçek cesaretin eli tüfekli bir adamla ilgisi olmadığını. Daha başlamadan yenildiğini bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu..
Gül hüzünlü, sümbül perişân, bağın şevki yok
Dertli olmuş, güzel sesli bülbülün şevki yok
Başka bir hâl ile çağlayan akarsuyun şevki yok
Âh edip inleyen kararsız esen rüzgarın şevki yok
Geldi amma neyleyim sensiz baharın şevki yok
Farkı yoktur göz yaşından çimenlikteki çiyin
Lalenin sefa kadehi hasret kanıyla dolar
Ay bile gayretle etrafındaki ışığın kucağında ağlar
Gönlüme tesiri olmaz akıp giden ateşin
Geldi amma neyleyim sensiz baharın şevki yok
Her bir bulut hasretinin haberini verdikçe
Ufku izlerken bile içime bir sıkıntı gelir
Çimen titrer bin ıstırap verir gönlüme
Tabiat ayrılığınla küskün, benim gönlüm ise harap
Geldi amma neyleyim sensiz baharın şevki yok
Yıllar öncesi kitabın İngilizce versiyonu “To kill a mockingbird”i okumuştum, bu kez Ülker İnce’nin çevirisiyle tekrar elime aldım ve Türkçesi de kesinlikle okumaya değermiş..
“Bülbülü öldürmek günahtır. Çünkü o yaratılışından ötürü bülbüldür, kendisini bülbül olarak seçemez. Onun kaderinde bülbül olmak vardır ve bundan dolayı da suçlu olarak