Aslında başka şeyler hayal etmiştim ama olsun, var mı öyle pat diye hayale ulaşmak? Neler yaşadım ne insanlar tanıdım, çoğunu unutmuş olsam da unutuşun bile bir cazibesi var bence.
Ahlat Ağacı
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
"Kahve" sözcüğü tüm dillere Arapçadan yayılmıştır. 16. yüzyılın ilk çeyreğinde İstanbul'da görülen kahveyle birlikte dilimize yavaş yavaş "kahverengi" de yerleşmeye başlamıştır. Kahvenin tarihini bir kenara bırakıp "Kahveden önce kahverengine ne deniyordu?"
Bildiğiniz üzere "irmik"ten yapılan bir tatlı olan "höşmerim"in kökeni, eşine adı geçen bu tatlıyı yapan bir hanımın tatlı bittikten sonra eşine yönelttiği "Hoş mu erim?" ifadesinden gelmiştir.
Tabii ki böyle bir şey yok.
Türkçe dili böyle bir bulmaca işte. Bir kökten başlayıp kendimizi bambaşka köklerin, kelimelerin diyarında çok kolay bir şekilde bulabileceğimiz harikulade bir dil.