Çimenlerin kısa bir tarihi
"Tarihçiler geçmişi tekrar etmeyelim diye değil, geçmişten kendimizi kurtaralım diye geçmiş üzerinde çalışırlar."
Çimenlerin kısa bir tarihi
Tarihi öğrenmek için en iyi motivasyon geleceği tahmin etmek değil kendinizi geçmişten kurtararak başka yazgılar tasavvur edebilmektir. Bu şüphesiz sınırsız bir özgürlük tanımaz, geçmişle şekillendiğimiz gerçeğinin önüne geçemeyiz; ancak bir parça özgürlük bile hiç olmamasından iyidir.
Sayfa 75
Reklam
Çimenlerin kısa bir tarihi
Kıymetli çimler sık sık önemli kutlamalara, sosyal etkinliklere ev sahipliği yapsa da geri kalan vakitlerde yasaklı bölgeydi. Bugün bile sayısız saray, hükümet binası ve kamu alanında tabelalar insanlara "Çimlere basmayınız" uyarısında bulunur.
Çimenlerin kısa bir tarihi
Tarihçiler geçmişi tekrar etmeyelim diye değil, geçmişten kendimizi kurtaralım diye geçmiş üzerinde çalışırlar.
Çimenlerin kısa bir tarihi
Büyük devrimler için işleyen kurallar, gündelik hayatta da geçelidir. Genç bir çift, yeni evlerini tasarlayan mimardan evin önüne küçük bir yeşil alan yapmasını ister. Neden? "Çünkü yeşillik güzeldir," diye cevaplayacaklar muhtemelen. Peki neden böyle düşünürler? Bunun da arkasında bir tarih var. Özel mülklerin ve kamu binalarının önündeki alanlarda çim yetiştirme fikri ortaçağın sonlarına doğru Fransız ve İngiliz aristokratların şatolarında doğdu. Modern çağın başında bu alışkanlık kök salarak asaletin sembolü haline dönüştü. Bakımlı çimler, özellikle çim biçme makineleri ve otomatik sulama sistemlerinin olmadığı devirlerde çok fazla zahmet ve emek gerektirdiği halde karşılığında hiçbir değerli ürün vermiyordu. Çim yemedikleri için üzerinde hayvan bile otlatamıyordunuz. Yoksul köylülerin değerli toprakları ve zamanlarını çimlere harcayacak lüksü yoktu. Şatonun girişindeki bakımlı çim alansa kimsenin taklit edemeyeceği özel duruma oldukça yaraşır bir statü sembolüydü. "O kadar varlıklı ve güçlüyüm ve o kadar çok toprağım ve hizmetkarım var ki bu yeşil fanteziyi karşılayabiliyorum," demenin aleni bir beyanıydı. Çim alan ne kadar bakımlı ve büyükse hanedan o kadar güçlü demekti. Bir dükü ziyaret ettiğinizde çimleri bakımsızsa onun da sıkıntı içinde olduğunu bilirdiniz."
Sayfa 72
Dullborough Kasabası
"Dickens Dullborough Kasabası (1860) isimli kısa öyküsünde trenin hem masumiyetin yitirilmesine hem de yeni deneyimler edinilmesini yol açtığını ileri sürmekteydi: 'Dullborough'da yaşayan çoğumuz kırsal kesimden gelmekteyiz. ... İstasyon oyun alanlarını yok etti. Artık bu alanlar yok. İki güzelim alıç ağacının, fundalıkların, çimenlerin ve tüm düğün çiçeklerinin yerini sarsıntlı yolların taşları aldı. ... Bindiğim trenin Timpson'un Mavi Gözlü Bakiresi gibi kulağa hoş gelen bir adı vardı ve sokağın üstünde merkezi bulanan Timpson tarafından işletiliyordu; beni geri getiren lokomotif sadece No 97 adını taşıyordu ve Güneydoğu Demiryollarına aitti ve kupkuru toprağa kül ve sıcak saçıyordu.' " Not: Dickens'ın hikayeyi kaleme aldığı tarih, İngiltere'de demiryollarının inşasının başladığı ve genişletildiği tarihlerin arasındadır.
Sayfa 138 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
140 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
51 günde okudu
Fillerin tepiştiği, çimenlerin ezildiği bir coğrafya... Nazi Almanyası destekli Hırvatlar'ın Büyük Hırvatistan İdeali ile Rus Çarlığı destekli Sırplar'ın Büyük Sırbistan hayali; yani kara totalitarizm ile kızıl totalitarizmin çalkantıları arasında alabora olmadan ayakta kalmaya çalışan bir ülkenin tarihi ve onun "Bilge Kral"ının kısa bir biyografisi... Hem Aliya İzzetbegoviç'in şahsını hem de Adriyatik Denizi'nin kuzeydoğusunda yer almasına ve Bosna Hersek'in çevresindeki Hristiyan devletlere rağmen nasıl Müslüman kalabildiğini merak ettiğim için sorularıma cevap bulmak adına başladığım kitap. Eser, hemen hemen yarısına dek Bosna'nın tarihinden de bahsettiği için sorularımı da yeteri kadar yanıtlayabildi. Beni en çok şaşırtan olaylardan biri de; haftalardır kendi kendime sorguladığım, sırf bu sorudan dolayı hem biyoloji hem de İslami açıdan uzman bir kişi bulma arzusuyla yanıp tutuştuğum konu olan "evrim ve yaratılışçılık" arasındaki çelişkiye tesadüfî olarak tam da cevabım olacak şekilde kitapta bulmam oldu. Yani Bilge Lider karşımda olsa da bizzat kendisine soracak olsam ancak bu kadar detaylı cevaplandırabilirdi. Meraklısı için tavsiye edebileceğim, hem Bosna tarihinin hem de Begoviç'in filozofik kişiliğinin özetle anlatıldığı bir biyografi ve kısmen de bir felsefe kitabı. İyi okumalar.
Aliya İzzetbegoviç
Aliya İzzetbegoviçRecep İhsan Eliaçık · İlke Yayıncılık · 2010171 okunma
Çimenlerin kısa bir tarihi
Tarihçiler geçmişi tekrar etmeyelim diye değil,geçmişten kendimizi kurtaralım diye geçmiş üzerinde çalışırlar.
208 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Fahrenheit 451'e Bir de Bu Yönden Bakmak Lazım
İncelemeye ve irdelemeye başlamadan önce şunu belirtmek isterim ki, medyaya olan ilgimin amatör olmasından kaynaklı medya felsefesine dair devasa bir cehalete sahibim. Bir de yazı biraz uzun olabilir, baştan uyarayım. Fahrenheit 451, birçok yönden geçmişe, günümüze ve geleceğe dair bakışımıza başka açılar kazandırmayı bana kalırsa başaran bir
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202288,4bin okunma
Çimenlerin kısa bir tarihi
“Tarihi öğrenmek için en iyi motivasyon geleceği tahmin etmek değil kendinizi geçmişten kurtararak başka yazgılar tasavvur edebilmektir. Bu şüphesiz sınırsız bir özgürlük tanımaz, geçmişle şekillendiğimiz gerçeğinin önüne geçemeyiz; ancak bir parça özgürlük bile hiç olmamasından iyidir.”
Reklam
ÇİMENLERİN KISA BİR TARİHİ. Bakımlı çimler, özellikle çim biçme makineleri ve otomatik su- lama sistemlerinin olmadığı devirlerde çok fazla zahmet ve emek gerektirdiği hâlde karşılığında hiçbir değerli ürün vermiyordu. Çim yemedikleri için üzerinde hayvan bile otlatamıyordunuz. Yoksul köylülerin değerli toprakları ve zamanlarını çimlere harcayacak lüksü yoktu. Şatonun girişindeki bakımlı çim alansa kimsenin taklit edemeyeceği özel duruma oldukça yaraşır bir statü sembolüydü. “O gadar varlıklı ve güclüyüm ve o kadar çok toprağım ve hizmetkar var ki bu yeşil fanteziyi karşılayabiliyorum," demenin aleni bir beyanıydı.
Çimenlerin kısa bir tarihi
Tarihçiler geçmişi tekrar etmeyelim diye değil, geçmişten kendimizi kurtaralım diye geçmiş üzerinde çalışırlar.
Çimenlerin kısa bir tarihi
Özel mülklerin ve kamu binalarının önündeki alanlarda çim yetiştirme fikri ortaçağın sonlarına doğru Fransız ve İngiliz aristokratların şatolarında doğdu... Asil saraylar ve şatolar çimleri bir otorite sembolüne dönüştürdü... İnsanlar o vakitten beri çimleri siyasi güç, sosyal statü ve ekonomik varlıkla ilişkilendiriyor.
Çimenlerin kısa bir tarihi
Kusurlu bir idealle ortaya çıktığınızda, kusurları ancak idealin gerçekleşmesi yakınsa farkedersiniz.
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.