Bilimin Karakteri Işığında Sahte Ve Gerçek Eğitim Yöntemleri
Doğa bilimlerinin amacı, bilimciyi çevresinden haberdar etmektir. Bu nedenle hem tikel nesnelerin tasviri, hem de bu tikel nesnelerin genel nitelikleri ve bunları etkileyen süreçler hakkında ileri sürülen kuramlar bilimciyi ilgilendirir. Sosyal disiplinlerde ise tikel tasvirin ötesine geçmek aynı doğa bilimlerinde olduğu gibi öndeyi yapmayı
Sayfa 108
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Hayatın Cin Ali'si... Hatta bir Cin Ayşe'si olsaydı okulların, acaba şimdi böyle mi olurduk? Şimdi sen kadın olmayı yeniden hecelesen, kerevete bindiklerinde, tepindiklerinde silkeleyip örtüleri, "Savulun ulan!" diye bilsen
Batı tıbbı analitiktir. Hastalıkları katı bir determinizme bağlı sebep-sonuç ilişkisi içinde ele alır ve insanı ayrıma tabi tutar. Çin tıbbı ise insanı bir bütün olarak görür. Hastalıklar bütünün parçası olarak birbiriyle ilişki içindedir ve bir sentez oluşturacak şekilde birbirine bağlıdır.
Çin tıbbının en önemli tedavi metodu akupunktur’dur. Latince acur (iğne) ve punctura (batırma) kelimelerinden meydana gelen akupunktur’un Çince karşılığı cincou’dur.
Hititçe’de, öznesinde daima bir tanrı, cin veya kötü ruh saklı olan iştark kelimesinin karşılığı hasta olmak idi.
Reklam
Üstüme Holosko artı bir miktar para verip Sonra sessizce sızsam Çin'in orta kesimlerine
Sayfa 85 - İthaki YayıncılıkKitabı okudu
Mektubat Yirminci Mektup Risale-i Nur da en sevdiğim bölümlerden biri;
Mukaddime Kat'iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi iman-ı billahtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en safi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve safi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envara, esrara ya bi'l-kuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakiki tanımayan, sevmeyen nihayetsiz şakavete, âlâma ve evhama manen ve maddeten müptela olur. Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta; sahipsiz, hâmisiz bir surette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder. İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan fâni dünyada; insan, sahibini tanımazsa mâlikini bulmazsa ne kadar bîçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa mâlikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur. Mektubat
Sayfa 222 - Envar NeşriyatKitabı okudu
MUKADDİME Kat’iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi 'iman-ı billahtır.' Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki 'marifetullahtır.' Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en safi sevinç, o muhabbetullah içindeki 'lezzet-i ruhaniyedir.'
Kat'iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gâyesi ve fıtratın en yüce neticesi îmân-ı billahtır. Ve insâniyetin en 'âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makāmı, îmân-ı billah içindeki ma'rifetullahtır. Cin ve insin en parlak saâdeti ve en tatlı ni'meti, o ma'rifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürür ve kalb-i insân için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i rûhâniyedir.
Reklam
Davşan ayağı
Eskiden tavşanın her parçası, kulağı,kuyruğu, ayağı, kurutulmuş iç organları uğur için taşınırdı. Fakat yeğlenen parçası ayağıydı. Folklor uzmanları tavşan ayağının kadının ve tarlaların verimliliğini sağlayan fallik simge olduğunu ileri sürerler. Öte yandan Avrupa ortaçağ tıbbında tavşan melankolik hayvandır, iyileşmek için yabani hindiba yer, etini yiyene hastalık bulaştırır; tavşanların yılda bir cinsiyet değiştirdiği inancı da yenmelerini engelleyici bir nitelik sayılmıştır. Eski Çin inanışına göre, erkek tavşan yoktur ve dişi tavşan bitki filizlerini yalayarak hamile kalır, yavrusunu tükü- rerek doğurur. Alevi inancına göre de Muaviye zaman zaman kadın gibi aybaşı olur ve tavşan doğurur (yumuşatılmış bir yoruma göre erkeğin kibir ve kini, hayız görmesi demektir). Yine bu inançta, Yezit'in ruhu tavşanın vücuduna girmiştir; dolayısıyla kötü niyetli kişiler tavşan donunda yeniden dirilebilirler. Tavşanın aybaşı gördüğüne de inanılır; çünkü tavşan, Havva'nın Adem'le kimin cinselliği tükendi diye tartışması üzerine, her birinin 'nefs'lerini birer küpe üflemelerinden sonra Havva'nın küpünden çıkmıştır, Havva'nın çocuğudur. Tavşanın pişirildiğinde eti kalmadığı ve sadece kan olduğu, bu nedenle de yenilmesinin doğru olmadığı inancı da bununla ilintilidir. Tavşan Alevilerce, Ali'nin atı Düldül'ü ürküttüğü, Kerbela'da Hüseyin'in yerini düşmanlara gösterdiği için de lanetlenir. Musevilik tavşan etini yasakladığı gibi, Sünni fıkıh bilginleri arasında da tavşan etinin helal olup olmadığı geçmişte tartışma konusu olmuştu.
Sayfa 18 - İş Bankası Kültür Yayınları
1950'li yıllarda "savaş sonrası" olarak ele alınan dönem postmodern olarak düşünülmüştür. Buradaki siyasi örnekler ise Japon Meiji dönemi, Rus Bolşevikleri, Kemalist Türkiye ve yeni olmakta olan Maoist Çin'dir.
Bozkurt; Türk uruklarının en büyük töz (totem)lerinden biridir. Hun Türklerinin bir kolu olan Tu-cje'ler, kurt'tan türediklerine inanırdı. "Büyük dedelerini kurt, kendi yavrularıyle birlikte güdüyor, inine götürerek besleyip büyütüyor". Bu yüzden bayrakların üzerine kurt kafası bulundururlardı Türk kabilelerinde, kurttan geliş
Sayfa 135 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Genç kam'ın (oyun'un) mesleğe girme töreni, Yakutlar'da çok tantanalı olur. Kam'ın bütün yakınları, oymak mensupları toplanır ve bir dağ tepesine çıkarlar. Namzedin (adayın) üzerine "kumu" adı verilen bir giysi giydirilir. Eline at kılları bağlanmış bir "asâ" verilir. İhtiyar şaman, belli kaideler yerine
Sayfa 17 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Uygarlık giderek büyüdü ve uygarlaşamamış olan kültürleri bir bir yuttu. Ne Mısır'ın eskiliği, ne Hint'in zenginliği ne de Çin'in inzivası uygarlığı durdurabildi. Uygarlığa direnirim sananlar tarihin sayfalarından bir bir döküldüler.
1.396 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.