Aksiyon-Polisiye denince çoğu kişinin aklına neden Grange'in geldiğini bu kitapla anladım. Harika bir kurguya sahip. Kurgunun neredeyse hiçbir bölümünü önceden tahmin edemiyorsunuz. En beğendiğim taraflarından bir tanesi de mekan seçimi. Kitap dünyanın çok farklı yerlerinde geçiyor. Bu yerlerin her biri hakkında da detaylı bilgiler var. Gezi meraklısı olmayan bir okur bile bu yerleri gezmeyi rahatlıkla hayal edebilir. İsviçre, Belçika, Bulgaristan, Türkiye, İsrail, Orta Afrika, Güney Afrika ve Hindistan ülkelerinin her birinde -belki de unuttuğum ülkeler de vardır- geçen olaylar var. Bu ülkeleri kabaca da olsa tanıma fırsatı sunuyor. Özellikle ülkelerdeki insanların, yaşam tarzları, kültürleri hakkında bir ön bilgiye sahip oluyorsunuz. Bunların içinde en çok da Romanlar-Çingeneler anlatılmış. Bunların dışında bir de leylekler var tabi. Leyleklerin göç etmeleri başta olmak üzere bir çok özelliklerini tanıma fırsatı sunuyor.
Yukarıda söylediklerim, bu güzel bilgilerin sadece bir kısmı. Kitabın en güzel taraflarından birisi bütün bu bilgileri güzel bir kurguyla yedirmesi. Dolayısıyla okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Dili çok güzel. Olaylar kahramanın kendi ağzıyla anlatılıyor. Bence bu okuru daha çok içine çekmeyi sağlıyor.
Velhasıl okumanızı şiddetle öneriyorum.
Leyleklerin UçuşuJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 202010,4bin okunma
Bazen Tek dilimiz tek dinimiz ve tek ırkımız olsun istiyorum.
Türk olmayanlar gitse keşke diyorum kendi kendime..
Önce Ermeniler begenmiyolarsa terketsinler ama , -Balyan Ailesi’ni ...
Ve yaptıkları Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ,Kuleli Askeri Mektebi, Selimiye Kışlası, Gümüşsuyu Askeri Hastanesi, Malta Köşkü ve Bezmiálem Valide Sultan Camii,
ÇİNGENELER
Gün biterken çingeneler
inecek ovaya çengilerle
Ateş yakılacak ve birer
yalım düşecek kızların yüzüne
Dinle ve sorular sor kendine
Doğayı, insanı ve geceyi
neydi güzelleştiren böyle
Yolculukları güzelleştiren neydi
Tan atımına gelince vakit
istersen bir kolunu dağların omuzuna at
Unutma geceyi bütün bir ömür
Buruşturulup atılıvermiş
uzak ve ansız bir bakış
uzak bir buluttur şimdi keder
Göçebe olarak kalmış Çingeneler, toplumun en yoksulları, en mutsuzlarıdır. Her baharda, geniş ve sıcak bir evin hayalini kurarak yola düşerler. Aynı zamanda asıl çelişki de buradadır, bu göçebelik Çingene kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Yerleşik Romlar bile, düzenli olarak seyahat ederler. Erkekler karılarıyla böyle tanışır, aileler böyle birleşir. Bu gelenek, fizikî yer değişikliğinin de ötesinde, bir yaşam biçimi, bir ruh halidir. Bir Rom’un evi, hep kocaman bir çadır gibidir; toplumsal hayatın temeli olan, eşyanın, yerleşimin süslerin araba içini hatırlattığı büyük bir odadır.
Robert Jordan "tabutumun çivileri çakılana kadar yazacağım" demesinden de belli olduğu gibi yazmayı çok ama çok seven belki de kısa veya orta uzunlukta betimleyecebileceği bir olayı veya olayları 6 - 7 hatta 8 sayfada betimleyen betimleyebilen bir üstad. Özellikle yaptığı betimlemelerde kullandığı kedi benzetmeleri gerçekten çok hoş o