420 syf.
9/10 puan verdi
Eğitim ve İdeoloji
Kitap çok eleştirel ve tamamen idrolojik bir düşünce üzerine değerlendirme ile yazılmış.. Söylenenlerin hepsine katılmam mümkün değil ama bazıları çok yerinde tespitler... "Milliyetçi eğitim sistemlerinde kollektif varlığa,yani millete mutlak biatı militarist bir mantık içinde önermekten başka bir şey söylememiştir.Semavi dinlerin klasik/geleneksel çözümü ise tek noktada takılıp kalmıştır. Çocuğu dindar kılmak ya da ahlaki bir kültürü,temeli din olan toplumsal düzende çeşitli terbiyevi usulleri yerleştirmek....EĞİTİMİN İLLA Kİ BİRŞEYİ MERKEZE ALMASI GEREKLİ Mİ?" Demiş yazar...Eğitimin birçok şeyi merkeze alması lazım tek merkez odaklı olunca yetişenler ortada...Ayrıca Milliyetçilik kavramının anlaşılması tarım toplumlarında ve sanayi toplumlarında farklı algılanırken, kapsayıcı bir sistem yerine sömürücü bir sistem varken;ne tür düşünce yada inanç sistemine sahip olduğu önemli değil..işin sonu hep aynı yere varacak gibi görünüyor... Üniversitelerin farklı düşünceye sahip akademisyenler tarafından elde tutulmasından ziyade gelen genç akademisyen adaylarına yapılan muameleye bakınca anlaşılıyor.. Sömürü düzeni...Uluslararası niteliği olmayan çok insan...Kitap yine de çok öğretici
Eğitim ve İdeoloji
Eğitim ve İdeolojiKemal İnal · Kalkedon Yayınları · 20081 okunma
672 syf.
3/10 puan verdi
Lordlar ve Varisler- N. G. Kabal
Beklentilerimi asla karşılamayan bir fantastik kitabı incelemeye geldimm. Çok uzun zamandır bu tarz kitaplar okumuyordum okuma tarzım değiştiği için ama bu kitap hakkında tek bir kötü yorum duymamıştım ve çok büyük bir hevesle başladım okumaya.. Ancak beklediğim gibi değildi, övüldüğü kadar iyi bulamadım. Sebeplerine gelmeden önce kısaca
Lordlar ve Varisler
Lordlar ve VarislerN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20217,2bin okunma
Reklam
528 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Gerilim kitabı okuyacağımı zannederken bir katile aşık olmuş vaziyette buldum kendimi :) Kitap tek kelimeyle mükemmeldi. Stephen King'in tarzını bilenler bilir ama bu biraz farklı bir deneyim oldu benim için. Son işini yapmak üzere 2 milyon dolarlık işi kabul eden Billy Summers, kötü bir adamı öldürmek için bu fiyatın biraz fazla olduğunu düşünür ve bu işten şüphelenmeye başlar. İşi veren Nick'in şüpheli planından ve hareketlerinden de yola çıkarak kaçış planını değiştirir. İşler bu noktadan sonra tam da tahmin ettiği gibi çıkar; Nick onu satmıştır... ama saklandığı yerde hesaba katmadığı şeyler olur: Bir grup genç tecavüz ettikleri kızı Billy'nin evinin önüne atıp kaçtıktan sonra katil de olsa iyi biri olduğu için onun hayatını kurtarır. Hesaba katmadığı şey ise duygularıdır :) Şimdi yapması gereken kız kendine geldikten sonra ona tecavüz edenlere hakettikleri gibi davranmaktır. Bu iş de bittikten sonra Billy artık kendisini satan Nick'in peşine düşüp parasını almalıdır ama yanında bir kızla... Bu arada Stephen King'in Medyum kitabındaki hayaletli Overlook otelinin yakınlarına gider ve kitapta geçen şeytani çitlerin bir portresinin bulunduğu odada da kendi hayat hikâyesini kaleme aldığı kitaba devam eder. Bundan sonra o kızla yani Alice ile her adımlarını beraber atarlar ta ki bu işin arkasındaki gerçek isimleri öğrenip onlardan intikam almaya gidinceye kadar... Sonu aslında kitaba yakışır şekilde bitti ama ben mutlu son olmasını isterdim. Alice ile birlikte karşılıklı duygularını yaşamalarını isterdim ama olmadı. Yine de üzülmeme rağmen çok sevdim
Billy Summers
Billy SummersStephen King · Altın Kitaplar · 2022544 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
Bu Voltaire denen yazarın doğu malzemeleri kullanarak bunu batı medeniyeti harmanlaması ve yarattığı kısa öykülerde odak noktasını insan ve düşünce üzerine sabitlemesi az buz bir şey değil. Candide adlı eserinin kırıntılarını bu eserdeki 9 kısa öyküsünde görmek mümkün. Bilim kurgu, fantezi, metafizik gibi olgularla dalga geçerek ironiler oluşturması ve bu ironilerden çıkarılacak mesajların evrensel olması da yazım tekniğinin dahiyane olduğunu gösteriyor bana göre. Aydınlanma Çağının önde gelen yazarlarından olan Voltaire, bu kısa öykülerindeki sade ve yalın anlatımı da okuru esere bağlıyor. Doğulu Yazarların da tekniğine benzerliği ile öne çıkan bu öyküler gerçekten de okunmaya değer. 9 öykü 9 ayrı macera ve hepsinin de ötesinde insanı düşünmeye sevk eden mesajlarıyla, ve bunu farklı Dinlerin motiflerini kullanarak gerçekleştirmesi yazarın aydınla çağının öncülerinden olmasının bence yegane sebeplerinden biri. Öyküler çok kısa tutulmuş. Ve hepsi de sonuç odaklı. Bir mesaj verme niteliğinde. Kısa ve öz bir anlatımın verdiği rahatlıkla öyküler su gibi akıveriyor.
Micromégas ve Diğer Öyküler
Micromégas ve Diğer ÖykülerVoltaire · Kapra Yayıncılık · 2021418 okunma
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111bin okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Martı
“Martı Jonathan Livingston” dedi başkan “Utanmazlığının, onursuzluğunun hesabını vermek için arkadaşlarının bakışlarının önüne, ortaya çık! Yaşam bizim için meçhuldür. Bilebildiğimiz tek şey bu dünyada yemek ve uzun yaşamak için geldiğimizdir.” Jonathon Livingston'un yaptığını, düşündüğünü diğer martılar anlamayıp onu kutsal sayınca kitap bir anda bi martının hikayesinden dinleri ve kendini dindar zanneden ama aslında dinini putperestliğe çeviren insanları anlattığını anlıyorsunuz. Acaba hepimiz inandığımız din her ne ise o dini ve varsa eğer peygamberleri ne kadar doğru anladık? Ya da anlayabildik mi? Ne yazık ki tüm dinlerin bir birine benzemesi ve bu dinleri insanların ne kadar eksik anladığını bu kitap çok kısa ve net şekilde yüzümüze tokat gibi vuruyor. Yapabildiğimiz ama uzun zamandır yapmadığımız bir şeyi yeniden yaptığımızda insanlar buna mucize gözüyle bakarlar, oysa gayet sıradan şeyler bunlar. Ama Jonathan'ın sesi birinci oldu: “Hangi sorumsuzluk kardeşlerim?” diye bağırdı “Yaşamın gerçek anlamını arayan bir martından daha sorumluluk sahibi biri olabilir mi? Bin yıldır yaptığımız tek şey balık peşinde koşmak. Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; keşfetmek, özgür olmak gibi…” Hepsi bir ağızdan: “Kardeşlik bitti!” diye bağırdılar ve onu duymazlıktan geldiler ve Ardından arkalarını dönüp çekip gittiler
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201166,8bin okunma
Reklam
116 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Anlatılanlar umarım doğru değildir..!
Sümer dini ve edebiyatının Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi tek tanrılı dinlere ve bu dinlerin kutsal kitaplarına nasıl etki ettiğini, belgelerle ve karşılaştırmalı olarak anlatmaktadır. Yazar, Sümerlerin, bu dinlerden binlerce yıl önce ortaya çıkan ve yazıyı icat eden bir uygarlık olduğunu ve Ortadoğu ve Batı kültürlerini derinden etkilediğini göstermektedir. Kitapta, Sümerlerin inanç, efsane, tören, ahlak, adalet, temizlik gibi konularda tek tanrılı dinlerle ortak noktaları olduğu da vurgulanmaktadır.
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki KökeniMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 20064,105 okunma
740 syf.
10/10 puan verdi
·
124 günde okudu
Cevap ; Coğrafya
“ Tarihi yapanlar imparatorlar veya entelektüeller değil, işlerin daha kolay , daha karlı ve daha güvenilir yollarını arayan milyonlarca tembel, açgözlü ve korkmuş insandır.” Avcı toplayıcılıktan - çiftçiliğe , köy yaşamından- devlet oluşumuna, Batı ve Doğu’nun binlerce yıllık gelişim düzeyini ( şu ana kadar elde edilen veriler ışığında ve bence
Dünyaya Neden Batı Hükmediyor
Dünyaya Neden Batı HükmediyorIan Morris · Alfa Yayıncılık · 201272 okunma
·
Puan vermedi
Avrupalıların, tarafsız kalmaya çalışsalar bile yer yer kalamadığına dair
Kitabı okurken her şeyi doğru akdetmeyin naçizane zira yer yer kaynak da göstermeden ya da kaynaklı bir bilgiyi kaynaksız bir şekilde negatif yorumluyor ki buna analiz diyemeyiz. Şimdiye kadar, 168. sayfadayım, bu bir kaç yerde dikkatimi çelp etti ve sanırım istisna olmayacak. Yine de okunmalı kanısındayım zira çok farklı yerlerden de bakıyor, açıkçası yer yer bilmediğim açılardan. Sanat, kültürel vb. alanlar Güzel bir kitap, hoşuma gitti, tavsiye ediyorum, tavsiye ediyorum ama her şeyi doğru sanmayın Batıyı da eleştiriyor, eleştirmiyor değil bu arada ama kaynak göstermeden yaptığı bazı tahliller bir tarihçiye ne kadar yakışır? Sadece bir misal vereyim, belki meramımı açıklamış olurum O dönem yaşamış olan Giovanni Mario Angiolello dinlerin özgürlüğünü kaleme almış, 600 sene sonra ise bu yazar “çok iyimser davranmıştır” diyor. Eeee kaynağın nerede? Kaynak yok. Bir şeyler diyor ama kaynak göstermeden. İllaki zorluklar yaşamıştır dini azınlıklar ama bu dediklerinin ne kadar doğru, tartışılır. Halbuki dönemin koşulları doğrultusunda tarih yazılır. O dönem batı medeniyeti nasıldı, Osmanlı nasıldı? Batıda Protestanlar ile katolikler birbirlerini boğazlıyordu, Müslümanlar katlediliyordu, yahudiler sürülüyordu ama Osmanlı’da hepsi hayatlarını idame ettirebiliyordu. Kitabın başka yerlerinde bu konulara da değiniliyor, değinilmiyor değil ama karşılaştırma yapacaksınız bunlara da değinseniz daha isabetli olmaz mı? Osmanlı dönemin koşulları ele alındığında çok hümanist ve hoşgörülü idi, batı bu bağlamda tırnağımız bile olamaz. Okuyun ama dikkatli olun
Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa
Osmanlı İmparatorluğu ve AvrupaJean - François Solnon · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201948 okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
tanrı öldü” diyerek nietzsche, aşağı yukarı iki bin beş yüz senedir batı felsefesinin; hayatın, var oluşun, sezgilerin bir öte fikri lehine, bu ileri fikrine yönlendiren asıl etkenin, yitip gitmişi muhafaza etme ihtirası anlamında “hakikat istenci” olduğunu düşünür. değerden yoksun edildiği bir felsefe olageldiğini ve modern dönemle birlikte de, bunun, “esas değerlerin kendi kendini değersizleştirmesi, gayenin heba olması ve niçin sorusunun yanıtsız kalması şeklinde tarif ettiği nihilizme temel verdiğini ileri sürer. bu düzlemde açığa vurulması gereken asıl husus, tanrı’nın ölümü’nün tek olarak dinlerin ileri sürdüğü anlamda tanrı’nın değil, varlığı tarif etmeye dayandırılmış bütün kategorilerimizin idea, form, madde, özne, kendinde iyi, töz vb. imha edildiğine, (bkz: nihilizm)in de söz konusu temelsizlik içerisinde, oluşun yıkıcılığıyla yüzleşmek zorunda kalan insanın içinde bulunduğu hale işaret ettiğidir.
Tanrı Öldü
Tanrı ÖldüKıvanç Kardeşler · Yason Yayıncılık · 2014223 okunma
Reklam
608 syf.
·
Puan vermedi
Geniş Özet
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.  Armstrong'un bir kaç eserini daha
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,629 okunma
328 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
7/10
Cinder- veya eski masal adıyla Külkedisinin uyarlaması olarak karşımıza çıkmakta- kitap masal tadında geçiyor. Kısaca konusundan bahsedecek olursam- Cinder mekanik ustası bir sayborg, fakat bunu herkesten saklıyor çünkü Ülke’de herkes sayborglar’dan korkuyor. Evde ise durumlar iyi sayılmaz üvey annesi onun hayatını cehenneme çeviremeye yemin etmiş. Fakat bir gün en iyi anlaştığı kardeşi ülkede salgın gösteren hastalığa yakalanınca üvey annesi Cinder’i zorunlu olarak tedavi araştırması yapan yere zorla gönderiyor. Fakat her şey asıl burada başlıyor.. Kitabı bir oturuşta kahvenizi içerken bitirebilirsiniz. Kafa yormayan, sinirlerinizi yıpratmayan, hatta bir kadının bu kadar ayakları üzerinde durabilmeye çalışması, korkusuz olmaya çalışması gibi unsurlar da beni çok mutlu etmişti. Fakat yine de kitapta çok fazla bir olay yaşanmadığı için övmek veya eleştirmek gibi bir niyetim yok. Prens Kai’nin Levana’ya karşı direnilmesi çok hoşuma gitti. Gerçek hayatta da erkekler güzel kadınlara dayanabilip sadık kalsalar değil mi? Aynı zaman da herkes aksine ben Levana’yı fena halde sevdim- kötüleri seven bir tarafım var ne yapabilirim?- Cinder’in baloyu basma sahnesinde kalbim eridi eridi bitti adeta. Kai’nin öğrendiği gerçekler hem paramparça olmasını sağlarken hem de bir umut ışıladı. Sonunda da ortaya kitap ile ilgili şu soru ortaya çıktı; ‘Cinder’ mi diyeyim? Yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Ümmü Gülsüm?’ diyerekten yorumumu bitiriyorum.
Cinder
CinderMarissa Meyer · Artemis Yayınları · 20235,8bin okunma
·
Puan vermedi
Aliyya İzzet begovic yolundan
İslâm’a gerçek ruhunu kazandıran ilk ve en önemli etken Kur’an-ı Kerim’dir. Bu hayat kitabını okuyan, idrak eden ve teoride bırakmayıp pratiğe dökenler ise Âlimlerdir. Ya da diğer bir ifade ile “Rabbanî’lerdir.” İşte onlardan birisi de hayatını mücadeleye adamış, İslâm’ın Müslümanlar arasında tebliğ edilmesi için gayret sarf etmiş, inançlı,
İslam Deklarasyonu
İslam DeklarasyonuAliya İzzetbegoviç · Fide Yayınları · 20177,6bin okunma
546 syf.
8/10 puan verdi
İnsanın Düşünce Serüvenine Antropolojik Bir Bakış
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız: sametonurr.medium.com/69581ecda5a3 Antropolojinin kurucularından sayılan James George Frazer'ın "İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük" kitabı 1927'de yayımlanmıştır. Kitabın alt başlığı: "İnsan Gelişimi Üzerine Düşünceler". Bu
İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük
İnsan, Tanrı ve ÖlümsüzlükJames G. Frazer · Kanon Kitap · 2020110 okunma
117 syf.
10/10 puan verdi
100. İnceleme ve İnsanın Sonsuzluk Özleminin Yansımaları
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız: medium.com/@sametonurr/1a5... Cemil Sena'nın "İnsan Ruhu Ebedi midir?" kitabı 1951 tarihinde basımı yapılmış. Alt başlığı "Ölümden Sonra Dirilme Problemi"dir. "İnsan Ruhu Ebedi midir?", 117 sayfalık kısa bir
İnsan Ruhu Ebedi midir?
İnsan Ruhu Ebedi midir?Cemil Sena Ongun · Erkmen Matbaası · 19501 okunma
260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.