304 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Davâsının İç Çilesi !
#okudumbitti Cinnet Mustatili; Necip Fazıl Kısakürek'in 1952-1953 yılları arasındaki hapishane yıllarını anlattığı bir kitaptır. Kendi savunmasını 'Müdaafalarım' adlı kitapta anlatırken burada yalnızca davâsının iç çilesini anlatır. İstanbul'dan Malatya'ya oradan Ankara'ya uzanan çileli bir yıl. Suçu "din propagandası" yapmaktır. . . Üstadın iman ruhu daha belli değilken onun nasıl büyük bir şair olduğunu anlata anlata bitiremeyen, "bir mısraı, bütün bir millete şeref vermeye yeter" cümlesini yazan zamanın kodaman kalemleri, onda İslam ruhu zuhur ettiğinde ise irticacı 'Süper Mürşit' olarak nasıl da yaftalamışlar ve nasıl da olmadık suçlar isnad edip sırtlarını dönmüşlerdir O'na. Edebiyatın meşhur kalemleriyle aynı koğuşu paylaşması, daha o zamanlar genç olan Sezai Karakoç'un ziyaretine gelmesi ve ondan 'benim sevgili Sezai Karakoç'um' diye bahsetmesi , dönemin ünlü siyasetçileri ile konuşmaları ve daha niceleriyle tarihe ışık tutan önemli bir eserdir. Tarihe ilgisi olanların ve Necip Fazıl'ı kendi kaleminden tanımak isteyenlerin mutlaka bu eseri okuması gerek diye düşünüyorum.. . . "Hapishanede zaman cinnet mustatilinin en yakıcı davası... Bir yandan mücerred zamanın ne demek olduğunu düşünmek, bir yandan da onun müşahhas kullanış şekillerini aramak..." (syf-228) . . "Ölümün ve cennetin ötesinde bir acıyı uğrattılar beni... Boşluğa sarkıp, ebediler boyunca açılan bir zaviye planı üzerinde, tükenmezlik mikyası ile ruhumu kusar gibi oldum." (syf-255) .
Cinnet Mustatili
Cinnet MustatiliNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20161,538 okunma
Tahammülümüz, zorla ayakta duran öyle bir duvara benziyor ki, küçücük bir kuş üzerine küçücük bir kum tanesi atsa, gümbür gümbür yıkılacak... Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz. Bir anda çatlayabiliriz, yıkılabiliriz. Onun için, garip bir (anestezi) altında dimdik ve kupkuruyuz.
Reklam
Gençler, hakikî gençler!... Bu adam yolunuza fedadır. Eğer yetişmenizde; çeyrek asırdır zift çektikleri, zulmet sıvadıkları ruhunuzun neçlerini aralayıp mukaddes kıvılcımın girmesine yol hazırlama içinde de küçük bir emeğinm varsa, bunu ebediyet tapusu kadar kıymetli sayarım. Bu adam yolunuza fedadır; ve siz mevcut oldukça bu topraklarda yaşanmaya değer bir hayat açılmasına ümitle bakabilir. Gerisi hep kolay, hep basit... Hapis, işkence, ölüm, açlık, sefalet, hakaret... Hepsine dayanılabilir.
İnsan, bildiği şeyi, bilinmiş zanneder. Halbuki insanın en fazla bilmediği şey, bildiği, bildiğini zannettiğidir. Üstelik gururu, gerçek bilgiye karşı küstahlığı ve istidadsızlığıda cabası... İşte büsbütün cahil olanların sevimli tarafları gurursuzluk, bildiklerini zannetmeyişleri... Ne büyük ilim bu...
Anne, Vatan, evlat, dost, kadın, renk, tabiat, fikir, ruh, kimi ve neyi seversen sev! Fakat söyle bunlar mı sevilmeye en fazla layık, bunları yaratan Allah mı? Aşk, Allah'ı bulmak için... onu deli gibi sevmeye çalışsana!..
Boyuna namaz kılıyorum. Hayatta tek gâyenin, secde eden alnını yaralamaktan başka bir şey olmadığını anlıyorum.
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.