Ev içinde beni mutlu edip umut veren en değerli nesneler kitaplar, kitaplıklar olmuştur. Kitap olmayan evler bana hala çıplak, ağzına kadar dolu olsa da boş ve çirkin görünür.
Ah ey dertlerini gaztelere radyolara
Adlarıyla ya da rumuz yansıtanlar!
Yalnızlık ateşine düşmüş ellerini
Gene kendi ellerinde ısıtanlar!
Okşanır bilirim katı duvarlar
Duvarların çıplak soğuk betonları.
Birden kendini bu dünyada daha önce hiç hissetmediği kadar yabancı, üvey hissetti. Çıplak yara gibi acıdı içi. Kendinden bile daha güçlü olmasını gerektiren bir kimsesizlik, bir kaybolmuştu şu yaşadığı ve insan bu çeşit bir kimsesizliği anca kendi yurdunda, kendi insanlarının arasında yaşardı.