Şafak Türküsü
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma enne, Ağlama. Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim Şafak beklerdim Uzarken ellerim
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Reklam
Konya'da dinlediğim türkülerin hepsi şüphesiz oranın değildi. Meram'daki bağ evlerinde veya şehir içinde topluluklarda sey rettiğim oyunların hepsinin de Konya'nın olmadığı gibi. Kaldı ki Garbi Anadolu halk musikisinin asıl merkezi olmasına rağmen Konya ağzını ayırmak bugünkü vaziyette epeyce güçtür. Benim gibi bir amatőr içinse imkânsızdır. Fakat ben onları Alaeddin Tepesi'nde, Meram yollarında ve Konya akşamlarında duydum. ince Minareli'nin kapısı önünde Kur'an'ın iki sûresini o kadar sanatlı bir gerdanlık yapan taş işçiliğine şaşırırken, yanı başımdan geçen çıplak ayaklı çocuklar, onları ıslıkla çaldılar. Onun içindir ki şimdi bu türküleri radyoda dinlerken veya vakit vakit hafızanın sırrına erilmez dönüşüyle hiç farkında olmadan kendi kendime mırıldanırken içimde Konya birdenbire canlanır, kendimi o yollarda, o alçak tavanlı bağ evlerinde, o cami veya medreselerin kapısı önünde veya içinde bulurum, gece ise başımın üstündeki yıldızlı gökyüzü birdenbire değişir. I. Alâeddin'in altın kakmalı, sırma işlemeli, siyah saltanat çadırı olur ve ben Selçuk destanının ve Selçuk dramının sahnesi olan, Mesnevî ve Divan-ı Kebîr'in doğmasını, ince, kibar, musikî ve raksa düşkün hayatının kolaylaştırdığı şehirde geçen günlerime bu şehrin insanlarının saatleriyle, bu saatleri dolduran sevinç ve acılarla beraber kavuşurum.
Sayfa 90
32 syf.
·
Puan vermedi
Paraşüt Kitap 'tan çıkmış çok farklı özel kitaplardan biri. Bir çocuğun kendi gibi olmayı istemesi üzerine kurulu umut dolu bir hikaye arıyorsanız buyrun okuyun derim. Çorap veya ayakkabı giymeyen bir çocuk kahramanımız.Doğduğu günden beri ayağına bir şey giymez,her yere çıplak ayaklarıyla gider.Ayağına batan taş,çalı çırpı onu hiç rahatsız etmez hatta onun için endişelenenlere güler geçer çünkü o kendini böyle çok özgür hissettiğini söyler. Çıplak ayaklı çocuğun yaptığı en iyi şey şarkı söylemek okul orkestrasına seçildiğinde çalışmalara bile hep çıplak ayakla gider.Ama konser günü geldiğinde kurallar çıkar ortaya. Solist de siyah parlak ayakkabılar giymeli papyon takmalıdır. Evet çocuk da giyer ayakkabısını..Ama hiç iyi hissetmez onların içinde kendini.Dışarıdan sakin görünüyordur ama içi dalgalı bir deniz gibidir .. Ne kadar anlamlı ve aslında çok şey anlatan bir cümle değil mi Bazen başkaları için basit ve sıradan olan durumlar başkaları için özellikle de çocuklar için stres kaynağı olabiliyor İşte bu sebeple çocuk da en iyi yaptığı şeyi yapamaz ve sahnede sözlerini unuttuğu şarkısını söyleyemez ve çok üzülür Ama sonrasında arkadaşlarının da desteği gözleri dolduruyor,sahne bir kapanıp bir açılıyor ve herkes çıplak ayaklarıyla özgürce söylüyor çalıyor. Bizim çocuk da mutlu ve özgür Her çocuğun özel olduğunu,her çocuğun kendine ait özellikleriyle özgürce var olabileceğini anlatan;çocukların yaratıcılıklarını destekleyecek bir kitap kesinlikle 4 yaş itibariyle bence tüm çocuklara okunmalı, okutulmalı
Çıplak Ayaklılar Orkestrası
Çıplak Ayaklılar OrkestrasıÖzge Bahar Sunar · Paraşüt Kitap · 03 okunma
Yokluğun Eskimeden, Ayşe Altıntaş
Çıplak ayaklı çocuklar yaşarken naylon çadırlarda Zekâtlarımız değer kaybediyor yastık altında
Sayfa 22 - Hece Yayınları, Yokluğun EskimedenKitabı okuyor
... çıplak ayaklı çocuklar, ayakkabı boyuyordu.
Sayfa 33 - APRIL YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Dallardan kopan yapraklar Koşup duruyor rüzgarlarda Birbaşlarına ve kimsesiz Çıplak ayaklı çocuklar gibi sokaklarda.
Adnan Yücel
Adnan Yücel
_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak. _Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_ _Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar. _Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek? _İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
Kalktı, sürahiyi yakalayıp içti, içti, serinledi. Kendine gelince, "Nereme dokunsan inlerim," dedi. "Yaralarla doluyum. Bana ne diye oturmuş, kadınlardan dem vuruyorsun? Ben, sahici erkek olduğumu anlayınca, dönüp onlara bakmıyordum bile. Dönsem de, şöyle horoz gibi zıplayarak bir an onlara dokunur kaçardım. 'Kokmuş
Sayfa 256Kitabı okudu
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.