‘Bazen aynaya bakmak zor geliyor. Bazen kendimize baştan aşağı, görerek bakmak yıllar-benim durumumda onlarca yıl- alıyor. Bazen de yapılacak en cesurca şey, kendimize aynalar olmadan bakmak. Bu tür çıplaklık çaba istiyor. Sonuçta çıplak kalmak yalnızca dışarıdan nasıl göründüğümüzle değil, dışarıdan nasıl göründüğümüz konusunda içimizde ne hissettiğimizle ilgili. Diyaloğu tersine çevirmekle, ufak tefek, sıradan ve sessiz olduğum bahanesinden kurtulmakla ilgili. Bedenimin bir üzüntü kaynağı olmadığını ama hakkında anlattığım hikayelerin sıklıkla üzücü olduğunu anlamakla ilgili.’
.
Kendime Notlar bir öykü, bir roman değil. Başlığındaki gibi sadece ‘notlar’ da değil. Emilie Pine hayatına dair, kendi içini açtığı altı yazı kaleme alıyor. Ebeveynlerini, zorlu çocuklu yıllarını, çocuklu bir hayat için yaptıklarını… Bunu yaparken kendine dürüst olmakla başlıyor işe. Bir kadın, bir çalışan, bir evlat olarak hayatında nelerle başa çıkmak zorunda kaldığını içe dokunur şekilde anlatıyor. Özellikle ‘Bebek Yıllarından’ bölümü beni oldukça sarstı. Kadın bedeni üzerine yazdıkları da öyle.
Hepimiz bizimle aynı şeyleri hisseden kişilerle denk gelmek, onlarla sohbet ederken endişelerimizi-korkularımızı-matemimizi sağaltmak isteriz. Emilie Pine tam da bu sohbeti sağlıyor size.
Sevdiğim, yazarı anlamaya çalıştıkça kendime de yaklaştığım, akıcı bir eserdi Kendime Notlar.
.
Begüm Kovulmaz (ki kendisinin çevirdiği tüm eserleri okumak istiyorum) çevirisi, İrem Çağırgan kapak tasarımıyla ~