Tasavvuf her birey için farklıdır. Tanrı ile ilişkilerin başladığı ve yoğunlaştığı yerdir. Toplumsal ayrımın ve statünün olmadığı, sadece yaratıcı ile aranda var olan bir bağdır. Senin neşen tanrıdır, hüznün geri kalan ve seni insan yapan her şeydir. Tasavvuf, çölün kavurucu sıcağında çıplak ayak kumlara basarak yaratıcıyla olan bağını aramaktır.
Dokuzparmak Logen hakkında söylenecek tek bir şey varsa o da hala hayatta olduğu. Bu çılgın savaşın içinde birde eski takım arkadaşı ama yeni düşmanı Bethod'un kuzeyden onları vurduğunu görünce ilk mecus Bayaz, İttifaktan Albay West ve en tehlikeli kadın Ferro ile birlikte hareket etmek zorunda kalıyor. Kanlı dokuzu kimse hafife almasın. Gördüğüm en gözü kara, ateşi çıplak elleriyle tutmaktan kaçınmayan ama bir o kadar da gülümsemesi eksik olmayan bir kahraman.
Gelelim Üstat Gloktaya. Majesteleri'nin yönetmesi için Glokta'yı Dagoska kentine gönderdi ama şehrin içi hain dolu. Kendisini oraya göndermelerinin sebebi ise yüzde yüz başarısız olacağını düşünmeleri. Ama Üstat bacaklarının ağrımasına ve ilerlemiş yaşına rağmen o kadar kurnaz ve gözleri karanlık zindan siyahı ki zannedersiniz tüm dünyayı bu inançsızlığa pişman etmeye gelmiş.
Tüm bunlar olurken ortada bir tohum var -çok gizli bir konu-.
Kadim sırlar bir bir ortaya çıkarken ne yapıyoruz? Düşmanları affediyoruz.
Ama onları astıktan sonra!
OCAK
1)Kızıl Yükseliş- Pierce Brown (2/5)
2)Sofie'nin Dünyası- Jostein Gaarder(5/5)
ŞUBAT
1)Patasana- Ahmet Ümit (4/5)
2)Abim Deniz- Can Dündar (5/5)
3)İskender- Elif Şafak (3/5)
Yarat Ey Sanatçı,
kitabın Türkçeye çevirisini gerçekleştiren Ahmet CEMAL’in, Goethe’nin çeşitli dönemlerindeki çalışmalarından seçtiği şiirlerinden; yirmi ağıt içeren ‘’Roma Ağıtları’’ ve Goethe’nin sadece 1.Şarkı bölümünü tamamlayabildiği ancak tamamlayabilse Homeros’un İliada’sı potansiyeline sahip olabileceği iddiası bulunan
Değişik ve güzel bir kurgu, sayfalar su gibi akıyor ve heyecanı en üst düzeyde hissediyorsunuz. Şimal karakterine gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Tevfik gibi naif insanlara bir kes daha hayran oldum. Aysel abla gibi kadınlara Sonsuz saygı duyuyorum, aşk kadını, güçlü ve cesur. Berat'ın zekasını çok kıskandım. Ecre gibi kadınlara sinir olmamak mümkün değil. Kitapta duygudan duyguya geçiyorsunuz. Cemaatlere değinilmiş olması ilgi odağı; okurken lanet etmemek imkansız. Toplumsal bir çok konuya değinilmiş, ben çok keyifle okudum. Çıplak mahrumiyet bandosu gizemli kapıların açılması ve pes dedirten insanlar, acılar, aşklar sırlar dünyası. Her sayı ile sır perdeleri aralanılıyor, gerçekten müthiş bir kurgu. Okunması gereken bir eser. Kitapla kalın.
Celil Oker, Çıplak Ceset isimli polisiye kitabıyla ilk kez, bizleri Remzi Ünal ile buluşturuyor.
“-Remzi Ünal… Remzi Ünal’la mı görüşüyorum?
-Evet, Remzi Ünal” dedim. Remzi Ünal… Şu, Hava Kuvvetleri’nden müstafi, THY’den kovulma, kendine saygısı olan hiçbir “frequent flyer”ın adını bile duymadığı sekizinci sınıf charter şirketlerinde bile