Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri.
Üç beş gün öyle kalır
Sonra erir giderdi.
Kaybolursa da ne çıkar
Yazılmış o kadar şiir
Onca acı, tedirginlik
Bir avuç su oluverir.
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ya da denizin yaladığı
Bir kıyıya bırakmak…
Boğulup gitsin sesim
Uçsuz bucaksız bir koroda
Duyulmayacaksa silah sesleri
Girdiğimiz her sokakta.
Çektiğimiz bunca acıyı
Varsın hiç bilmesin çocuklar
Barışa, kardeşliğe dair
Yarın nice şiir yazarlar.
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ve sonra çekip gitmek
Dalgın bir cırcır böceği gibi.
Bir kitabın en mühim görevi bana göre okura sorular sordurması. Bu yüzden görevini layıkıyla yerine getiren Ada’nın bende bıraktığı izleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Zihnimde onlarca cümle uçuşup birbirine karışırken, bu salgın döneminde, sosyal bağlarımızın ne kadar önemli olduğunu da anlamaya müsait ruh halimle, kitap hedefini 12’den vurdu
Ne diyorlar bu ağustos böcekleri? Nedir bu şamata? Derdini tam anlatamadan cırcır ederken çatlayıp öleni var. Belli ki bu bir feryat! Anlatmak istedikleri bir şey var besbelli.
Eşşekliğim tutar bazen
Ağır yükler alır taşırım
İşim olmayan her şeye karışırım...
Karınca olurum sonra
Durmadan çalışırım
Kışı bekler yediğimden aşırırım...
Cırcır böceklerinin düetleri, derenin tüyleri diken diken eden soğuk sesi, yıldızların bir karış kadar yakınlığı, karanlığın ürperticisi sessizliği…
Bambaşka anlamlar katıyor okuduklarıma. Şehrin gürültüsü içerisinde düşünemediğimi düşündürüyor. Ve gerçekten “Her şeyin yok olduğu anda bile bir ümit vardır.” sözüne inanmamı sağlıyor bu sessizlik.
Sessizliğin vermiş olduğu ruhani dinginliği, sessizliğe kavuşunca daha çok özlediğini anlıyor insan.
Kocaeli, Eylül 2023
..
.
Seni seviyorum. Sen de beni sevme..
Bir portakal ağacının hayatı boyunca yetiştirdiği 18.000 portakaldan sonuncusu ol,
Ve C vitamini olarak girdiğin vücuttan büyük bir fikir olarak çık esatiri yunaniye seni de yazsın.
Benim için zeytin fidanı dik, zamanla ölmez ağacı olur adı;
yaşar ve yaşadığı sürece hiç kimseyi öldürmez.
Bir kitapçıya
Orhan Pamuk, malum, pek çok okurun sorunlu olduğu bir yazar. Bana göre kusursuz bir kurgucu. Entellektüel ve tarihsel birikimini olayları derinleştirmede muhteşem kullanıyor. Lakin bu kusursuzluğun içinde duyguları okura verebilmekte eksik kalıyor. Eh, bir de politik bir gözlük takmadan edebiyata bakamadığımızdan, kızmaktan sevmeye geçemiyoruz