Cırcır Böcekli Gece
Çadır oluşturmuşuz odunlardan, yanıyor usul usul. Alevin yanarken yukarı yükselişi gibi yükseliyor şen kahkahalarımız. Kimimizin yüzünde mütebessim bir çehre kimimizin başı düşmüş diğerinin omzuna. Geçmişi yad ederek dinlendiriyoruz ruhlarımızı. Torunlar dedelerinden büyük dedelerini ögreniyor. Dede ise torunların gözlerinde gördüğü hayranlıkla gurur duyuyor ataları ile. Babaannemin omuzlarında babamın hırkası, özlemle anlatıyor gençliğini ve arada gözlerini özellikle üstümüzde tutuyor. Anlıyoruz o zaman ders olmamız gereken bir konu mevzubahis. Ateşin yükselişi ile kaçışan kıvılcımlar gibi kaçışıyor yorgunluğumuz. Lacivert bir gökyüzü bugün tavanımız, seyrine doyum olmuyor. Büyüklerimizin cümlelerini kelimesi kelimesine dinliyoruz. Ardada bilmediğimiz kelimeler çıkınca iri iri açtığımız gözlerle ne anlama geldiğini soruyoruz. Gerçi dedem ile babaannem arada çerkesçe konuşmaya dalıyor bizleri unutup ama olsun. Yeter ki dinmesin sözlerindeki dingin şarkı...