Zevk ile acı arasında çok ince bir çizgi var. Sana acının ne kadar zevkli olduğunu gösterebilirim.
İstesemde yapamam artık. Yağmuru, sadece çimeni yeşerten bir damla olarak göremem.
Geceyi uykuyla geçirip ziyan edemem.
Yolları sadece arabayla aşamam.
Baktıklarımı sadece göremem.
Anladıklarımı içime hapsedemem.
Susmalarımı ses edip zayi edemem.
İçimde birikenleri kelimeler ile paylaşmadan yaşayamam.
Boşluklara, bunca anlamsızlıklara, yokluklara ince bir çizgi koymadan yapamam.
Sayfa 92Kitabı okudu
En güzel cümlelerden.. aldım kalbime koydum♡
♡
“Hayat bir çizgi değil” diyor bir Zen ustası, “birbiri ardınca gelen şimdilerden ibaret”.
Şurası bir gerçek ki Berlin Duvarı'nın yıkılışından bu yana, dinle bağlantılı olanlar başta olmak üzere aidiyetlerin iyice şiddetlendiği; farklı insan topluluklarının birlikte yaşamasının her gün biraz daha güçleştiği ve demokrasinin sürekli kimlik pazarlıklarına bağlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
İdeolojiden kimliğe kaymanın bütün dünya üstünde feci etkileri oldu, en çok da uzun zaman boyunca azınlıkta kalan ve baskı altında tutulan köktendinciliğin, çoğu toplumda olduğu gibi diyasporada da entelektüel bir ağırlık kazandığı Arap-Müslüman kültür alanında; bu akım, tırmanışı boyunca, şiddetle Batı karşıtı bir çizgi benimsemeye başladı.
Ben "yaptım", "oldu". Demekle olmaz. ..
Sınırda çatışma varsa demek ki çizgi geçilmiş,
sınırlar ihlâl edilmiş,
adımın hangi yöne atılması gerektiği konusunun
İyi ve doğru tayin edilmesi gerekir.
Ben ne yaptım ki böyle oldu demezsen, olmaz. ..
Uzaydaki maddelerin oranını Fraunhofer’in bulduğu “Fraunhofer çizgileri” sayesinde saptamaktayız. Işığın kırılarak renk spektrumunda ayrıştırılması Newton’dan beri bilinir. Fraunhofer, renk spektrumundaki gökkuşağının içinde çok sayıda çizgi gördü; bunların bir kısmı koyu renkli çizgiler, bir kısmıysa açık renkli çizgilerdi. Bunlara neyin sebep olduğunu çözemedi, fakat her elementin çıkardığı çizgilerin farklı olduğunu gördü. Fraunhofer, 1816 yılındaki çalışmalarında bu bulguların önemini kavrayamasa da; ondan sonra 1880 yılında William Huggins bu çizgilerin, elementlerin adeta parmak izi olduğunu keşfetti.
Işıkla gelen bu parmak izini inceleyerek ışığın kaynağında ne olduğunu anlayabiliriz. Böylelikle Güneş’in ve yıldızların birbirlerinden farklı yapıda olmadıkları anlaşıldı. Hepsi de temelde hidrojenden ve helyumdan
Elimde bi' tek gururum
İçimde biten umudum
Yüzümde bi'kaç çizgi daha..
Zekâyı aptallıktan ayıran çizgi çok incedir, sende göreceksin bunu ilerde. Çizgi aşıldı mı, kadın da olsan erkek de, ikisi birbirine karışır. Sevgiyle nefret, yaşamla ölüm gibi...
Sayfa 76Kitabı okuyor
Hayat; doğum ve ölüm arasındaki ince çizgi misali değil miydi?
Hayat; kısa ve hızla tükenip giden bir olgu değil miydi?
"Bugünün gençleri, her kim olursa olsun, ölümle yan yana yaşıyor. Bu sadece atom bombasının kurbanlarıyla sınırlı değil tabii ki. Hayatlarımız çoktan birilerine sunuldu. Bize ait değil. Bu nedenle, sözde İlahi İrade Gemisi'ne hiç tereddüt etmeden, rahatlıkla adayabiliriz kendimizi. Bu, yeni yüzyılın yeni cesaret biçimi. 'Gemi, ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgi gibidir,' derler ama tuhaf bir şekilde bunu önemsemiyoruz."
"Hayat bir çizgi değil,"diyor bir Zen ustası,"birbiri ardına gelen şimdilerden ibaret."Hayat uzun bir şimdiden başkası değil.
Sayfa 39 - Kapı yayınları