Claude Cahen günümüzde bile Fransız okuyucusuna şöyle seslenmek ihtiyacını duyuyor:
«...İslâm dünyasının tarihinin kültürümüzde hatırı sayılır bir yer işgal etmesi zorunludur; yalnızca ayrıcalıklı birtakım halklar ve yerlerle sınırlı bir uygarlık kavramını aşmamız zorunludur; İtalya’da Aziz Toma’dan önce Orta Asya’da İbni Sina’nın doğduğunu ve Şam ile Kurtuba’nın camilerinin Fransa ya da Almanya katedrallerinden önce yükseldiğini bilmemiz zorunludur; kültürü ve kudreti dörtnala ilerleyen bir Avrupa karşısında içine düştükleri belki de geçici zaaf nedeniyle günümüzün Müslüman halklarına karşı besleyebileceğimiz küçümseme duygusundan vazgeçmemiz zorunludur...»
sayın 1k uygulama kullanıcıları tarih alanında okuma yapmayı seviyorsanız, türk tarih kurumunun e mağazasında önceden de dediğim gibi hâlâ çok uygun fiyatlara (bence) güzel kitaplar var. mesela geçen hafta;
Bu kitabın Iyi anlaşılması için yazarıyla yapılan röportaj ı incelemeye koymayı uygun gördüm Herkese iyi okumalar..
Yazar – Şair Nesimi Aday’ın Dersim Gazetesi’nde Yazar Faik Bulut ile yaptığı ‘Horasan’dan nasıl geldik?’ kitabına ilişkin yaptığı röportajın tamamını olduğu gibi yayınlıyoruz.
Türkiye’deki Alevilerin çoğu ve Dersimlilerin
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim:
Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm)
Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT
Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
Buradaki Türklere sunulan Müslümanlık özel bir türdü: Büyük bilginierin Müslümanlığı değil, halk arasında sevilen gezgin din adamlarının, çeşitli kültür düzeyindeki tüccarların ve sınırdaki askerlerin sunduğu bir Müslümanlıktı. Müslümanlığın temel ilkelerinden olduğu kadar çeşitli törelerden, büyülerden de söz edilmekteydi. Bu, birbiriyle çelişki halindeki, çeşitli mezheplerin Müslümanlığı da değildi. Ama her mezhep buralara kendi temsilcilerini göndermiş da olabilir. Ne var ki, bu dine yeni katılan Türklere sunulan Müslümanlık, mezhepler arasındaki başkalıkları anlamalarına ya da hangi inancın hangi mezhebe ait olduğunu bilebilmelerine olanak vermeyen, dinsiz komşularına karşı savaş açmış, evrensel ve ilkel bir Müslümanlıktı.
İlber Ortaylı’nın en iyi ve rahat okunan eserlerinden birisiyle karşınızdayız. Bugün farklı olarak uzun bir inceleme yapmak ve kitaptaki karakterler hakkında tek tek bahsetmek istiyorum. İlk bölüm Tarihten Portreler adıyla yayımlanmış olup Julius Caesar’dan Grigori Rasputin’e kadar yazılmış. İkinci bölüm Türkiye’den Portreler adı altında Kazım
Düzenin koruyucusu, ama aynı zamanda herkese karşı cömert olan Malikşah'ın adından, başka yerlerde de oldugu gibi Ermeni yazıtlarında da koro halinde yükselen bir övgüyle söz edilmektedir.
Müslümanlar bu zaferden sonra asıl İran toprağına girdiler. İranlılar ülkenin bütün gücünü toplayarak 642'de Nihavend Savaşında bir kere daha güçlerini denediler, fakat büyük bir bozguna uğradılar.