"...Yeter!" dedi Alexandra Mikhailova sandalyesinde doğrularak. "Bütün bunlara inanmıyorum. Bana öyle bakma, benimle alay etme! Şimdi sizi yargılamak istiyorum. Anetta çocuğum gel bana; elini ver. Biz hepimiz günahkarlarız!" dedi ağlamaklı bir sesle ve uysalca kocasına bakarak. "Kimin uzatılan ele ihtiyacı yoktur ki? Bana elini ver. Anneetta sevgili çocuğum. Ben senden daha iyi ya da daha saygıdeğer değilim. Varlığınla beni incitemezsin, çünkü ben de günahkarım..."
Susan bir türküyüm nicedir Evler çarşılar içinde Duruşum gurbet yürüyüşüm el Gülüşüm hayat kırgını, kapalı, yarım Kederim uzak insanlara... Yaşamak bu iğdiş göklerde buruşuk Yağmuru alınmış bir güz bulutu Al, rüzgarının mavi kanatlarına Beni ülkene götür çocuğum.
Reklam
Ben bir iç tehditim doktor, dış ülke parmağıyım, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacınız olduğu dönemde ortaya çıkan belayım, fitneyim. Artık kâbusunuzum doktor. Arabaniza üşüşen selpakçı çocuğum, büronuza gelen, leş gibi kokan işçiyim, mahallenize nereden dadandığı belli olmayan deliyim. Bir gün buradan çıkacağım. Yüz yüze geleceğiz. Bakışlarınızı kaçıracaksınız. ben size alaylı gülümsemeyle bakacağım. Sizi umursamayacağım, denildiğinizi fark edeceksiniz.Beni unutmayın.
Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil Ah güzel Ahmet abim benim İnsan yaşadığı yere benzer O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer Suyunda yüzen balığa Toprağını iten çiçeğe Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine Konyanın beyaz Antebin kırmızı düzlüğüne benzer Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir Denize benzer ki dalgalıdır bakışları Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
"...çocuğum üşütme yüreğini şimdi hüzün mevsimidir bütün şiirleri gezen..."
Evde Yoklar Durmadan avuçlarım terliyor, İnildiyor ardımdan Girdiğim çıktığım kapılar. Trenim gecikmeli, yüreğim bungun, Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar. Ne zaman bir dosta gitsem,
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.