Bir günde şu kadar ekmeğin çöpe atılmasının kaç okul,kaç hastane yapacağı tahmin edilmeye çalışılıyor.Sonra da insanlar ikaz ediliyor,ekmeği israf etmeyin deniyor. Milyonlarca çocuğun gözü,kulağı yeni teknoloji fitnesinin karşısında israf edildiğinde sadece bir günde bu ümmet Kaç mücahit,kaç müçtehit,kaç salih insan kaybediyor, bunu neden hesap edemiyoruz? Bu ümmetin çocuklarının her biri bir ekmek kadar değerli değil midir acaba?
Birinin çocuğu diş çıkardı. Babası, başını eğip derin düşüncelere daldı; "Şimdi bu çocuğun ekmeğiyle katığını nereden bulacağım? Bulamazsam, adamlığıma yakışmaz." Karısı, bu sözleri duyunca erkekçe konuşmaya başladı; "Efendi, vesveseye kapılma ki, Şeytan kahrından gebersin. Derin düşüncelere dalmanın âlemi ne! Dişi veren Allah, elbet ekmeği de verir." Âleme rızık veren Yüce Allah, her şeye güç yetirendir. Çocuğun rızkı da ona aittir. Ana karnında çocuğa şekil veren, onun ömrünü de, rızkını da yazmıştır. Köleyi satın alan bir efendi ona baktıktan sonra, köleyi yaratan Yüce Allah neler yapmaz ki! Arkadaş, ne yani! Kulun, efendisine duyduğu güven kadar, Yüce Allah'a güvenmeyecek misin?
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
'Nasıl olur da Tanrı böyle şeylerin olmasına izin verir? Bu nasıl bir Tanrı'dır ki binlerce erkeğin, kadının, çocuğun bu tür korkunç şeyleri yaşayıp acı çekmelerine göz yumar?' Bunu anlamak zor, öyle değil mi? Siz ki hapishanelerde onca şey görmüşsünüzdür, kendinize bazen bu soruları sorduğunuz olmaz mı?" "Kırbaçlanan, sakat bırakılan o zavallı insanlar, açlık­tan ve hastalıklardan ölmekte olan, elleri ve ayakları ke­ silmiş o çocuklar," diye saydı Roger. "Canları çıkana ka­dar sömürülen, bir de üstüne katledilen o insanlar. Bin­lercesi, on binlercesi, yüz binlercesi. Hem de Hıristiyan terbiyesi almış insanlar tarafından. Ben onların, o suçları işlemeden önce ve işledikten sonra kiliseye gittiklerini, dua ettiklerini, kutsanmış şaraplı ekmeği yediklerini gör­düm. Günlerce çıldıracağımı sandım, Peder Carey. Belki de o yıllarda Afrika' da, Putumayo'da aklımı kaçırmışım­ dır. Ondan sonra başıma ne geldiyse, farkında olmayan bir delinin yaptıklarıydı."
Can YayınlarıKitabı okudu
Bir keresinde farklı bir şey olmuştu: Bir gün iki yüz elli Polonyalı Yahudi çocuğun gazlanışını hatırlıyorum. Soyunduktan sonra hep bir ağızdan ölenler için söylenen Yahudi ilahisini Şema İsrael, söyleyerek kendiliklerinden uzunca bir sıra oluşturmuşlardı. Mükemmel bir disiplin içinde gaz odasına girmişlerdi. SS görevlisi saatine bakmıştı,
Sayfa 206 - Nemesis KitapKitabı okudu
Oğlan bir kök parçası yiyiyor, kızda elini uzatıp almak istiyor ve ikisi birden bağırmaya başlıyorlar. Anne yanlarına gelince iki çocukta ona gülümsüyorlar. Oğlan elindeki kökü kendiliğinden annesine uzatıyor, kadın bunu ikiye bölüp tekrar oğlana veriyor. Oğlan şaşkınlıkla elinde şimdi iki parça kök olduğunu görüyor, bir an ikisine de baktıktan sonra bir tanesini kız kardeşine veriyor. Biz anne baba benzer bir durumda nasıl d avranırız? Paylaşmayı öğretmek üzere bir parça ekmeği bölüp çocuklara kendimiz paylaştırsak, kendimizi örnek olmuş hissetmez miydik? Bunu yapmayı çocuğa bırakmak hangimizin aklına gelirdi? İki üç yaşındaki bir çocuğun böyle bir şeyi yapacağını,hatta kavrayabileceğini düşünmeyiz. Toplumumuza hakim olan ön yargılara göre davranmayı yeğliyoruz ve böylece kendi gerçekliğimizi sınırlıyoruz. İnsan "doğasının"bu şekilde deforme olan "gerçekliği" böylelikle sürekli devrediliyor.
...Bir günde şu kadar ekmeğin çöpe atılmasının kaç okul, kaç hastane yapacağı tahmin edilmeye çalışılıyor. Sonra da insanlar ikaz ediliyor, ekmeği israf etmeyin deniyor. Milyonlarca çocuğun gözü, kulağı yeni teknoloji fitnesinin karşısında israf edildiğinde, sadece bir günde bu ümmet kaç mücahit, kaç müctehit, kaç salih insan kaybediyor, bunu neden hesap edemiyoruz? Bu ümmetin çocuklarının her biri bir ekmek ka-dar değerli değil midir acaba?...
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
70 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.