"Bizim kalbimiz hep kırıktır çocuk. Ama yine de eksik etmeyiz sol cebimizden umudu.."
Bugün çokça terkedildim Yine bugündü, vazgeçildim Bilmem kaç defanın kahrolasılığında. Bugün o derinlerden, en derinlerden çıkıp geldi O sevilmemiş çocuk. Bence tam zamanı, ölebilirim. Öte sokakta dün ölen hasibe teyze gibi.
Reklam
Size öğretilen tek şey itaat etmek olursa neleri sevdiğinizi ve istediğinizi anlamanız mümkün olmaz.
Sayfa 108 - Koridor YayınlarıKitabı okuyor
Senin kaçış yerin neresi peki?Sakın unutma,hayallerin yoksa sen de yoksun bu dünyada.Gözlerini kapatıp hayal kurmak istediğinde zihninin içinde beliren tek bir hayal bile yoksa yanlış yerindesin hayatın.Hadi,zorla kendini,bul hayalini...İçindeki kumru ne diyor sana?Nereye gitmek istiyor içindeki küçük çocuk?Ne yapmak istiyor? Başkaları için yaşamak yormadı mı seni?O nasıl mutlu olur,bu nasıl sevinir,onun istediği şey nedir?Bunlardan yorulmadın mı?Kendine bir kez olsun "Ben ne istiyorum?" diye sormadın mı?Bu gece senin gecen olsun.Bu gece sahnede sen ol.Bu gece hayallerinin gecesi olsun... Bu gecenin adı "Hayal Gecesi" olsun,bu gece kafanın içi yalnızca senin hayallerinle dolsun.Kendini olmak istediğin her yerde,olmak istediğin her şekilde hayal et.Bu gece,"Ben ne istiyorum?" diye sor kendine,"Ben nasıl mutlu olurum?" de.Kendini sahnenin arkasında tutmayı bırak artık.Hayat senin sahnen.Hayal ettiğin her şey o sahnede canlanacak,inan buna.
İlla ölmem gerekiyorsa Sen yaşamalısın… Hikayemi anlatmak için. Eşyalarımı satıp bir parça kumaş ile Uzun kuyruklu ve beyaz teller satın almak için Gazze’de bir yerde bir çocuk Cennetin gözlerinin içine bakarken Kendi bedenine bile veda etmeden giden babasını beklerken Uçurtmayı görür… Senin yaptığın uçurtmayı. Ve bir an için, bir meleğin ona sevgiyi geri getirmek için orada olduğunu düşünür. Eğer ölmem gerekiyorsa, umut getirsin. Bir masal olsun bu uçurtma… Gazzeli Profesör Refaat Alareer’in ölmeden önce yazdığı şiir…
"Vahşilik, kötülük olmanın çok ötesinde, Doğa'nın içimize kattığı ilk duygudur. Çocuk akıl çağına gelmeden ilk oyuncağını kırar, annesinin memesini ısırır, kuşunu boğazlar; daha önce de söylediğim gibi, Doğa'nın kanunlarının bizden çok daha net olarak görülebildiği hayvanlara vahşilik işlenmiştir; vahşet duygusu, Doğa'ya uygarlıktan daha yakın olan yabaniler arasında daha yaygındır; o halde vahşiliği ahlaksızlığın bir sonucu olarak görmek saçmalıktır."
Reklam
İnsanlık hâlâ tam büyümemiş bir çocuk gibidir.
Ölene kadar cevabını vermeyeceğim bir soru var içimde; Her şeyi tek başıma yapmak zorunda kalmak beni büyüttü mü yoksa içimde büyüyemeyen yaralı bir çocuk mu bıraktı?
Tanrı beni çocuk yaratmış, ömrüm boyunca da çocuk bıraktı beni. İyi ama, öyleyse Hayat’ın beni hırpalamasına, oyuncaklarımı elimden almasına, narin ellerimle gözyaşlarından sırılsıklam olmuş önlüğümü buruştururken, beni okul bahçesinde bırakıp gitmesine niçin izin verdi? Şefkatsiz yaşayamayacağım halde, niye şefkati benden esirgedi? Ah! Ne zaman sokakta ağlayan, ötekilerin sürgün ettiği bir çocuk görsem ıstırap duyarım, çocuğun çektiği acıdan çok, eprimiş yüreğime yumruk gibi inen o korkunç şok yüzünden. Dolu dolu hissettiğim varoluşun bütün şiddetiyle her yerimi ağrırım, önlüğün ucunu burup duran eller benimdir, gözyaşlarıyla bükülmüş o samimi dudaklar da benimdir, bu zayıflık, bu yalnızlık benimdir; yoldan geçen yetişkin milletinin gülüşleri, yüreğimin hassas dokusuna sürtülmüş kibrit ateşleri gibi yaralar beni.
...Aşk insanı yorar, sevgi ise huzur verir. ...
Sayfa 173 - Ephesus
Reklam
816 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Yaklaşık 9-10 yıl önce liseye gittiğim zamanlarda dizisini izlemiştim. Dizisinin ana hatlarini hatırlasam da detaylarını hatırlamıyorum tekrar izleyeceğim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu kitap 815 sayfa olması nedeniyle yaklaşık iki yılı geçkin bir süredir elimde. Kitap hediye geldiği için 200 küsür sayfasını okuduktan sonra bir köşeye atmıştım
22/11/63
22/11/63Stephen King · Altın Kitaplar · 20212,953 okunma
Ben hiç çocuk olmadım ki; Doğar doğmaz büyüttüler. Gençlik nedir bilmedim ki; Yaşamadan öldürdüler…
Doktor Buck'ın işaret ettiği üzere, duy­ guları dışavuran, bu davranışı anne-baba tarafından cezalandı­ rılan veya engellenen çocuk, gelecekte benzer duygulara bas­ tırma yoluyla yanıt vermeye koşullanacaktır. Bu içe kapanma, utanç ve reddi engellemeye hizmet eder. "Bu koşullar altın­ da," diyor Buck, "duygusal yeterlikten ödün verilecektir . . . Ki­ şi gelecekte söz konusu duyguları ve arzularıyla etkin biçim­ de nasıl başa çıkacağını bilemeyecektir. Sonuç bir tür çaresiz­ lik olacaktır."
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı. Söz dedim, söz verdim. Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.