Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İşte size bir şükran duygunuzu ifade yolu önerisi: Doğum günü kutlamaları, kişinin yaşamı kutlamasıdır. Onca yıl yaşadığı için yaşama şükran duygusunu dostlarıyla güle oynaya paylaşmasıdır. Doğum gününüzde, arkadaşlarınızın size verecekleri hediyeler yerine kimsesiz çocuklar yurdu, çocuk esirgeme kurumu gibi yerlere hediye vermelerini sağlayabilirsiniz. Bulunduğunuz şehirdeki bir kurumla irtibata geçip çocukların yaş gruplarını ve nelere ihtiyaç duyduklarını tespit edip, o tür hediyeleri alarak çocukları ziyarete gidebilirsiniz. Çocuklara hem hediye götürmüş olursunuz, hem de çok ihtiyaç duydukları sevgi ve ilginizi paylaşmış olursunuz. Bu sizin ve arkadaşlarınızın kendinize verdiğiniz en güzel armağan olmaz mı aynı zamanda? Hem başkalarına da ilham olursunuz.
Ankara'da Çocuk Sarayı açıldı. Tam adı, Çocuk Sarayı Apartmanı'ydı. Çocuk Esirgeme Kurumu için yaptırılmıştı. Cumhuriyet'i kuranların yaptırdığı tek saray, işte bu saraydı. Kendileri için değil, bu milletin kimsesiz çocukları içindi.
Sayfa 86 - Sia KitapKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet'in ilanının ertesinde Türkiye'ye dön­düklerinde Zekeriya Sertel Ankara'da Basın Yayın Genel Müdürü olarak atanıyor. Sabiha Sertel ise Çocuk Esirgeme Kurumu için geliştirdiği projeyle meşgul oluyor ancak projesi reddediliyor. Zekeriya Sertel de sansür dolayısıyla istifa edince Ankara maceraları kısa sürüyor ve lstanbul'a yerleşiyorlar.
İlk 23 Nisan 'Çocuk Bayramı' 1929'da, bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Genel Merkezi'nde başlayan törenlerle kutlanmış, kurumun başkanı Doktor Fuat (Umay)'a tebrikler iletilmiş, devlet erkânı (örneğin Başvekil İsmet İnönü, bir sepet içinde çocuklara şeker dağıtmıştır) Meclis Başkanı törenlere ve ardından "çocuk baloları"na katılmışlardır. Ne var ki belgeler bize Atatürk'ün bu bayramın ne kutlanmaya başlanmasında, ne de gelenekselleştirilmesinde ve millî bayram yapılmasında herhangi bir dahlinin bulunmadığını gösteriyor. Hatta onun 1929'dan ölümüne kadarki süreçte sadece "iki defa" çocuk balolarına katıldığını öğrenmemize rağmen, ne bayramla ilgili bir demecine, ne de herhangi bir nutkuna rastlanmaktadır; zira bu bayram, doğrudan Cumhurbaşkanı'nı değil, Meclis Başkanı'nı ilgilendirmektedir. Tebrikler de o zamanki Meclis Başkanı Kâzım (Özalp) Paşa tarafından kabul edilmektedir tabiatıyla. Velhasıl 23 Nisan'ı Atatürk'ün çocuklara (şimdilerde yaygınlaşan deyişiyle dünya çocukları'na), armağan ettiği söylemi de bir efsaneden ibarettir. Törenlerine katılmadığı bayramı nasıl hediye edecekti ki zaten?
Trablusgarp(1911) ve Balkan Savaşları (1912-13) sonucunda çoğalan yetimleri korumak amacıyla 1917'de Darüleytamlar Kuruluş Kanunu düzenlenmiştir. Çoğunluğa göre 1921 tarihinde kurulan Himaye-i Eftal Cemiyeti, 1935'de Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu adını almıştır. Bu kurum 1983 yılına kadar dernek statüsünde etkinliklerini sürdürmüştür. s.433-434
Pegem Akademi Yayınları
- Memlekette mutluluk, 18'ine varınca kapı önüne konduğun Çocuk Esirgeme Kurumu gibi. Üstelik çok daha erken kovuluyorsun bu duygudan, çocuklarını hiçbir zaman esirgemeyen devlet tarafından.
Reklam
Bağlanma - Yabancı Ortam Deneyi
Bağlanma alanında çalışan bir diğer isimse Psikolog Mary Ainsworth'tür. Ainsworth çocukların bağlanma türlerini keşfetmek için adına "Yabancı Ortam" dedikleri bir deney yap­mıştır. Bu deney bize bebeklik çağında bile kurulan ilişki kalıpla­rının belli olduğunu göstermektedir. Bu deneyde, bebekler anne­leriyle birlikte bir
Sayfa 78 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
"Bu harb ne üç senelik İstiklal Harbi'dir, ne dört yıllık Birinci Dünya Savaşı'dır, ne de iki yıllık Balkan Savaşı'dır. Türkiye on yılı geçen bir süre harb etti. Babalar harpte ölüyor, anneler yokluk ve hastalığa dayanamıyordu. Sahipsiz çocuklara kim bakacaktı? Yüzlerce, binlerce çocuk öksüz ve yetim kaldı. Bunların sokaktan toplanması, himaye edilmesi, okutulup eğitim görmesi veya bir zanaat öğretilmesi için ilk yapılan iş; Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni kurmaktı. O günkü Türkiye'de bu çocukları ailelerin alması ve bakması imkânı geniş değildi. Cemiyet o görevi görüyordu. 1920'lerden beri çalışan bu kurumun adı sonraları Çocuk Esirgeme Kurumu oldu.
Sayfa 71 - KronikKitabı okudu
"Bu harb ne üç senelik İstiklal Harbi'dir, ne dört yıllık Birinci Dünya Savaşı'dır, ne de iki yıllık Balkan Savaşı'dır. Türkiye on yılı geçen bir süre harb etti. Babalar harpte ölüyor, anneler yokluk ve hastalığa dayanamıyordu. Sahipsiz çocuklara kim bakacaktı? Yüzlerce, binlerce çocuk öksüz ve yetim kaldı. Bunların sokaktan toplanması, himaye edilmesi, okutulup eğitim görmesi veya bir zanaat öğretilmesi için ilk yapılan iş; Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni kurmaktı. O günkü Türkiye'de bu çocukları ailelerin alması ve bakması imkânı geniş değildi. Cemiyet o görevi görüyordu. 1920'lerden beri çalışan bu kurumun adı sonraları Çocuk Esirgeme Kurumu oldu. Bugünkü Türkiye ve Türk halkı bu gibi çocukları almak ve yanında yetiştirmek konusunda yüksek bir hamiyet göstermektedir. Bu coşku ve eğilimi değerlendirmek gerekir. Günümüzde Türkiye artık merhametli insanların olduğu kalabalık bir topluluğa sahip onurlu bir millettir. "
Sayfa 71 - İlber Ortaylı'dan mesaj var.Kitabı okudu
Çocuk Esirgeme Kurumu, Hâlâ Böyle mi Yapıyor?
Ben bu devlete şaşıyorum. Sekiz on sene bakıp gözetilen kimsesiz bir çocuk, sen artık on sekiz yaşına geldin, diye kapının önüne konulduğunda, onun kimsesizliği, parasızlığı neden düşünülmez? Çoğuna bir meslek öğretilmemiş olan bu gençler, bin bir tehlikenin kol gezdiği bu büyük şehirde kendisini nasıl kurtaracak da doğru yolda yürüyecek diye hiç düşünülmez mi? Hele kızların hâli daha da perişan!.. Onların çoğu yurttan ayrıldıktan sonra fuhuş batağına sürüklenir de kimsenin kılı bile kıpırdamaz. Onlara mı yoksa onları kurbanlık koyunlar gibi bin bir tehlikeye karşı çaresiz bırakanlara mı kızmak lazım geldiğini bilmiyorum.
Sayfa 114 - Erkam Yayınları, 2011 İstanbulKitabı okudu
Reklam
1921'de kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin adı 1935'te bizzat Atatürk tarafından Çocuk Esirgeme Kurumu'na dönüştürülmüştür,1039 cemiyet 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla "kamu yararına çalışan bir dernek" statüsü kazanmıştır. Atatürk'ün liselerde okutmak için 1932'de hazırlattığı tarih kitaplarından "Tarih IV"te Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti'ne iki sayfa kadar yer ayrılmıştır. Birazını birlikte okuyalım: "Gazi'nin yüksek koruyucu reisliği, Başvekil İsmet Paşa'nın daimi yardımı ve yol göstermesiyle cemiyet toplumsal bünyemizin esas unsurlarından biri haline geldi. Meydana getirilen müspet hayır işleri, her güzel ve iyi esere kıymet biçmekte daima isabet gösteren Türk milletinin takdir ve ilgisini çekti. Az zamanda cemiyet 450'si Cumhuriyet sınırları içinde ve 40'ı vatan dışındaki Türkler tarafından kurulmuş olmak üzere 490 merkez ve şube ile dallanan büyük bir teşkilat kökü oldu. Merkez olan Ankara'da bakım ve yardım teşkilatına sahip bir çocuk sarayı ile cemiyet için gelir verecek büyük binalar meydana getirildi." Yazıda ayrıca cemiyetin anasız babasız çocuklar için Ana Kucağı, çalışan annelerin çocukları için Bakımevleri ve Süthaneler, Süt Damlaları ve Çocuk Bahçeleri, hamam ve banyolar ile muayenehaneler açtığı ve her yıl ortalama 100 bin çocuğa yardım ettiği belirtilmiştir.
Sayfa 535 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Çocukları çok seven Atatürk, hem Çocuk Esirgeme Kurumu aracılığıyla hem de doğrudan çocuklara yardım etmiştir. Örneğin Kılıç Ali'nin aktardığına göre Atatürk, bir gezi sırasında Kanlıca'da Atıf ve Saha adlı iki sünnet çocuğuna para yardımı yapmak istemiştir. Çocuklara İş Bankası'ndan bir miktar para verilmesi için hemen oracıkta yazdırdığı mektubu imzalayıp babaları Fuat Bey'e vermiştir. Fuat Bey Atatürk'e teşekkür ettikten sonra, "İzin verirseniz bu parayı bankadan tahsil etmeyeceğim," demiştir. Atatürk "Neden?" diye sorunca, Fuat Bey şu açıklamayı yapmıştır: "Efendim, parayı tahsil için imzanızı içeren bu belgeyi İş Bankası'na vermem gerekecek. Para alınır, harcanır, gider. Oysa bu belge, çok değerli bir hatıra olarak bana, çocuklarıma ve torunlarıma kalır. Bu nedenle para karşılığında bu değerli belgeyi elimden çıkaramam." Bunun üzerine Atatürk, Başyaver Celal Bey'i çağırarak İş Bankası'na başka bir mektup yazmasını, o mektupla paranın ödenmesini, bu mektubun ise Fuat Bey'de hatıra olarak kalmasını istemiştir.³⁹⁸ Şöyle basit bir hesapla -tespit edebildiğim kadarıyla- Atatürk, 1923-1938 arasında toplam 89.200 TL sosyal yardım ve bağış yapmıştır.
Sayfa 237 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı maaşının ve ödeneğinin yer aldığı İş Bankası'ndaki 4 numaralı hesabındaki para hareketleri incelendiğinde yardım, bağış ve giderler için çok ciddi harcamalar yapıldığı görülecektir. Atatürk'ün bu hesabından ilk yıllarda Şişli Sıhhat Yurdu ve Tayyare Cemiyeti gibi kurumlara yardımlar yaptığı
Sayfa 235 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Askerler 1979 sonunda bir uyarı mektubuyla açıkça siyasileri uyarmışlardır. Fakat siyasal parti liderleri, mektuptaki uyarıları üzerlerine almamışlar ve somut bir işbirliğine yanaşmamışlardır. Bunun üzerine askerler artık nasıl müdahale edeceklerine dair çalışmalara başlamışlardır. 12 Eylül'e doğru, siyasi kattaki bu aymazlığa paralel bir
Sayfa 170Kitabı okudu
"Bu harb ne üç senelik İstiklal Harbi'dir, ne dört yıllık Birinci Dünya Savaşı'dır, ne de iki yıllık Balkan Savaşı'dır. Türkiye on yılı geçen bir süre harb etti. Babalar harpte ölüyor, anneler yokluk ve hastalığa dayanamıyordu. Sahipsiz çocuklara kim bakacaktı? Yüzlerce, binlerce çocuk öksüz ve yetim kaldı. Bunların sokaktan toplanması, himaye edilmesi, okutulup eğitim görmesi veya bir zanaat öğretilmesi için ilk yapılan iş; Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni kurmaktı. O günkü Türkiye'de bu çocukları ailelerin alması ve bakması imkânı geniş değildi. Cemiyet o görevi görüyordu. 1920'lerden beri çalışan bu kurumun adı sonraları Çocuk Esirgeme Kurumu oldu. Bugünkü Türkiye ve Türk halkı bu gibi çocukları almak ve yanında yetiştirmek konusunda yüksek bir hamiyet göstermektedir. Bu coşku ve eğilimi değerlendirmek gerekir. Günümüzde Türkiye artık merhametli insanların olduğu kalabalık bir topluluğa sahip onurlu bir millettir. "
Sayfa 71 - İlber OrtaylıKitabı okudu
107 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.