"Senin karşında çocuk yok!" diyerek, çocuğa karşı her tür muameleyi, yalanı, sınırlarına müdahaleyi, saygısızlığı, hatta istismarı da meşrulaştırmış oluyoruz aslında.
Ben tam bir Ahmet Ümit hayranıyım. Kendisi ile kitap fuarında yüzyüze tanışma fırsatım da oldu hatta 4,5 saat sıra bekledim bu kitabına imza alabilmek için. Bazı yazarlar vardır tanıdıkça, okudukça, takip ettikçe saygınızın hayranlığınızın arttığı işte o yazar benim için Ahmet Ümit.
Hayatımda televizyonun yeri hiçbir zaman olmadı diyebilirim ama Ahmet Ümit, Mario Levi ve İskender Pala'nın Önce Söz Vardı programını izlemek benim için o haftanın en kıymetli saatlerindendi. Kendisini gördüğümde de ilk sorduğum neden bu programın bittiği oldu :)
Çok daha küçükken James Patterson kitaplarını okumaya bayılırdım, sonra Komiser Nevzat ile tanıştım ve hayranlığım Ahmet Ümit kitaplarına oldu. Bunu elbette bir karşılaştırma yapmak için demiyorum, kendimi bildim bileli polisiye romanlarına ilgim olduğunu dile getiriyorum sadece.
Ahmet Ümit kitaplarındaki kurgulara, anlatıma, anlatımındaki naiflikle beraber gerçeklerin canlılığına, ülkemizdeki sorunların bağırarak dile getirilmeden ancak duymanızın anlamanızın mümkün kılınarak işlenmesine ve daha nice sebepten ötürü Ahmet Ümit okumanızı tavsiye ederim.
Kırlangıç Çığlığı kitabı bence birçok insanın okurken içini acıtacak bir hikayeye değiniyor "çocuk istismarı", bu korkunç döngünün nereden başladığı ve neye evrildiği konusu üzerine duruluyor.
Ahmet Ümit ve Komiser Nevzat üzerine konuştukça konuşabilirim aslında ancak kimseyi sıkmak istemem, herkese şimdiden iyi okumalar.
Dinî kitaplarda, "Bir çocuk doğduktan sonra annesine hiçbir şekilde sıkıntı vermese ve evlat bütün ömrünü annesini mutlu etmeye adasa bile, annenin sadece ve sadece doğumdaki hakkını dahi ödeyemez," gibi ibareler geçiyor. Bunlar, kişinin dinî duygularını sömürerek anne tabusu üzerinden toplumun bireyi kontrol altına almak için uydurduğu şeylerdir, gerçek değildir. Bu cümleye inanmak tek başına, bir insanın insan olma hakkını, kendisine saygısını elinden alıyorsa, bu cümleye inanmak tek başına bir insanın psikolojisini ömür boyu mahvetmeye yetiyorsa, aslında güzel bir şey söyler gibi görünen bu cümle tek başına, aslında güzel bir şey söyler gibi görünen bu cümle tek başına, tek suçu dünyaya gelmek olan savunmasız bir canlıya yapılan her tür eziyeti, işkenceyi, istismarı, sakatlamayı meşru kılabiliyorsa, bu cümle nasıl, nasıl, nasıl doğru olabilir?
Anne tabusu, dünyada var olan en büyük tabudur.
İki yaşındaki bir çocuk için oyuncak ve oyun önemlidir. Paranın bir anlamı yoktur.
15 yaşındaki bir çocuk için para önemlidir. Oyuncağın bir anlamı yoktur.
Bir arkadaşım geçenlerde, "Karşında çocuk yok!" tabirinin aslında çocuklar için ne kadar aşağılayıcı olduğundan bahsetti. "Senin karşında çocuk yok!" diyerek, çocuğa karşı her tür muameleyi, yalanı, sınırlarına müdahaleyi, saygısızlığı, hatta istismarı da meşrulaştırmış oluyoruz aslında.
her toplumda olduğu gibi, din tarikat kisveti altında çocuk istismarı menfaat sağlamalar, kadına şiddet in anlatıldığı ve iyi insanların da olduğu bir roman
1Q84 - Buch 3Haruki Murakami · Dumont · 20111,680 okunma