" Merkez Efendi'nin asıl adı Musa bin Muslihiddin bin Kılıç'tır. 1460 -1465 yılları arasında Germiyan ilinin Sarımahmutlu köyünde doğmuş, 1552 yılında, İstanbul'da ölmüştü. Mevlevihane Kapısı'nda, adını taşıyan caminin yanındaki türbesi, çilehanesi ve niyet kuyusu bugün İstanhul'un en çok ziyaretçi toplayan yerlerinden biridir. Özellikle
Sayfa 71 - Atlas Yayınları
Yaprak Dökümü
elli bin şiir roman filan okudum yaprak dökümünü anlatır elli bin film seyrettim yaprakların dökümünü gösterir elli bin kere gördüm yaprak dökümünü düşüşlerini ,sürünüşlerini, çürüyüşlerini yaprakların elli bin kere duydum ölü hışırtılarını kunduramın altında avucumda ve parmaklarımın ucunda ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi hele bulvarlarda yaprak dökümüne hele kestaneyseler hele çocuklar geçiyorsa oralardan hele güneşliyse hava hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne hele o gün sancımıyorsa yüreğim hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak dökümüne rastlamak burar içimi hele bulvarlarda yaprak dökümüne hele kestaneyseler.
Sayfa 1777 - YKY, [6 Eylül 1961, Laypzig]Kitabı okudu
Reklam
(…) çocuklar asla unutmaz. Zaten bu yüzden onların karşısında söylenenler ve yapılanlar çok önemliydi; ancak hepsi yatmaya gittiklerinde bir rahatlık geliyordu üstüne. O anda artık hiçbirini düşünmek zorunda değildi çünkü. Yalnızca kendisi olabilir, kendi başına kalabilirdi.
Sayfa 72 - Turkuvaz kitapKitabı okudu
Mademki değişmez bir dünyaydı bu. Mademki bu çocuklar hep yağmurlu kaldırımın üstünde dileneceklerdi bu dünyada, o zaman Olcay bu çocukları renkli balonlara bağlayıp Kafdağı'nın ötesine uçuracaktı. Babaannesinin hiç bıkmadan anlattığı, Olcay'ın hiç bıkmadan dinlediği masallarda, Kafdağı'nın ötesinde, şehzadeler vardı, bunlar fakir kızlarla evlenip onları murada erdiriyor, hep birlikte kerevete çıkıyorlardı. Orada, yoksul çoban, kralın üç sorusuna doğru cevap verince prensesle evleniyordu. Orada öksüz çocuk bir taşın üstüne ağlayarak oturup of! deyince, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir dev çıkıp öksüz çocuğa saraylar armağan ediyordu. Yoksul balıkçının gölden çıkardığı balığın midesinden bir dilek yüzüğü çıkıyor, dilek yüzüğünden çıkan periler yoksul balıkçının kulübesini şato yapıyordu. Babaannesini severdi Olcay. En çok da, sevgisizlik duvarının yıkıldığı bir Kafdağı'mn masalını anlattığı için. O anası gibi, umursamaz bir el hareketiyle, yoksul çocukları hep yoksul olmaya mahkûm etmiyor, onları prenses, prens, kral yapıyordu. Renkli balonları da çok seviyordu. Renkli balonlar, bir anda patlayan güzellikleriyle babaannesinin masalları gibiydiler. Yine de çocukları Kaf-dağı'nın ötesine uçurabilirlerdi belki.
Sayfa 117Kitabı okudu
Erkekler sessizdi. Pek hareket de etmiyorlardı. Kadınlar da evlerinden çıkıp erkeklerinin yanlarında durdular... acaba adam bu sefer yıkılacak mı diye sezgileriyle yokladılar. Gizliden gizliye erkeklerinin yüzünü inceledi kadınlar. Giden mısır olsundu, önemi yoktu. Yeter ki geriye başka bir şey kalsın. Çocuklar yakınlarda duruyor, ayaklarının çıplak başparmağıyla yerdeki tozun üstüne resimler çiziyorlardı. Onlar da sezgileriyle çevreyi yokluyor, acaba kadınlarla erkekler yıkılacak mı diye anlamaya çalışıyorlardı. Kadınlarla erkeklerin yüzlerini kaçamak bakışlarla incelediler, sonra parmaklarıyla toza dikkatli çizgiler çizmeye koyuldular. Atlar, su içmeye yalaklara geldi, suyun üstüne oturmuş tozları yok etmek için burunlarından hava üflediler. Bir süre sonra bakıp duran erkeklerin yüzündeki şaşkın ifade silindi, yerine katı, kızgın, dirençli bir ifade geldi. Kadınlar o zaman kendilerini güvende hissetti; erkeklerinin yıkılmayacağını anladılar. Sonra hemen "Ne olacak şimdi?" diye sordular. Erkekler buna, "Bilmem!" diye cevap verdi. Ama ziyanı yoktu yine de. Kadınlar artık korkulacak bir şey olmadığını biliyordu. Bakınıp duran çocuklar da biliyordu. Erkekler yıkılmadıkça, gelebilecek hiçbir kötülüğün dayanılmaz olmayacağını kadınlar da çocuklar da biliyordu.
Sayfa 8 - Sel yayıncılıkKitabı okudu
"Dünyadaki tüm çocuklar eşit sayılmalıydı oysa. Zenginlik veya fakirlik, çocukluk kelimesi bastırmamalıydı."
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.