Yahudi peygamberlerinden biri diye bilinen efsane kahra­manının mezarını ölçen çocuklar, on iki metre buldular. Çocuk­lardan biri, eski insanların çok uzun boylu, çok uzun ömürlü olduklarını söyleyerek mezarla, mezarda yatanın gerçek ol­madığı üstüne uyanan kanıyı dağıttı. Bir başka çocuk: "iyi ki böyle uzun boylu yaratılmamışım, yoksa hiçbir eve sığmaz, ayazda kalırdım." dedi.
Sayfa 96 - heyamola yayınları, İlk Basım Mayıs 2005Kitabı okudu
Bir Yudum Kitap
Ben çocukken Bakırköy'de bahçeli evlerin sıralandığı küçük bir mahallede oturuyorduk. Sokakta oynamayı severdim. Aynı yaşta bir sürü çocuk, bazen futbol ya da misket oynardık bazen de arka mahallelere meyve toplamaya giderdik. Kural şuydu: Hava kararmadan evde olunacak. Babam lokantalarda çalıştığından gece eve geç gelirdi, bu yüzden bu kural
Sayfa 172 - İletişim Yayınları
Reklam
Hepsi de, kendi mutluluklarına erişmek için ne denli yetersiz kalırlar! Onlara bakanlara, ne aşağılanası ya da nefret edilesi görünürler! Bütün bunlar, kör bir doğa fikrinden başka hiçbir şey düşündürmez - büyük bir canlılık verici ilke tarafından gebe bırakılan ve herhangi bir biçimde ayırt etmeksi­zin ya da bir ana baba özeni göstermeksizin, kucağından sakat ve düşük çocuklar döküp duran bir doğa!
Edepsiz, iffetsiz, nikâhsız Batı.
Nâmustan sıkıldın, edepten kaçtın, Vücudunda mahrem kalmadı.. Açtın, Sonunda şehveti, sokağa saçtın, Oysa aleniyet, hayvan ruhsatı, Edepsiz, iffetsiz, nikâhsız Batı. Hayvanlar, baş manken yeni modanda, Artık, köpeğinde yatak odanda. Yakındır.. Boğulman, bu toz dumanda, Sapıklık üstüne kurdun hayatı, Saldırgan, cür’etkâr, pervâsız Batı. Önder olsan bile, teknikte, fende, Esrarkeş çocuklar ordusu sende. Bekâret, “bağnazlık” oldu sayende, Batsın.. Bu kurduğun şer saltanatı, Ahlâk fukarası, şımarık Batı. Senin hayranların; ezik insanlar, Mânevi mayası, bozuk insanlar, Silik, şahsiyetsiz, yazık insanlar, İslâm neferinin, yoktur fiyatı, Bunu öğren artık, meşrepsiz Batı. 1995
Sayfa 131Kitabı okudu
Cevabı az sonra :))
Musa da onun resimlerini çok görmüşse de yüzünü hiç görmemişti. Yine de onun yüzünü görmenin gerekli bir şey olmadığı kanısındaydı, İngilizlerle el ele çalıştığı üstüne yıllarca edindiği bilgiler, padişahın önemini onun gözünde gereği gibi düşürmüştü. Öğretmenler de, çocuk­lar da Yunanlıları denize döken Mustafa Kemal İstanbul'a gelirse Padişah Vahidettin ne olacak diye düşünüyordu, buna bir türlü karşılık bulamıyorlardı.
Sayfa 106 - heyamola yayınları, İlk Basım Mayıs 2005Kitabı okudu
Ayna Ayna
Eskiden, yemek yapmayı severdi Selma. Artık bıkmıştı. Domatesi soy, sarımsağı soy, patatesi soy, soğanı soy... İllallah demişti. On yıldır evli. Kocası, mutfağa adım atmazdı.“Aaahhh!” Parmağını kesti. Dışarıda yemeyi önerdi. Kabul etti koca. Çıktılar. Trafikten korktukları için yakındaki AVM’ye gittiler. Çocuklar arıza çıkarınca, koca patladı.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.