Pesüs
I Ben denizin kumları üzerinde durdum Bir heykel tadında olan ve bunu geçen Bir şekilde denizin kumları üzerinde durdum Durdum ki, şehrin son kalıntısı onu unutmak olsa gerek diyordum. Ve bütün ayrıntılarından sıyrılmış bir düzlüğün Ayrı bir nesne gibi, daha sonra da Hiç görmediğim bir yaratık gibi üstüme gelmeye başladığı bir şey olsa gerek Ben
Sayfa 402 - Yapı Kredi YayınevleriKitabı okudu
Ama büyükler, yanlış bir biçimde çocuklarının üstüne fazlaca düşerek, doğanın bu bilgece tasarımlarının karşısına engeller çıkarırlar. Çocuk, özellikle de kız çocuğu bir an olsun kendi haline bırakılmaz ve bağımlı bir kişilik geliştirir - işte bu bağımlılığın da doğal olduğu söylenir. Kadınların görkemi olarak sunulan güzelliğin korunması adına uzuvlar da, zihinsel yetiler de Çinli kadınların giymek zorunda bırakıldıkları ayakkabılardan beter kısıtlamalarla sakatlanır; erkek çocuklar açık havada koşup oynarken, kız çocukların mahkûm edildiği hareketsiz yaşam kasları eritir, sinirleri hassaslaştırır.
Reklam
Armut Dibine Düşer
Her çocuğu armut gibi görmek topluma yetmez, üstüne daha da armutlaştırma çabası başlar. Çocuklar üzerinde kendilerine fayda arayan yetişkinler bu uğurda onları ne armutlaştıracaksa ona inanıp çocukları da buna inandırmaya çalışırlar. Mesela “Sen dayına çekmişsin, büyük adam olacaksın,” ya da “Ondan bir şey olmaz … halasına çekmiş,” gibi cümlelerle çocuğun ilhamını hısım akrabada ararlar. Ailedeki herkes kendinden o kadar memnundur ki çocuğun kendisine benzemesini, kendisine çekmesini, hık deyip burnundan düşmesini bekler. Bu ailelerde armudun dalda kalma, daldan atlayıp uzağa düşme, bir kuşun gagasına takılıp uçup gitme, biri tarafından koparılıp bambaşka bir şeye dönüşme ihtimali kabul edilemez.
Hiçbir çocuğun, destanlar söylenirken uyuduğunu görmedim. Yalnız, o da arada, birkaç yaşlının uyuduğu daha aklımda. Çocuklar için ayrı bir destan da söylendiğini görmedim, duymadım. Çocuklar için ayrı masal da duymadım. Masallar da herkes içindi. Doğa çocuklar için ayrı bir güneş, çiçek, ağaç, bulut, kuş yaratmadığı gibi, halk da çocuklar için ayrı bir sanat yaratmamıştı. Çocuklar kendileri için, kendileri yaratmışlardı. Bütün çocuk oyunlarını, çocuklar kendileri yaratmışlardı. Sonradan yaratılmaya çalışılan o "çocuk edebiyatı" deyimini biz uydurduk. Çocukları insan saymadığımızdan. Biz köyde bütün oyuncaklarımızı da kendimiz yapardık. Hele kokulu hayıt çalısından bir deve yapardık ki, daha o koku, o deve düşlerime giriyor.
"Totoca, çocuklar emekli midir?" "Ne?" "Edmundo Dayı hiçbir şey yapmadan para kazanıyor. Çalışmasa da belediye ona her ay para ödüyor." "N'olmuş yani?" "Çocuklar da hiçbir şey yapmazlar, bütün gün yiyip uyur, üstüne bir de anne babalarından para alırlar."
Bacak bacak üstüne atmış kızlar, felaket bacaklı kızlar, rezalet bacaklı kızlar, harika görünen kızlar, bir tanısanız ne orospu olduğunu bileceğiniz kızlar. Gerçekten güzel bir manzaraydı, beni anlıyorsanız eğer. Bir bakıma, biraz da moral bozucuydu çünkü durmadan hepsinin başına ne rezillikler gelecek diye merak ediyordunuz yani liseden veya üniversiteden sonra. Herhalde çoğu, sersem heriflerle evlenecek diyordunuz. Hep o lanet arabalarının mil başına kaç litre benzin yaktığından bahseden herifler. Golfte ya da pingpong gibi salakça bir oyunda size yenildikleri için çocuk gibi kızan herifler. Çok ters herifler, çok sıkıcı herifler. Hiç kitap okumayan herifler…
Reklam
Vay canına, öldüğünüzde işiniz gerçekten bitik yani! Ah nerede o günler, gerçekten öldüğüm zaman, şöyle aklı başında biri çıkıp beni denize filan atıverse, ne iyi olurdu. Ne yaparlarsa yapsınlar da, beni lanet bir mezara tıkmasınlar. Pazar günleri millet gelip karnınızın üstüne bir sürü çiçek filan koyacak, daha bir sürü zırvalık. Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın? Yani...
Sayfa 147 - YKYKitabı okudu
«TÜRK'ÜZ TÜRKÜ ÇAĞIRIRIZ»
«— Türkiye'den geldiniz değil mi?» «— Türk’ sünüz değil mi?» «— Hoş geldiniz!...» «— Safalar getirdiniz!..,» «— Başımızla gözümüzün üstüne geldiniz!...» «— Biz de Türküz!...» «— Bizimle konuşur musunuz?» «— Bizim misafirimiz olur musunuz?» Omuzlar üzerinden, yanlardan gerilerden uzanan elleri sıkmaktan bâzılarıyla kucaklaşmaktan, doğru
Babama Mektup "sevgili babacığım, belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın bir çok şey yapabileceğimi düşünürdüm. şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. sana bazı şeyleri
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.