Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yoksunluk, bir oyunu kendi algılama ölçülerine indirgemek, hapsetmek istiyen seyircidedir, oyunun kendisinde değil. Çünkü oyunun özü, değişmezliği ile binbir biçimi besleyen, biçim olanaklarıyla binbir değişkenliği aynı soluk ve yaşamın derisi alhnda sahneleyen karşıtlıkların akışıdır.
Reklam
Bahçe, doğatanımaz bir bahçe. İçinde, allak bullak mevsimler gelip gidiyor takvim-dışı, ay-dışı günleriyle. Ve bahçeye yıllarca kapalı kalmış kısır bir odanın büyük havasızlığının, penceresizliğinin kokusu sinmiş. Kapıdan öte, yadsımalar başlıyor. Bahçenin sözlüğünde dünya yok. İçerde sürgün. İçerde kelepçe bir yalnızlık. Dışarda gürül gürül bir evren. Kocaman bir soluk meydanı, bir sevgi meydanı, bir yürüyüşe çıkma, bir yerden kalkıp MUTLAKA daha güzel bir yere varma meydanı, bir evren.
Annemin Tanımlanması
Önce annem vardı. Ve annemin sesi, gözü, eli vardı her sözcükte. Soluklarımın saymanıydı annem. Evdi, bahçeydi, odaların toplamıydı. Ve her şeyin üstünde silinmesi olanaksız bir toz gibi çökelleşmişti.
Evin Tanımlanması
Mutfak; ihtiyar, emekli Ayşe'nin ülkesi. O ülkenin bütünlüğüne el uzattırmazdı hiç kimselere. Ayşe'nin yüzü mis kokan buruşuk bir elmaydı. Yetmişinde vardı. Ama kırlangıçtı gözleri.
Ağacın tanımlanması
Ağaç, karatahtaya tebeşirlenmiş uslu bir resim değildi. Ağacın göbek adı vardır kimse görmez. Ağacın kuş defteri vardır kimse okumaz. Ağaç isterse sınıfa geç gelir ve asar bütün dersleri dallarına.
Reklam
Dönüş
Geçmiş günlerin dudağında, fellek yıllar altında bir çocuk vardı. Çocuk içindeki bahçeyi atamıyordu pencereden. Bahçe, pisi-pisi otları gibi. Kuru, kılçıklı.
1.Bölüm
Sizin danışıklı şiirlerinizde, uydurma, yalancı ağaçlar, çocukluğun beşiğini bahçesini şıngır mıngır püs- küllü mutluluklar içinde sallayadursun, içimde bana yer bırakmayan başka bir bahçenin dikenleri arasından Feyzi adında bir çocuk yosunlu gözlerini açıyor; gözleri kanıma, etime sesime karışıyor.
Aç gözlü hastalıklar sıraya girmişlerdir kapımın önünde herhalde. Kovacak değilim. Şimdilik komşulukla yetindiklerine göre durumda bir sakatlık yok. Ama ben uyuduktan sonra kim söyliyebilir ne yaptıklarını? Şurama burama burunlarını sokuyorlardır belki. Yer beğeniyorlar, yer tutuyorlardır. Şuraya çok işlek bir kanser oturtabiliriz, beynin: şu köşesini bir ur bahçesine çevirebiliriz, diyorlardır belki de. Gelecekteki bir paylaşmanın temelini atıyorlardır. Anlaş- mazlıklar çıkıyordur, saldırmazlık, ateşkes sözleşmeleri, anlaşmaları oluyordur aralarında. Ben her olasılığa karşı önlemli giriyorum yatağa, geceleri. Organlarıma tek tek kulak vermeyi ödev edindim. Uyku basmadan önce içime dalıp sesleniyorum. Diyorum ki, kubbelenen çarşafların altından: "İyi geceler, benim emekli böbreklerim." "Aziz yüreğim, sana da Allah rahatlık yollasın." "Ey benim bilincimin pınarı, gök kokulu usum, gel birlikte düşleyelim yarın denize indireceğimiz amaçları." "Serçeparmağım, en güzel cıvılhlar senin olsun." Hiç de fena değil insanın kendine ara sıra ufacık mendiller sallaması. Hiç olmazsa karanlığın nükteleri genzinize kaçmaz oluyor ikide bir de.
1.Bölüm
Bahçe de başının çaresine baksın, çifte kavrulmuş nanikli selamlarımı yollarım ona.
Reklam
"Eğer bahçe derinse Sen çocuktaki kirazı gör" Hafız
Sayfa 131Kitabı okudu
Eğer bahçe derinse, sen çocuktaki kirazı gör.
Kafamın içinde bir yürüyüşe çıkmışım. Ölürsem , alnımın teriyle öleceğim.
273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.