Bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç? " demiştin . Göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu Posta Caddesi'ndeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." Kuşkuyla bakmıştın yüzüme. Kirpiklerim içime dökülüvermişti. Susarak büyümüş iki cocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen. Yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık. Kaç hayat evimizden bizden çok soluk aldı. Sonra harfler girdi yoksulluğumuza. Sonra dünyanın bütün mazlumları. Elimde başkalarının rüyası, bir var oluş acısıydım önünde. Yazmaya, okumaya ayırdığım zamanlar seninde zamanlarındı. "Tenha gezen evliyam" dedim. Ben gittim harf harf dağıldım/ Sen tamamladın cümlemi.
Yüzüm bir gelecek atlası. Başım önde dönüyorum bütün yürüyüşlerden. Mavilik yitirdi hükmünü. İpi kopmuş bir boncuğum senden sonra. Canım ne kadar acıyorsa sözüm o kadar üşüyor. Ömür hanım, Şahgülüm, Köroğlum... Sana bir nefes olamayan şiirden de geçtim.